Bir bilgeye sormuşlar:
“Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
“Terzimi severim,” diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
“Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?”
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
“Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır.
Ama ötekiler öyle değildir.
Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.” (1)
Gerçekten öyle değil mi?
İnsanları çok önce yaptıkları hatalar nedeniyle en son hallerini görmeden, düşüncelerini dinlemeden önceki yargılarımızla sonsuza kadar mahkûm ettik hep.
Bir fotoğraf çektik ve o insan işte o fotoğrafıdır dedik. Oysaki o fotoğraf sadece o anlık ona benzeyendi.
Düşünemedik gün içinde bile bin bir hali olan insanların zaman içinde değişip hatalarından ders alıp tevbe etmiş olabileceklerini.
Münasip bir lisanla nasihat edip değişmelerine vesile olmaktan imtina edip “ Tecessüste bulunmayın…” (el-Hucurât,12) (2)
Diye buyuran Yaratanın emrettiğinin aksine itina ile kusurlarını araştırıp hep konuştuk arkalarından;
O günahkâr, o kötü, o şu, o bu diye… Anlayacağınız günahkâr dediğimizi bile bir başka günahla duyurduk diğerlerine.
Bilmedik ki; “Kim arkadaşını, tevbe ettiği bir günahtan ayıplarsa, o kimse, aynı günaha müptela olmadan ölmez.” (Tirmizi)
Kendimizi aşıp kusur aramayı meslek haline getirdiğimizden,
İbrahim Edhem Hazretleri ile uzun yıllar arkadaşlık yapmış olan bir kimsenin;
“–Senelerdir beraber bulunuyoruz. Rica etsem, bende gördüğün hoşuna gitmeyen şeyleri söyler misin?” sorusuna Hazretin;
“–Ben sana hiç o gözle bakmadım ki!” Ben sana dâima sevgi gözü ile baktım. Onun için sende gördüklerim hep iyi şeylerdir.”
Manidar cevabında ki “o gözle bakmayı” maalesef bizler profesyonel bir biçimde yaptık. (yapıyoruz.)
Hepimiz kendi hatalarımızı, kusurlarımızı örtüp unutulmasını dilerken -buna tezat- merhametten yoksun bir şekilde diğerlerinden bu imkânı esirgedik.
Başkalarının kusurlarının, günahlarının duyurulmasıyla kendimizin kutsandığını falan sanmış olmalıyız ki!
El-Hucurât,12 Ayeti de, Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.);“Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allahü Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58) (3) Müjdesi de hiç aklımıza gelmedi.
E şimdi tüm bunları siz okur ben yazarken haliyle hatırlamış olduğumuza göre bundan sonra aynı şekilde devam etmeyeceğiz değil mi? (Cevaplar siz de.)
Terzinin her defasında ölçü alması gibi insanları her defasında dinleyip karar vermemiz duasıyla…
Zuhal KURTYEMEZ
Kaynak:
(1) (http://www.sezgiler.com/hikaye/dusunduren-hikayeler/terzi oykusu-1459.html)
(2) (https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Hucur%C3%A2t-suresi/4624/12-ayet-tefsiri)
(3) (https://hadislerleislam.diyanet.gov.tr/?p=kitap&i=3.0.355)