Balkanlara İslam Dini Gönüllerin Fethiyle Gitmiştir...

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, TİKA tarafından düzenlenen ‘Balkanlarda İslam: Miadı Dolmayan Umut’ başlığı altında düzenlenen panele katıldı. Editörlüğünü Muhammet Savaş Kafkasyalı’nın yaptığı beş ciltlik ‘Balkanlarda İslam: Miadı Dolmayan Umut’ adlı eserin tanıtımının da yapıldığı panelde değerlendirme konuşması yapan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İslam medeniyetini doğru anlamak için İslam'ın yayılış tarihini, İslam'ın farklı coğrafyalarda meydana getirdiği, inşa ettiği medeniyetleri doğru okumak ve doğru anlamak gerektiğine dikkat çekerek, "Balkanlara İslam dini gönüllerin fethiyle gitmiştir, kılıçla girmemiştir. İnsanlar zorla İslamlaştırılmamıştır. Bu önemli bir hakikattir" dedi. ‘Balkanlarda Geçmişten Günümüze Doğal ve Kurgusal Kimlikler’, ‘İslam ve Bir Arada Yaşama Tecrübesi’ başlıkları altında oturumların gerçekleştiği, Balkan ülkeleri üniversitelerinden bilim adamlarının da katıldığı panelin değerlendirme konuşmasını yapan Başkan Görmez, son zamanlarda İslam coğrafyasında yaşanan gelişmelere ilişkin bir hususun altını çizdiğini belirterek şöyle konuştu; “Yaşadığımız medeniyet krizini aşmak için yeniden tarihe dönmek, tarihte birlikte inşa ettiğimiz medeniyetleri doğru okumak ve doğru anlamak gerekiyor…” Son günlerde yaptığım konuşmalarda coğrafyamızda yaşanan hadiselerin sadece birer şiddet ve terör hadisesi olmadığını, sadece bir mezhep çatışmasından ibaret olmadığını, coğrafyamızda yaşanan hadiselerin bir medeniyet krizi olduğunun altını çizmeye çalışıyorum. Yaşadığımızın medeniyet krizini doğru okumak ve doğru anlamak için hep birlikte İslam'ın tarih boyunca farklı coğrafyalarda inşa ettiği medeniyetleri doğru okumamız, doğru anlamamız gerekiyor. Bugün medeniyet krizini aşmak için de yeniden tarihe dönmek, tarihte birlikte inşa ettiğimiz medeniyetleri doğru okumak ve doğru anlamak gerekiyor. “İslami bilgi, Endülüs medeniyeti, Maveraünnehir medeniyeti ve Balkan havzalarında bir metodolojiye kavuşmuştur…” İslam medeniyetinde üç medeniyet havzasında inşa edilen ilişkiler birbirine çok benzer. Bunlar, Endülüs İslam Medeniyeti, Maveraünnehir medeniyeti ve Balkanlar. Bunları birbirine benzeten en önemli hususlardan birisi metodolojik unsurdur. İslami bilgi bu üç medeniyet havzasında bir metodolojiye kavuşmuştur. Din ile hayat arasında, din ile insan arasında doğru bir ilişki kurmuştur. Dini, hayatın tabi bir parçası olarak görmüş ve okumuştur. Bugün eğer DAİŞ ve benzeri cinayet şebekelerinin insanlığa getirdiği yanlışlıkları insanlık öğrenmek istiyorsa bu üç medeniyet havzasında İslam medeniyetinin inşa ettiği fikir ve düşünceyi, metodolojiyi yeniden değerlendirmek durumunda olduğunu açıkça ifade etmek istiyorum. “Balkanlara İslam dini gönüllerin fethiyle gitmiştir…” Balkanlara İslam dini gönüllerin fethiyle gitmiştir, kılıçla girmemiştir. İnsanlar zorla İslamlaştırılmamıştır. Bu önemli bir hakikattir. Osmanlı gittiği yerlerde İslam'ı kitapla değil, insanla taşımak istemiştir. Bizim geleneğimizde misyonerlik yoktur. Biz her hangi bir insana üç kuruş vererek, 'dinini değiştir' deme zilletine hiçbir zaman düşmedik. “Biz, işgalleri ortadan kaldıran fethin emanetini bugün medeniyet krizi yaşayan İslam coğrafyasına taşıyamadık…” Balkanlar'daki İslam, etnik yapılar, diller farklı olsa da İslam medeniyetinin en başarılı tecrübelerinden biri olmuştur. Biz bu tarihi mirası güncelleyebildik mi? Biz tarihin bize yüklediği bu büyük emaneti, işgalleri ortadan kaldıran fethin emanetini bugünkü çocuklarımıza aktarabildik mi? Medeniyet krizi yaşayan İslam coğrafyasına taşıyabildik mi? bu soruların üzerinde durabilmeliyiz. Yapacağımız çok şey var. Ben ecdadımızın bize bıraktığı mirasın hakkını verebildiğimiz kanaatinde değilim. Bu topraklarda birlikte gerçekleştirdiğimiz bu büyük iyiliği, bu büyük güzellikleri bugünün gençlerine, kuşaklarına taşıyabildiğimiz kanaatinde değilim. Önce bugüne taşımalıyız, bugünü inşa etmeliyiz ve geleceği hazırlamalıyız. Panele Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, TİKA Başkanı Serdar Çam, Balkan ülkeleri Diyanet İşleri Başkanları, Balkan ülkelerindeki üniversitelerden bilim adamları, çeşitli sivil toplum kuruluşları temsilcileri, alanında uzman akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı.