Kültür
Giriş Tarihi : 13-06-2019 10:06   Güncelleme : 13-06-2019 10:06

Cemil Meriç’i, vefatının 32. Yıldönümünde Rahmetle Yâd Ediyoruz!

Türk fikir dünyasının önemli isimlerinden olan yazar, çevirmen ve mütefekkir Cemil Meriç Vefatının 32. Yıldönümünde rahmet ve minnetle yâd ediliyor.

Cemil Meriç’i, vefatının 32. Yıldönümünde Rahmetle Yâd Ediyoruz!

CEMİL MERİÇ KİMDİR?

Cemil Meriç, 12 Aralık 1916 tarihinde, Reyhanlı, Hatay'da dünyaya geldi. Balkan Savaşları sırasında Dimetoka'dan göçmüş bir ailenin çocuğu idi. Babası, Dimetoka'da hakimlik yapan Mahmut Niyazi Bey, annesi Zeynep Ziynet Hanım'dır. Babası Mahmut Niyazi Bey Antakya'da Ziraat Bankası Müdürlüğü ve mahkeme reisliği yapmıştır. Yedi yaşına kadar Antakya'da yaşayan Cemil Meriç, babasının memuriyetten ayrılması üzerine ailesi ile birlikte Reyhanlı'ya döndü.

İlk ve orta dereceli öğrenimini Hatay'da tamamlamasının ardından İstanbul'da bulunan Pertevniyal Lisesi'ni okuyan Meriç, bu sırada Nazım Hikmet ve Kerim Sadi başta olmak üzere dönemin solcu aydınlarıyla tanıştı. Bu okulu bitirmesinin ardından İstanbul Üniversitesi'nde Felsefe eğitimi aldı.

Geçim sıkıntısı nedeniyle 1937'de İskenderun'a döndü. iskenderun'da bir süre öğretmenlik ve Tercüme Kalemi'nde reislik görevlerinde bulundu. Türk Hava Kurumu'nda sekreterlik, belediyede kâtiplik gibi geçici işlerde çalışan Meriç, 1939 Nisan ayında Hatay hükümetini devirmek iddiasıyla tutuklanıp Antakya'ya götürüldü; idam talebiyle yargılandı; iki ay sonra beraat etti. 1940 yılında tekrar okumaya dönerek İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitiren Meriç, 1942-1945 yılları arasında Elazığ'da, 1952-1954 yılları arasında ise İstanbul'da Fransızca öğretmenliği görevinde bulundu.

1940'ta İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu'na burslu olarak kabul edildi, iki yıl bu kurumda öğrenim gördü. 1941'den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayın Bibliyografyası dergilerinde yazıları yayımlamaya başladı.

1983'te eşi Fevziye Hanım'ı kaybeden Meriç, aynı yıl Ağustos ayında beyin kanaması geçirdi ve sol tarafına felç indi. Sağlığında basılan son eserleri Işık Doğudan Gelir (1984) ile Kültürden İrfana (1985) oldu. 13 Haziran 1987'de hayatını kaybetti. Cenazesi, Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir.

2004 yılında Üsküdar Belediyesi'nin açtığı kültür merkezine, 2012 yılında Hatay'daki il kütüphanesine adı verilmiştir. Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde doğduğu ev müzeye dönüştürülmüştür. 2013'te İzmir'de bir ortaokula ismi verildi.

Başlıca Eserleri

İnceleme

Hint Edebiyatı (1964),

Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967),

Bir Dünyanın Eşiğinde (1976),

Işık Doğudan Gelir (1984),

Kültürden İrfana (1985)

Deneme

Mağaradakiler (1978),

Bu Ülke (1974, 1985)

Umrandan Uygarlığa (1974)

Günlük

Jurnal I (1992)

Jurnal II (1994)

Diğer Kitapları

Kırk Ambar (1980),

Bir Facianın Hikayesi (1981),

Sosyoloji Notları ve Konferanslar (1993)

Ödülleri

1974- Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülü

1983- Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülü, Ankara Yazarlar Birliği Derneği'nin Yılın Yazarı ödülü

1981- Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Fikir Eserleri ödülü

​CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER

Cemil Meriç, Mağaradakiler’den 50 Seçilmiş Cümle

Meçhulün fethi, maziye bağlı olanları rahatsız eder. ( Sayfa: 26)

Mukaddeslerini kaybeden aydın, rahibin hasreti içindedir. (Sayfa: 33 )

Rahip, toprak aristokrasisinin emrinde bir ideologdur. (Sayfa: 33)

Goethe, Rönesans’ın son dâhisidir, doğrudan doğruya Leonardo’nun çocuğu. (Sayfa:34)

Bir sınıf veya bir zümre kavgadan başarı ile çıkınca kendine uygun ideolojiyi hazır olarak bulur. (Sayfa:34)

Namuslu aydın, kucağında yaşadığı çevreye uymayandır. (Sayfa:38)

Düşünce, mutlular için bir lüks, eksiklik duyan için ihtiyaç. (Sayfa:39)

Aydınları hürriyete kavuşturan ve matbaa gibi bir silahla donatan kapitalizm olmuştur. (Sayfa:42)

Sınıf kavgalarını körükleyenler kendi sınıflarına karşı savaşırlar. (Sayfa:47)

Nas’ın hükümran olduğu yerde hür düşünceden söz edilemez (Sayfa:48)

Topluluk işe yarayacak bir bilgi kazanmayı, kültürün devam ettirilmesinden üstün tutar. (Sayfa:50)

Hür olarak düşünmek, hür olarak yaşamak, insanı çoğunlukla çatışan bir hale getirir.(Sayfa:54)

Topluma başkaldırmak kendi şuuraltımıza da başkaldırmaktır. (Sayfa:55)

Aydın siyasetle uğraşmamalı. Kalabalık tarafından alkışlanıyorsa ihanet içindedir. (Sayfa:58)

Orta halli mürit, zengin entelektüelden hesap soramaz. (Sayfa:61)

Entelektüel parti, kitapları yakmaz, sadece yirmisindeki çocuklara değersiz olduklarını söyler. (Sayfa:63)

Elleri çarmıha çivilenmiş olmasa, Hz. İsa da çalardı.( Sayfa:66 dipnot.)

Kurtarıcının katli kalabalıkta hiçbir heyecan yaratmaz. (Sayfa:69)

Petraçeveski : ‘’ Ne erkekler sevilmeye layık, ne de kadınlar. Bunun için kendimi insanlığın hizmetine adıyorum.’’ Sayfa:80)

Avrupa’nın devrimcisi kuduz bir köpek, Rus nihilistleri kurt. Kurdun kudurması itinkinden çok daha tehlikeli. (Sayfa:83)

Sopa halkın elinde olmuş, soyluların elinde olmuş ne çıkar, yığınlar dayak yedikten sonra. (Sayfa:87)

Dergiler, hür düşüncenin kalesiydi. Belinski, o kürsüden yülkseltmişti sesini. (Sayfa:96)

Sanatta kanun olmaz, herkesin kendine göre bir güzellik anlayışı var.( Sayfa:97)

Geçerli bir tarih ilmi yoktur. Tarih, ister istemez tarihçinin, inançlarını nazari planda meşrulaştırır.(Sayfa:97)

Kültür, yoksul sınıfların sömürüsüne dayanan bir imtiyazdır. (Sayfa:98)

Dağları yerinden oynatıyordu imanları, çünkü yerinden oynatılacak dağlar vardı. (Sayfa:107)

İnsanların sorumlulukları ölçüsünde büyürler, sorumlulukları kalmayınca değerleri de kalmaz. (Sayfa:107)

Türk aydını her mevsim bir başka meçhulün sevdalısı. (Sayfa:111)

Kalabalık temeldir, küçüklük duygusu içindedir. (Sayfa:115)

Candillac: ‘’ ihtilallere yol açan hürriyet aşkı değil, çeşitli partilerin ikbal hırsı veya huzursuzluğudur. (Sayfa:116)

Kelimeler bir milletin, bir medeniyet camiasının ortak malıdır. (Sayfa:134)

Ayaklanmada, failler ölünce ayaklanma biter. İhtilalde, kahraman öldükten sonra ihtilal gelişir. (Sayfa:156)

Evlatlarının şımarıklığına kolayca göz yuman havas, bir kağıtçının oğlunu kolay kolay affetmez. (Sayfa:159)

Düşmanlarımızın inançları da hayalleri de hürmete şayandır. Hakikat hiçbir zümrenin tek elinde değildir ve hiç kimse düşüncelerini zorla kabul ettiremez.(Sayfa:163)

Düşüncenin hakları toplumun korunmasında önce gelir; çünkü fikirler arasındaki çatışma ve çarpışma ilerlemenin vaz geçilmez şartıdır.(Sayfa:163)

Dalloz:’’Toplumlar cahil, kafalar gelişmemiş ise kanun çoğalır, insanlar her şeyi mevzuattan bekler.(Sayfa:170)

Kürenin kanunu hareket, insanın kanunu hürriyet. (Sayfa:203)

Hürriyet olmayınca emniyet olmaz, emniyet olmayınca say olmaz, say olmayınca saadet olmaz.(Sayfa:208)

Felsefeler ferdidir, dünya görüşleri ictimai. (Sayfa:225)

Liberalizmin göklere çıkardığı hürriyet, hür bir kümeste hür bir tilki hürriyeti.(Sayfa:227)

İslamiyet Süleymaniye’de kubbe, Itrı’de nağme, Baki’de şiir. (Sayfa:228)

Seçmek için, anlamak lazım. Anlamak için, karşılaştırmak. Mukayese, irfana dayanır.(Sayfa:229)

İnsan her yasağa karşı düşkündür.(Sayfa:230)

Avrupa, zekanın vatanı; Asya gönlün. Zekanın dili nesir, gönlün şiir.(Sayfa:233)

Sınıflı toplumlar kaderi ölmemek için öldürmektir. (Sayfa:234)

Doğunun kokusunu kaybetmiş yapma çiçeklerine zaman zaman damlatılan egzotik bir parfüm: Avrupa.(Sayfa:235)

Dili şairler yoğurmuş, şairler ehilleştirmiş. (Sayfa:238)

Hıristiyanlaşmadık ama içimizde bir ortaçağ keşişi yaşıyor. (Sayfa:249)

Silahların konuştuğu yerde şarkı söylenemez. (Sayfa:249)

Batının silahlı saldırısını püskürtmüş, Batılılaşma sevdasından kurtulamamıştık.(Sayfa:263)

Abdullah Seydi Özçal hazırladı.

İZDİHAM

adminadmin