Siyaset
Giriş Tarihi : 23-03-2017 12:39   Güncelleme : 23-03-2017 12:39

​Cumhurbaşkanı demirel başbakan erbakan mücadelesi!

Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel ve Turgut Özal, İTÜ’de birlikte okudu.

​Cumhurbaşkanı demirel başbakan erbakan mücadelesi!

Erbakan’ın hep çilelerle geçen 42 yıllık aktif siyasi hayatı başlı başına bir efsanedir. Bu süre içinde üç kez genel başkanı, bir kez de perde arkası lideri olduğu partiler kapatıldı, sürgünler, hapisler ve yasaklarla boğuştu. Erbakan kendi siyasi hayatının herhalde İslam tarihindeki bazı önemli olay ve anlara benzetilmesini tercih ederdi ama ben Yunan mitolojisine başvurmayı tercih edeceğim. Bana göre Erbakan pekala mitolojideki Sisyphos’a benzetilebilir. O hep bin bir zorlukla partilerini, tıpkı Sisyphos’un kayası gibi, iktidara doğru taşıdı, ama her seferinde yine Sisyphos gibi, kendisinden daha güçlü birileri tarafından o kaya (yani partileri) gerisin geri aşağı itildi.

Çünkü Erbakan İslamcı bir lider olarak Türkiye’deki mevcut rejimle hep sorunlu oldu. Halbuki 1926 yılının Cumhuriyet Bayramı’nda, Adanalı bir ağır ceza reisinin oğlu olarak Sinop’ta dünyaya gelmişti. Çok başarılı bir talebeydi ve küçük yaştan itibaren dindardı. İTÜ’de Süleyman Demirel ve Turgut Özal’la birlikte okudu; hatta bir iddiaya göre namazda onların imamlığını yapıyordu.

Demirel’le köşe kapmaca

Bu üç siyasetçinin kaderleri birçok kez birleşti, ama sıklıkla çakıştı. Esas çekişme Erbakan ile Demirel’in arasında yaşandı. Daha 1969 yılında Anadolu sermayesinin desteğiyle Odalar Birliği Başkanı seçilen Erbakan, dönemin başbakanı AP Genel Başkanı Demirel’in onayı ve Ticaret Bakanlığı’nın talimatıyla polis zoruyla görevden alınmıştı.

O tarihte Erbakan’ı savunmak için kapısında nöbet tutan gençlerden biri, o tarihte Ankara Üniversitesi’nde hukuk okuyan Bülent Arınç’tı.

Ardından, aynı yıl yapılacak genel seçimlerde Erbakan’ın AP listesinden adaylık başvurusu yine Demirel tarafından veto edildi. Genel kabul gören bir analize göre Erbakan’ın asıl niyeti AP içinde genel başkanlık yarışına girip merkez sağın liderliğine oynamaktı. Fakat Demirel tarafından dışlanınca kendine siyasi yelpazede yeni ve bağımsız zorunda kalan Erbakan, 1969 genel seçimlerinde Konya’dan bağımsız aday oldu ve seçildi. Aslında Erbakan tek başına hareket etmiyordu, fakat birlikte “Bağımsızlar Hareketi”ni oluşturduğu arkadaşlarından hiçbiri Meclis’e giremedi.

Erbakan seçimin hemen ardından, diğer sağ partilerden iki milletvekilini de yanına alarak 26 Ocak 1970’te Milli Nizam Partisi’ni kurdu.

12 Mart 1971 muhtırası Demirel’i başbakanlıktan etti; partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Erbakan ise soluğu İsviçre’de aldı. Bu arada yeniden parlamenter sistem işlemeye başlamış ve 11 Ekim 1972’de MNP kadroları Süleyman Arif Emre liderliğinde Milli Selamet Partisi’ni kurmuşlardı. Askerler Demirel’in yeniden başbakan olmasına karşıydı, onun yerine CHP’nin yeni genel başkanı Bülent Ecevit’i denemek istiyorlardı. Bunun yollarından biri sağı parçalamaktı ve bunun için Erbakan’ın MSP’nin başına geçmesi şarttı. Ordu tarafından ikna edilen Erbakan geri dönerek Demirel’den intikamını almış oldu.

1973 seçimlerinde MSP 48 milletvekiliyle anahtar parti olunca Erbakan, Demirel’i yıpratma misyonunu sürdürdü ve şaşırtıcı bir şekilde Ecevit’le koalisyon hükümeti kurdu. Ancak kader isterseniz sistem deyin- sağın iki liderini Milliyetçi Cephe hükümetlerinde buluşturdu. 12 Eylül 1980 darbesi ise sadece ikisini değil tüm siyasetçileri cezaevlerinde bir araya getirdi.

1980 sonrası Demirel ve Erbakan yasaklı olmanın çilesini çeker ve perde arkasından partilerini yönetmeye çalışırken, onların çekilmesiyle ortaya çıkan boşluğu, İTÜ’den arkadaşları Turgut Özal fazlasıyla dolduruyordu. Özal bir ara MSP’den milletvekili adayı olmuş, daha sonra da Demirel’e bağlı olarak 24 Ocak kararlarını hayata geçirmişti. Zaten ANAP’ı da ağırlıkla AP ve MSP’nin ara kadrolarıyla kuracaktı.

Yıllar sonra, 1995 genel seçimlerinin ardından, ANAP ve DYP’nin koalisyonu (Anayol) kısa ömürlü olunca Demirel, cumhurbaşkanı sıfatıyla Erbakan’ı hükümet kurmakla görevlendirdiğinde kimileri bu tarihi kavganın nihayet bittiğini düşünmüştü. Ancak daha bir yıl geçmeden aynı Demirel, Refahyol’un “havada ikmal” yapmasına imkan tanımayıp, başbakanlık görevini ANAP lideri Mesut Yılmaz’a verdi; böylece RP’nin kapatılmasının siyasi zemini daha iyi hazırlanmış oldu.

DEMİREL’DEN ERBAKAN’A MEKTUP

28 Şubat sürecinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'a yazdığı mektup, Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na gönderdiği belgeler arasından çıktı. Demirel'in "Laik düzeni korumak için mevcut kanunlar harfiyen uygulanmalı, devrim kanunları uygulanmalı" sözleri dikkat çekti.

KRİTİK MGK ÖNCESİ YAZILDI

Köşk'ten TBMM'ye gönderilen belgeler arasında, 28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısına hazırlık belgeleri, 28 Şubat sürecinin Cumhurbaşkanlığı yazışmaları, geri gönderilen atama kararnamelerine ilişkin kayıtların yanı sıra dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in 8 saati aşkın süren kritik MGK öncesinde dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'a yazdığı mektup da yer aldı.

TSK'YI VE YARGIYI KORUYUN

Demirel mektubunda Erbakan'dan devrim kanunlarını uygulamasını istiyor: "Devletin kurumlarına köktendinci cereyanların sızması kesinlikle önlenmelidir" ifadelerini kullanıyor. Laik düzenin korunması için mevcut kanunların harfiyen uygulanmasını isteyen Demirel yargı organlarının, TSK'nın, üniversitelerin, Emniyet teşkilatının, okulların ve Diyanet'in de korunmasını istemiş.

Meclis Darbe Komisyonu, Demirel'i dinledikten sonra Köşk'e dönemin kayıtları için yazı yazmıştı. Demirel, Erbakan'a mektup yazdığını söylemişti. Mektubu yazma nedeninin de Başbakan Erbakan'ı uyarmak olduğunu savunmuştu.

İŞTE 2 SAYFALIK O MEKTUP

Sayın Prof. Dr Necmettin Erbakan - Başbakan - Ankara

Malumunuz olduğu üzere TC Devleti'nin Anayasa'sının 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri, 'Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir' şeklinde belirtilmiştir.

4. maddesinde de 'bunların değişmeyeceği' yazılıdır. Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri TBMM kürsüsünden, bunun üzerine yemin etmişlerdir. Anayasa'nın 120, 121 ve 122. maddeleri, 'Devletin korunması ile ilgili tedbirler' getirmiştir. Cumhuriyetin niteliklerine ve devletin temel çatısına yönelmiş tehdit ve tehlikeler, hem toplumda, hem de devletin kurumlarında büyük rahatsızlıklar yaratmaktadır. Bu arada "köktendinci" cereyanlara karşı fevkalade hassasiyet bulunduğu yine malumunuzdur. Bu hassasiyetin neticesi olarak aşağıdaki hususları dikkatinize getiriyorum:

1- Laik düzeni korumak için mevcut kanunlar harfiyen uygulanmalıdır.

 

2- Anayasa'nın 174. maddesinin koruduğu 'devrim kanunları' uygulanmalıdır.

3- Devletin kurumlarına köktendinci cereyanların sızması kesinlikle önlenmelidir.

Bu meyanda yargı organları, silahlı kuvvetler, üniversiteler, emniyet teşkilatı, okullar, idare, diyanet teşkilatı, yerel yönetimler, korunmalıdır.

Gereğini rica ederim.

S.Demirel

Laiklik ve Atatürkçülük tartışmaları sonucunda, "post-modern darbe" olarak adlandırılan 28 Şubat Süreci ile Erbakan istifa etmeye zorlansa da bu teşebbüs ilk etapta başarıya ulaşamamıştır (Koalisyon 30 Haziran 1997'ye kadar devam etmiştir).

21 Mayıs 1997 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, "yasadışı bazı eylemlerin odağı olmaya başladığı ve bazı üyelerinin laik rejimi hedef alan girişimleri" nedeniyle Refah partisi'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. Başsavcı Vural Savaş, dava ile ilgili yaptığı açıklamada partinin "laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini ve ülkeyi giderek bir iç savaş ortamına sürüklediğini" belirtti.

Dava devam ederken Erbakan, başbakanlık görevini Tansu Çiller'e devretmek amacıyla 18 Haziran 1997'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e istifasını sundu.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise yeni hükümeti kurma görevini, Doğru Yol Partisi genel başkanı Tansu Çiller'e değil, Mesut Yılmaz'a verdi. 55. Hükûmet (ANASOL-D) Mesut Yılmaz'ın liderliğinde Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti, Demokrat Türkiye Partisi koalisyonu ile kuruldu.

 

Kaynaklar; Rüşen ÇAKIR – Gazete Vatan - wikipedi

adminadmin