Derdine aşık bir kul...
Dile kolay 86 yıldır...
Atalarımın bekleyişi de bildiniz süreme dahil..
Denizin ortasında susuzluluğu yaşayan o derin acım...
Yüreğimin ortasında bir yerlerde bağırmaktan sesi kısılan umudum...
Yalnızlık kadar yalnızdın...
Kızdında bize o zamanlarda çok...
Biliyorum...
Lakin vaktine esirdi yeniden fetih müjdesi...
Ziyan olmayan emeğin en gerçeğisin sen Ayasofyam...
Bozuldu bak dünyanın o meşhur ezberi!
Ölüme can verdi açılan kapıların!
Bayramlığı göğsünde uyuyan bir çocuk sevincinde yüreğim...
Ayasofya’ya giderken alasın yanına diye anamın
Çeyiz ettiği seccademle geldim sana...
Eğiliyorum rüküye binbir şükürle...
Güzeldin daha bir güzel oldun...
Sen bu Cuma Ayasofyam...
Nasıl da hazırlanmışsın duru bir gelin gibi...
Tüm insanlığa kucak açmış...
Sen böyle güzelken hangi daha güzel kelime ile anlatayım ki seni...
Endamın anlatıyor zaten sen hiç konuşmadan seni...
Nasıl asilsin ne zarifsin öyle sen...
Seni sen yapmaya vesile edilmiş;
Atam Fatih Sultan Mehmet Han gibi...
Minarelerinde 86 yıl sonra ezan sesleri...
Aslına döndün çok şükür,
Sen bu Cuma Ayasofyam...
Bayrağını yarıya indirenler de varmış...
Kendilerini nereden alakalandırıyor ise!
Tamamen de indirebilirler sorun değildir bu bize...
Tek bir lafım vardır onlara da;
Egemenliğimize göz diken kendini bilmez soysuzların hali için bakınız;
Şanlı Tarihimize...
Şimdi hiç olmadığı kadar sen ve ben varız...
Boşver sen onları Ayasofyam...
Vakit 86 yılın sonunda gelen o güzel vuslat vakti...
Sarılalım bir hele...
Al bağrına...
Hamdü sena, Şükür Kavuşturana...