Analiz
Giriş Tarihi : 16-08-2018 13:37   Güncelleme : 16-08-2018 13:37

Gençlere göre bayram tatil midir?

​Modern dünyanın topluma ve özellikle de gençlere dayattığı konformist hayat algısı bayramlarımızı her geçen gün milli ve manevi duyguların depreştiği günler olmaktan çıkarıyor.

Gençlere göre bayram tatil midir?

Bu noktada zihinlerde görülen yozlaşma bayramı bir tatil fırsatına dönüştürürken bu mübarek günlerden elde edilmesi gereken dini, sosyal ve toplumsal faydaların bir çırpıda göz ardı edilmesine yol açıyor.

Geçtiğimiz günlerde tevafuken elime ulaşan, İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Merkezi’nin (TARMER) 2013-2014 eğitim-öğretim döneminde 27 bin gençle yaptığı araştırmada gördüğüm sonuçlar, okumakta olduğunuz yazının vesilesi oldu.

GENÇLERdE BAYRAM ÖNYARGISI

Bilirsiniz “Ah nerede o eski bayramlar!” diye başlayan sohbetlerde, günümüzdeki insanların özellikle gençlerin, bayramı,tatil olarak algıladıklarına dair kanaatlere yer verilir. Böyle düşünenlerimiz çoktur. Onlara göre, özellikle gençler, bayramlarda anne ve babalarını, akraba ve hısımlarını, memleketlerini ziyaret etmek ve bayram neşesini geniş aile içerisinde yaşamak yerine tatil beldelerine gitmeyi yeğlemektedirler.

Gerçekten öyle midir, böyle düşünenler ve böyle davrananlar çok mudur?

Bu yargıyı gerçekçi bulmadığım için, bugüne kadar, benim yanımda bu tür konuşmalar olduğu zaman, usulünce itiraz ettim ve kendi görüşümü paylaşmaya çalıştım. Bana göre, ülkemizdeki insanlar hala yoğun biçimde kurban ve ramazan bayramlarını aileleri, akrabaları, hısımları ile geçiriyorlar, tatil beldelerinden daha çok memleketlerine gidiyorlar.

GENÇLER BAYRAMI NASIL TANIMLIYOR?

TARMER’in kendi üniversitesinde 27 bin öğrenciyle yaptığı araştırma beni doğruluyor. Araştırma sonuçlarından bazılarını paylaşayım.

“Bayramlarda komşu ve akraba ziyaretlerini gerekli görüyorum” ifadesine ‘Katılıyorum’ ve ‘Kesinlikle katılıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 77,3. Böyle düşünmeyenlerin toplamı ise sadeceyüzde 11,6.

“Bayramı ailemle geçirmekbeni tatile gitmekten daha fazlamutlu eder” ifadesine ‘Katılıyorum’ ve ‘Kesinlikle katılıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 68,9. Böyle düşünmeyenlerin toplamı ise çok az, yüzde 13,1.

Kabir ziyaretleri bayramların ayrılmaz parçasıdır” ifadesine ‘Katılıyorum’ ve ‘Kesinlikle katılıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 79,9.

“Bayramda dargınların barışmasını, eşdost ziyaretlerini, büyüklerin hayır duasını almayı tatile tercih ederim” ifadesine ‘Katılıyorum’ ve ‘Kesinlikle katılıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 67,2. Bu görüşe katılmayanlar ise yüzde 15,2’de kalmış.

Hem gözlemlerim, hem araştırma bulguları, “Gençler, bayramı tatil sayıyor, akraba ve memleket yerine tatili tercih ediyorlar” cümlesinin bir analiz değil önyargı hatta iftira olduğunu ortaya koyacak kadar net. Gençler, bayramlarda aileleri ve akrabalarının yanında olmayı yoğunluklu şekilde tercih ediyorlar.

Peki, bayramların tatil olarak algılanması ve eş-dost ile bayramı geçirmek yerine tatile gitmeyi tercihte hiç mi artış yok? Elbette var. Biraz da buna değinelim.

BAZILARI NEDEN BAYRAMDA TATİL YAPAR?

Bayramları “tatil” olarak algılamak, ne müstakil bir değişim veya yozlaşma ne de gençlerin kendilerinden kaynaklanan bir durum. Oranı az olmakla birlikte, bayram denilince; eş, dost ve akrabadan uzak bir tatil beldesine gidilmesinde şunların etken olduğunu düşünüyorum. Aşağıda sayacağım hususlar, bazı gençlerle yaptığım sohbetler ile kişisel gözlemlerimden elde edilmiştir.

Geniş aileden çekirdek aileye geçişle birlikte aşiret, sülale, akraba-hısım bağlarının zayıflaması, akrabaların ve akraba çocuklarının birbirleriyle yeterince tanışmıyor olmaları.

Bayramlardaki yoğun ziyaret sebebiyle, memlekettekiebeveyn ve akraba evlerindekonaklamaimkânlarının yetersizliği.

Köylerden ve kasabalardan göç ederek büyükşehirlere yerleşenlerin, memleketlerine fiziki uzaklığın doğurduğu ulaşım maliyeti ve zaman azlığı.

Bayram buluşmalarında, gençlerin kılık-kıyafet, eğitim, iş, evlilik gibi konularda sıkıcı sorulara maruz kalmaları.

Miras paylaşımı gibi farklı tartışmalarla, akrabalara yönelik sevgi ve saygıda eksilmeler.

Dini, kültürel ve sosyal duyarlılıkların azalması, geleneğe ve dine yüklenen anlamların gevşemesi.

Büyükşehirlerdeki hemşeri faaliyetlerinin bazı kişilerde memleket ve akraba özlemini belli ölçüde gidermesinden kaynaklı “Zaten hep akrabalarımlayım” hissi.

İletişim teknolojileri sayesinde anlık bilgi-belge, fotoğraf ve video paylaşımı ile görüntülü sohbet imkânının özlemeyi azaltması.

AKRABALARLA ARAMIZDAKİ UZAYAN MESAFE

Yukarıdaki maddeler arasında yer alan “Köylerden ve kasabalardan göç ederek büyükşehirlere yerleşenlerin, memleketlerine fiziki uzaklık…” hususuna ayrıca değinmek istiyorum.

“Eskiden bayramlarda aile büyüklerimizi, akrabalarımızı, hısımlarımızı ziyarete giderdik” diye atıfta bulunduğumuz otuz-kırk sene öncesindeki akrabalarımızla aramızdaki fiziki uzaklık artık o yıllarla kıyaslanmayacak kadar farklılaştı. Benim ilkokul öğrencisi olduğum 1970’lerinikinci yarısında, dedem ve babaannem ile aynı evdeydim, küçük amcam ve küçük halam ile aynı köydeydim, dayım ve teyzelerim ile uzaklığımız en fazla yirmi kilometreydi. Bir günde onlarca akrabamızıziyaret edebiliyorduk. Dolayısıyla,aile bireyleri ve akrabaların çoğunluğunu daha kısa zamanda daha az seyahatle hatta yürüyerek ziyaret edilebildiğimiz dönemlerle, aile üyeleri ve akrabaların farklı illerde olduğu dönemleri kıyaslarken, fiziki uzaklık değişkenini göz ardı etmemeliyiz. Bunu göz ardı etmek, zamana, kendimize ve gençlerimize haksızlık olduğu gibi, eksik analize de sebep olacaktır.

BAYRAMLARIN NEŞESİNİ ARTIRMAK!

Burada listelediğim, sosyal, kültürel, teknolojik değişimler (sebepler) bize iki önemli görev veriyor. Birinci görevimiz, değişimleri izleyerek toplumsal yönü olan ibadetlerin geleceğe nasıl taşınacağı üzerinde samimice ve gerçekçi biçimdekafa yormak. İkinci görevimiz, bayramlar konusunda gençlere yönelik önyargılarımızdan kurtularak, yanlışımızı doğru yerde aramak, onları düzeltmek.

Bayramlar; içinde neşe vepaylaşım olan ibadetlerdir. Gençler, neşe ve paylaşımı en çok sevenlerdir. Öyleyse, bayramlar ile gençlerin arasında girmeyelim, aralarına engeller koymayalım. Bayramlaşmalarımızın neşesini, paylaşımını, tebessümünü, rengini arttıralım ki, yaşlısı-genci, kadını-erkeği, kedisi-köpeği, uçanı-kaçanı, ağacı-çiçeği ile tüm çevremiz hem ortak bayram iklimimizde kendisine yer bulsun hem de farklılıklarını yaşayabilsin. Bayram bir kâinat mevsimidir, bencilleşmelerimize onu da eklemeyelim.

Erol Erdoğan / Diriliş Postası

adminadmin