Türkiye
Giriş Tarihi : 02-07-2020 13:50   Güncelleme : 02-07-2020 13:50

Tüm Yönleriyle Biyokütle Enerji 1

Hayatımızın vazgeçilmez ‘güç kaynağı olan’ elektrik, yaşam alanımızda yer aldığı 1760’lardan günümüze ‘sağladığı kolaylıklara ve sanayinin gelişimindeki etkisine rağmen’ her dönem tartışıldı. Fosil yakıt kullanan santrallerin aksine, yenilebilir enerji kaynaklı olan biyokütle enerji ile ise Türkiye yakın zamanda, Samsun ise yeni tanıştı.

Tüm Yönleriyle Biyokütle Enerji 1

Dünya ilk kez buhar gücüyle elde edilen enerji ile 1760 yılında tanıştı.

Ve buhar gücüyle elde edilen enerji getirdiği kolaylıklarla hayatımıza girdikten sonra adeta yaşamımızı yeniden şekillendirdi. Elektrik hayatımıza öyle bir girdi ki; sanayilerin devleşmesi ve yaygınlaşmasından, evlerimizdeki ‘kaliteli yaşama kadar’ katkı verdi. Enerjiye ulaşılabilirlik, sanayi devrimlerini de beraberinde hızlandırdı. Dünyada enerji üretimi ve kullanımı ‘teknolojinin zirvesi olarak’ görüldü. Gelişmişliğin anahtarı haline geldi. 1858’de petrol enerji için kullanılmaya başlandı. 1920 yılında ilk doğalgaz boru hattı inşa edildi. Petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların endüstride yoğun kullanımı, fabrikalaşma ile üretim artışını tetikleyerek enerji ihtiyacını da artırdı.

 

ENERJİ AÇIĞI OLAN ÜLKE GELİŞEMİYOR DEMEKTİR

Enerji ihtiyacının artması aslında gelişmişlik demekti. Ülkeler için ise gelişmişlik ve büyümek anlamına geliyordu. Enerjide istediği üretimi sağlayamayan, dışa bağımlı kalan ülkeler ‘gelişmişliğini tamamlayamadığı gibi’, ülke ekonomisi açısından da büyük bir kayıp içindeydi aslında.

 

DÜNYA’DA ENERJİNİN ÖNEMİ VE SANTRALLER DÖNEMİ

Önceleri petrol ve kömürün santrallerde yakıt olarak kullanılmasıyla başladı ‘santrallerin kurulum serüveni’. Doğalgazın enerjide yakıt olarak kullanılmaya başlaması ise kimilerine fosil yakıtın kullanımında ‘bir devrimdi’. Çünkü çevreye zarar vermesi petrol ve kömüre göre çok daha azdı. Bu nedenle doğalgaz, tüm dünyada ve ülkemizde çevreye daha duyarlı ve az zarar veriyor olması nedeniyle tercihte ve kabul edilebilirlikte ön plana geçti. Santrallerin çoğu doğalgazla üretime dönüştürüldü. Yanma sonucu oluşan ve bacasından salınan gazların çevreye zararlı etkisini azaltmak için ise, sonraki aşama ‘teknolojisi üstün yeni nesil filtreler’ devreye sokulmasıyla gerçekleşti.

 

DÜNYA ENERJİDE YENİ BİR KAYNAK BİYOKÜTLE İLE TANIŞTI’

Ancak fosil yakıtlardan olan petrol ve kömürün dünyada kullanımı, sanayileşme, evde, işyerlerinde enerji kullanımın artması, sanayide ve insan hayatında pozitif gelişimi beraberinde getirirken, küresel ısınmanın da etkileriyle oluşan çevre kirliliği enerji üretiminde yeni bir kaynak arayışına yöneltti. Ve yenilebilir enerjilerden olan biyokütle enerjisiyle tüm dünya tanıştı. Tarımsal atıkları yakıt olarak kullanan ve ekolojik dengeye katkı verdiği öne sürülen ve bilimsel görüşlerle artırılması desteklenen biyokütle enerji kısa sürede dünyada 4 bin 500’ü aştı. Çin ve ABD ile sadece Almanya 1100 biyokütle santral kurulumu ve tarımsal atıklarla elde edilen enerji üretiminde lider konuma geldi. Fosil yakıtlar yerine ‘yenilebilir enerji olan tarımsal atıkların’ yakıt olarak kullanıldığı biyokütle enerji yaşamımıza katılırken, Samsun da biyokütle ile tanışan iller arasına girdi’.

 

ELEKTRİK ÜRETİMİ VE SAMSUN İLİŞKİSİ

Samsun elektrik üretimiyle Hasan Uğurlu Barajının yapımıyla tanıştı. Samsun sınırları içinde şimdi dört büyük Hidroelektrik santrali çalışıyor ama enerji üretiminin çevreye etkileriyle ilgili tartışma mobil santrallerle başladı, doğalgaz çevrim santralleriyle sürdü. Günümüzde ise fosil yakıtlarla çalışan santrallere alternatif kaynak oluşturmak ve sürekli bir elektrik üretimi için tarımsal atıkları yakarak enerji elde eden biyokütle enerji santralleri devreye girdi..

 

OLMAZSA OLMAZLARIMIZDAN ‘ENERJİ’

‘’Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç.’’ Sözlüklerde enerji böyle tarif ediliyor. Enerjinin tarifi ‘İş yapabilme yeteneği’ diye de yapılıyor. Doğru tarif belki de budur. Enerji, bir anlamda da yaşamın kaynağı aslında. Yaşam enerjimi yitirmiş olsaydım. Ki; Çok şükür var hala. Bu satırları yazabilmek için bile enerjiye ihtiyacım var. Güneş, her sabah yeniden doğmasa. Her gün taze bir başlangıç yapamasak. Çekilir mi bu hayat. O şarkı sözünün nakaratında Enerji, enerji / Azıcık da sinerji / Dışarda hayat var / Biraz eğlence lazım. dendiği gibi hayatı anlayabilmek için de enerji gerekir hepimize.

Fabrikalarımızın çarklarını elektrik enerjisiyle döndürüyoruz. Evlerimiz elektrikle aydınlatıyoruz. Günümüz Türkiye’sinde elektriğin girmediği ev var mı acaba. Sanmıyorum. Dünya ilk kez buhar gücüyle elde edilen enerji ile 1760 yılında tanıştı. İlk elektrik santrali 1882′ de Londra’da hizmete girmiş. Ülkemizde ise ilk elektrik üretimi, 1902 yılında Tarsus’ta kurulan 2 kW gücündeki küçük bir su türbini ile gerçekleşmiş. İstanbul bile elektrikle 20. Yüzyılın başlarında tanışmış. 1910 yılında GANZ firmasına verilen imtiyaz sonucu şehrin genel aydınlatılma süreci başlamış, Silahtarağa’da kurulan elektrik santralinden ilk defa 14 Şubat 1914 tarihinde İstanbul’a elektrik verilmiş. Samsun’daki, ilk elektrik santrali, Gümrük olarak bilinen bölgedeydi. Hani bir zamanlar Belediye Otobüs İşletmesinin olduğu yer var ya. Tam oradaydı santral.. 1930’lu yıllarda tanışmış Samsun elektrikle.

 Ruston marka iki jeneratörle verilirmiş şehre elektrik. Santrali kuran, jeneratörlerin montajını yapan da Tornacı İbrahim Usta’dır. İbrahim Usta kimdir derseniz. Bu şehirde Ercan Demirel’i tanımayan kişi azdır sanırım. Esnaf Kefalet Kooperatifinin ve daha sonra da Samsun Ticaret ve Sanayi Odasının efsane yöneticilerinden Ercan Demirel’in babasıdır İbrahim Usta. Şehir elektrikle 1930’lu yıllarda tanışmış ama 1958 doğumlu ben garibin elektrikle tanışması ise 1968 yılına denk gelir. Köyden şehre göçtüğümüz yıla yani. İdare lambası nedir, bilir misiniz? Huni biçimindeki bir kaba doldurulan gazyağının yaktığı fitilin verdiği sönük bir ışıkla aydınlatılırdı bulunduğu mekan. Evimizin idare lambasıyla aydınlandığını ve hatta ilkokula başladığım yıllarda o lambanın ışığı altında ev ödevlerimi yaptığımı hatırlarım. Sonra gaz lambalarıyla. Ardından da daha çok ışık veren lüks lambalarıyla tanıştık. Yeni nesil bilmez belki ama köydeki evimizde yaz aylarında gece yarılarına kadar tütün dizilirdi. Tütün yaprakları, ucunda ip bulunan bir iğneye tek tek dizilir, o iplerdeki tütünler güneş enerjisi altında kurutulurdu.

Şehre 10 Km. uzaktaki köyüm olan Aşagıçinik’teki dede evine elektrik 1977 yılında geldi. Köyde evine elektrik bağlatanlardan biri de amcam olmasına rağmen üstelik. Bir lüks lambası, birde Gurindig marka radyo çalışırdı köydeki evimizde. Şimdilerde ise ayranı bile elektrikle çalışan yayıkla yapıyorlar. Oysa rahmetli Ana’cığım, yoğurttan ayran ve tereyağı yapmak için saatlerde dibek döverdi. Birkaç yıl önce, Amcamın çocuklarının yaşadığı dede evinde bulaşık makinesi gördüğümde çok şaşırmıştım. Köye doğalgaz ulaşmadı henüz ama her evde şimdi elektrik var çok şükür.

 

SAMSUN ENERJİ KORİDORU OLUYOR

Yeşilırmak ve Kızılırmak gibi ülkemizin iki önemli nehrinin denize ulaştığı deltaların ortasında kurulu bir şehir Samsun. Özel sektör tarafından kurulup işletilen irili ufaklı çok sayıda su santrali var ama Yeşilırmak ve Kızılırmak’ın Samsun sınırları içinde kalan bölgesinde ikisi büyük olmak üzere dört hidroelektrik santrali var. Ayvacık’taki Hasan Uğurlu barajının derivasyon tünelleri yapılırken Günaydın Gazetesindeki çıraklık günlerimi yaşıyordum. Rahmetli Ferruh Çetin, barajı yapan Doğuş Gurubunun daveti üzerine haber fotoğraflarını çekmek için beni görevlendirmişti. Hidroelektrik santralleri adından da anlaşılacağı üzere su gücüyle çalışır. Şöyle ki; Bir hidroelektrik santrali elektrik üretmek için suyun akış enerjisini kullanır. Akış halindeki suyun (nehir, çay, akarsu vb.) üzerine büyük beton bloklarla setler çekilerek birikmesi sağlanır. Belli yüksekliğe varan birikmiş su ciddi boyutlarda potansiyel enerjiye sahiptir. Bu potansiyel enerji baraj bünyesindeki çeşitli düzeneklerle enerjinin dönüşümü prensibine göre önce türbinler vasıtasıyla kinetik enerjiye (mekanik enerjiye ) daha sonra da türbin çarkına bağlı jeneratör motorun dönmesi ile elektrik enerjisine çevrilir. Günümüzde hidroelektrik santralleri için bile doğal yapının bozulmasına sebep olduğuna dair iddialar nedeniyle çevreye zarar verdiği konusunda tartışmalar yapılıyor. Fosil yakıtla çalışan termik santrallerin yanında hidroelektrik santralleri için ‘El-yüz suyu’ yakıştırması yapılabilir pekala. Hidroelektrik enerjisi üretim çeşidi bir anlamda su enerjisidir ve dolayısıyla temiz enerjidir aslında. Günümüzde Samsun’da kurulumu tamamlanmak üzere olan Biyokütle Enerji Santrali üzerinden tartışma sürüyor ama bu konuda kim ne kadar bilgiye sahip onu bilmiyoruz. Bu yazı dizimizin amacı da bu tartışma üzerinden halkımızı bilgilendirmek.

 

BİYOKÜTLE ENERJİ NE DEMEK?

Bunu anlatacağız ama enerji türlerini ve bunların hangisi kirli, hangisi temiz enerji bu konuda bir analiz yapmaya çalışacağım. DÜNYADA BİYOKÜTLEYE İLGİ.. Biyokütle enerji santralleri dünyada şu an için 4 bin 500’ü aştı. Öngörülen bir yıl içinde 7 bini bulması. Tarımsal atıkları ekonomiye kazandıran ve temiz enerji olması nedeniyle ülkeler biyokütle enerjiyi destekliyor. Çin, ABD ve Almanya’da biyokütle santralle lider konumda.

 

TEMİZ ENERJİ OLARAK BİLİNİYOR..

Kirleten santraller petrol ve kömür ile çalışması nedeniyle, bir çoğu doğalgaza geçti. Gelişmiş filtreler yeni nesil arıtma tesisleri gaz çıkışını en aza indirgemek isterken, küresel ısınma ve fosil yakıtlı santrallerin çevreye etkisi nedeniyle dünya temiz enerji olarak biyokütle ile tanıştı.

 

SAMSUN 1930’DA TANIŞTI İLK KEZ ELEKTRİKLE

1930’lu yıllarda tanışmış Samsun elektrikle. Ruston marka iki jeneratörle verilirmiş şehre elektrik.

Santrali kuran, jeneratörlerin montajını yapan da Tornacı İbrahim Usta’dır. İbrahim Usta kimdir derseniz. Esnaf kefalet kooperatifinin ve daha sonra da Samsun Ticaret ve Sanayi Odasının efsane yöneticilerinden Ercan Demirel’in babasıdır İbrahim Usta.

Recep YAZGANRecep YAZGAN