Röportaj
Giriş Tarihi : 09-07-2021 09:37   Güncelleme : 09-07-2021 09:37

Cumhurbaşkanımız Ülke Sorunlarını Çözebilir

Sitemizin yazarlarından Eyüphan Kaya gündeme dair Güncel gazetesine bir röportaj verdi.

Cumhurbaşkanımız Ülke Sorunlarını Çözebilir

Cumhurbaşkanımız bu sorunların tamamını çözebilir, tereddüt etmeden çözsün, yardımcısı yüce Allah olacak, Allah onu halka sevdirecek, daha huzurlu bir tarzda ülkeyi yönetecek ben bu kanaatteyim. Fakat böyle korku kaygı ile ülke idare edilirse ne kendimize ne İslam dünyasına ne de dünya yönetimine bir faydamız dokunur. İşin yok "Dünya Beşten büyüktür." De, birileri diyecek ki sen önce git kendi sorununu hallet

Gazetemizin yazarlarından Ulusal ve Uluslararası çalışmaları olan Ortadoğu Uzmanı Eyüphan Kaya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyarbakır'a gelişi münasebetiyle Genel Yayın Yönetmenimiz M.Zeki Özer'in sorularını cevapladı.

Özer: Erdoğan'ın önderliğinde getirilen Başkanlık Sistemi için ne düşünüyorsunuz? Bu şekilde sistem yararlı bir tarzda hayata katkı verebilir mi?

Kaya: Başkanlık sistemi bu asrın ihtiyaçlarına cevap verebilen bir sistemdir, referandum süresinde bütün imkanlarımızla anlattık, hatta ben her gün bir şiirle destekliyordum, 63 şiir ile destek verdim, ama şu anda vatandaşa karşı dilimiz kısadır, çünkü beklediğimiz tarzda getirilmedi.

Darbölge seçim sistemi getirilecekti, yani şehrimizin 12 vekili varsa 12 seçim bölgesinde vekiller aday olup, ona göre Meclise vekil gönderilecekti, maalesef hala liste yöntemiyle vekil seçiliyor, bu durumda halk istediği vekili meclise gönderemediği gibi, listenin üst sıralarında yer almak için de karanlık işler oluyor, bu şekilde oluşan meclis külliyenin karşısında zayıf kalıyor maalesef!

Ayrıca Eyalet Sistemi de Başkanlık Sisteminin en önemli yönetim birimlerinden biri olmasına rağmen orada da bir gelişme olmadı. Bir ara ülkemiz 26 coğrafi bölgeye ayrılmak istendi, doğrusu ben umutlandım, eyalet sistemi gelecek diye, ama oradan da bir şey çıkmadı.

Dolayısıyla bu haliyle sistem yaralıdır, ondan hak ve huzur adına tam olarak bir verim elde etmek hayli zordur. Çünkü Başkanı dengeliyecek olan Meclis yok mesabesindedir.

Özer:Bir eğitim emekçisi olarak ülkemizin eğitim öğretimi için ne düşünüyorsun?

Kaya: Maalesef eğitim öğretimimiz Din, Dil, Tarih ve Kültürümüzle barışık değildir. İlkokul 1-2-3 sınıflarında Allah adı dahi geçmiyor. Bu kabul edilebilir değildir.

Vatandaş olarak bizi kökümüzden kopardılar, ne olduğu belirsiz bir vatandaş tipi bizde oluştu. Bunun baş müsebbibi bu sakat eğitim öğretimdir.

Maalesef eğitim öğretim müfredatımız Amerika'nın güdümündedir. 1949 yılında Kahire’de imzalan ve daha sonra yürürlüğe giren Fulbrighge anlaşmasına göre 4'ü Türkiye, 4'ü Amerikan vatandaşlarından oluşan bir komisyon eğitim öğretimizi kontrol ediyor, başarılı öğrencilerize burs veriyor.

Bir karar eğer eşit çıkarsa son söz ABD misyon şefinindir, peki hangi vatandaş buna eyvallah der.

Eğitim Öğretim Geliştirme Dairesinde ABD uzmanlarının ne işi var? Bir de birileri bize bu ülke bağımsızdır diye bizi oyalıyor. Artık vatandaş eski vatandaş değil, bunları araştırıp öğrendik ve buna karşı mücadele edeceğiz.

Özer: Son yıllarda dünya ölçülerinin üzerinde vatandaşlarımız cezaevinde bu konuda hükümete bir tavsiyeniz var mı?

Kaya:Bu konuda üstat Bediüzzaman’ın bir ifadesiyle cevap vermek istiyorum diyor ki, "Bu devir de, sülhü umumi, affı umumi, refi imtiyaz lazım" ben de o kanaati yineliyorum.

Bir ülkede dünya ölçülerinin üzerinde insanlar cezaevindeyse en büyük kusur devlet çarhının iyi işlemeyişinden kaynaklanıyor.

1990 öncesine kadar bu ülkede ne karanlık işler döndüğünü hatırlayalım, şimdi soruyorum vatandaş mı suçlu yoksa devlet adına vatandaşı tedip eden o takozlar mı suçlu?

PKK o gün türedi, JİTEM şu anda yok ama PKK'nin de ortadan kalkması için bir formül geliştirmemiz lazım. Bunlardan biri de şartlı af getirmektir.

Kürtlerin hak ve hukunu yasal düzeyde verip onların varlığını bir fiil kabul etmektir. Ayrımcılık yapıp Kürt vatandaşlarımıza sıkıntı veren varsa gözünün yaşına bakmadan en ağır ceza ile cezalandırmaktır. Bu gün araba plakasının sosyal ve siyasi olarak bir anlam ifade etmediği şehirlerin başında Diyarbakır gelir diyebilirim.

FETÖ vakasını artık tarihe gömmek gerekiyor. Asıl suçlular, ihanet şebekesi biliniyor. Bu ibadet sınıfına kardeş gözüyle bakmak gerektiğine inanıyorum.

Bunun için de şartlı bir af getirilmelidir.

Özer: Bazı kimseler, siyaset iyi insanların işi değildir diyor, bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kaya: Çok sakıncalı bir ifade, siyaset bir yönetim sanatıysa, problem çözme yöntemiyse bunu iyi insanlar yapmayacak da kim yapacak?

Bu konuda bir ayet aklıma geldi, ayetin numarasını hatırlamıyorum ama aynen şöyle diyor: "Muhakkak din Allah'ındır, sadece ona ibadet etmenizi emir ediyor, canlı, ayakta, faal din ancak budur fakat insanların çoğu bunu bilmezler" ne yazık ki birileri evirip çevirip ibadeti Namaz ve Oruc'a bağlıyor, halbuki hayatın her alanında Allah'a kul olduğumuzun gereğini yapmalıyız.

Devlet, siyasetçinin talimatıyla yürüyorsa, yasalar mecliste çıkıyorsa, mülki ve idari erkan siyasetin eli altında çalışıyorsa, kim siyaset iyi insanın işi değildir derse kocaman bir yalan söylemiş olur, belki de haindir. Çünkü iyi insanlara ayar vermek zordur, adi adamları daha rahat ayarlayabilirsiniz, onun için iyi adam siyasete girmesini istemiyorlar.

Bu durumda rüşvet, adam kayırma, torpil kol geziyor, birileri istediği yasayı meclisten çıkarıyor, çalışkan adamın bir değeri yok, hatta önü kesiliyor.

Aslında siyaset en iyi insanların işidir, siyaset için yalan söylemeye de gerek yoktur.

Özer:Sosyal devlet tarzını, fakir fukaraya sahip çıkması yönünde yeterli buluyor musunuz?

Kaya: Maalesef yeterli değildir. Bu gün şu yardım derneği bu yardım derneği vatandaşa yardım etti diye haber yayınlanıyor, bu gurur kırıcıdır ve yetersizdir. Fakir ve miskin vatandaşlarına 12 ay boyu asgari gıda kartı ve artı ve aylık 300TL nakit kart vereceksiniz. Öyle ki "kişi ne mutlu ki ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım" diyebilsin.

Bence "Hilafet Bankası" adında bir banka kurulsun ve ülkemiz yıllık bütçenin %5'i buraya aktarılsın, bu tür ihtiyaçlar için fazlasıyla yeter fazla kalan parayı kimse faize de bulaştırmasın, yine evlilik çeyizi vb. ihtiyaçlar için kullanılsın.

Şu anda ulusal ve uluslararası yardım çalışmaları yürüten tüm dernek ve vakıflar da bu bankanın gönüllü çalışanları olsun.

Artık vatandaşları koli yardımlarından kurtarma zamanı gelmiştir.

Özer: Ülkemizde 10 milyondan fazla emekli var, maaşları ne durumda, sizce emeklilerimize yönelik  çok yönlü bir çalışma yapılamaz mı?

Kaya: Elbette ki yapılır, emeklilerimizin tecrübelerinden yararlanılabilir, her ilde en az bir emekli evi olmalı, kıraat, ibadet, tefekkür odadaları, sohbet odaları olmalı, belli bir yaşın üstünde olan emeklilerimiz buraya gelmekte zorlanıyorlarsa buraya getirip görüren ekipler olmalı.

Maaşı 3000'in altında olan emeklilerimize yapılacak bir sözleşme ile maaşları iyi bir düzeye gelmesi için daima maaş artışları iki kat olmalıdır diye düşünüyorum.

Ayrıca memur, emekliye ayrıldığı zaman eş yardımı maaşından kesiliyor, bir an evvel bunun maaşa eklenmesi lazım, bu kusur izah edilemez.

Emeklilerimize değer vermeli, onları mutlu etmenin yollarını bulmalı, dualarını almalıyız.

Ayrıca 8-10 milyon emeklilik maaşlarını alan emeklileri de zam artışını başka bir formül ile yapılmalıdır diye düşünüyorum.

Özer: Malum insan madde ile mana gibi, beden ve ruhtan oluşur başka bir ifade ile dünya ve ahiret hayatı var. Dünya ve ahretin birbirini tamamlaması için ne yapılmalıdır?

Kaya: Malum 70 yıldır ahiret vatandaşlarımıza unutturulmaya çalışıldı, kapsamlı bir proje ile tüm vatandaşlarımıza ulaşıp ebedi hayatın varlığı hatırlatmalı bu konuda insanımız aydınlatılmalıdır.

Camilerimizi günlük hayatımızın vazgeçilmez birer uğrak yeri haline getirmeliyiz, cami komisyonları kurup vatandaşın bir çok sorunlarını bu komisyonun marifetiyle çözmek lazımdır diye düşünüyorum.

Bazen diyorlar ki niye bu kadar cami yapılıyor? Birileri demiyor ki sokaklardaki milyonlar neden camilere yönelmiyor, asıl bize lazım olan bu sorunun cevabı olsa gerek.

Özer: En son söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Kaya: Cumhurbaşkanımız bu sorunların tamamını çözebilir, tereddüt etmeden çözsün, yardımcısı yüce Allah olacak, Allah onu halka sevdirecek, daha huzurlu bir tarzda ülkeyi yönetecek ben bu kanaatteyim. Fakat böyle korku kaygı ile ülke idare edilirse ne kendimize ne islam dünyasına ne de dünya yönetimine bir faydamız dokunur. İşin yok "Dünya Beşten büyüktür." de birileri diyecek ki sen önce git kendi sorununu hallet.

Recep YAZGANRecep YAZGAN