Fikir
Giriş Tarihi : 12-12-2019 09:40   Güncelleme : 12-12-2019 09:40

​Kemalist modernleşmenin sloganı: “Kur’ân’ı kapa, kadınları aç”

​Kemalist modernleşmenin sloganı: “Kur’ân’ı kapa, kadınları aç”

1928’de M. Kemal’in bizzat isteğiyle Millî Eğitim Bakanlığınca neşredilmek üzere, Fransız ateist filozof Jean Meslier’in dîni reddeden “Akl-ı Selim” kitabını tesettür düşmanı ve “Türkler domuz eti yemelidir” diyen pozitivist Abdullah Cevdet tercüme eder. Türkiye’nin azılı Batıcılardan Abdullah Cevdet tesettür düşmanlığını “Hem Kur’an’ı, hem kadınları aç” hezeyanıyla sürdüren pozitivist bir beşerdir.

Cumhuriyetin sözde “ruhuna” bu şenî beşerden ilham ve düşünceler aldığını beyan eden M. Kemal, kadın kıyafet inkılâbında en çok Abdullah Cevdet’in tesettür aleyhindeki çalışmalarından istifade etmiştir. ‘İçti­ha­t’ der­gi­si­ni çı­kar­dı­ğı dö­nem­de Müs­lü­manların Avrupalılar gibi olması için ne ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ğini sorduğu bir Fran­sız ede­bi­yat­çının “Ku­r’­ân’­ı ka­pa, ka­dın­la­rı aç” sözünü “Hem Kur’an’ı, hem kadınları aç!” şeklinde değiştirerek yazılar yazar.(Söz ve Kelam dergisi)

M. Kemal onun modern kadın kıyafeti tekliflerinden ziyadesiyle faydalanır. Yeri geldiği için belirtelim ki “Kur’an’ı aç” sözü, “Kur’an’ı laikleştir, Protestanlaştır, yâni aslını boz” mânasındadır. Bir misal daha; Tedavi için gittiği Viyana’da Temmuz 1918 günü hatıra defterine yazdıkları arasında şu satırlar M. Kemal’in modern kıyafetli kadın fikrinde sabit olduğu kesin:

“Bu kadın meselesinde cesur olalım. Vesveseyi bırakalım... Açılsınlar, onların dimağlarını ciddi ulûm ve Fünûn ile tezyîn edelim.” İslâmî zemine dayalı Millî Mücadele’de bu fikirlerini gizleyen ve lâdinî Cumhuriyete hâkim olduğunda kadın projesini şedit bir şekilde yürürlüğe sokan M. Kemal bu zihniyetini Temmuz 1919’daki Erzurum Kongresi’nde Mazhar Müfit Kansu’ya yazdırdığı “Zaferden sonra olacaklar” metinde tesettürün kaldırılması ve modern kıyafetli kadın da vardır. (Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar)

“Bundan böyle herkes Avrupalılar gibi giyinecek”

Fransız yazar Saint-Exupery’nin, “Küçük Prens” adlı hikâye kitabında “Türk önderi halkını korkutarak Avrupalılar gibi giyinmeye zorlamış ve bir yasa koymuş: ‘Herkes bundan böyle Avrupalılar gibi giyinecek’ demiş” sözü yalan mıdır? Asla! Türkiye’deki kıyafet zulmünü masal havasında, isim vermeden insan haklarına gönderme yaparak yazmış.

1930’lı yıllardaki CHP’nin “Çarşafla Mücadele Haftası” altında tesettür düşmanlığı kanlı 27 Mayıs darbesinden sonra da devam eder. Atatürkçü yandaş gazeteler; “Çarşafla Mücadele Haftası Başladı” şeklinde baş haber yaparlar. Atatürkçü / CHP yanlısı darbeci generallerin tesettüre ve çarşafa hayır kampanyasını yazan bu haberler Kemalist Cumhuriyetin yüz kızartıcı faaliyetlerinden biridir.

CHP’den genelge: “Kadını modern kıyafete sokmak millî bir vazife”

Batılı devletlerin yapması gereken zulmü 1937’de Atatürkçü Altı Ok Cumhuriyeti, Türkiye’nin bütün il ve ilçelerine gönderdiği şu pespâye tamimle yapmıştır: “Medeni vasıflarla donatılmış bir milletin kadınlarında görülmesi asla yakışık almayan peçe ve çarşaflara ötede beride ara sıra rastlanılmaktadır (…) Türk medenî rejimi ise asla bu gibi çirkin ve alelacayip kıyafetlere taraftar değildir. Her vatandaş sunu iyice bilmelidir ki İnkılâba, rejime uymayanlar gericiliğe eğilimli bu çirkin arzu ve eğilim ile sakatlanmış kabul edileceklerdir. Medenî haklarını çok iyi kullanan erkeklerin eşlerinin, medenî hakkını da teslim etmeleri ve ona uymaya mecbur etmeleri kendileri için Milli ve kanuni bir vazife ve borçtur.”

1924’te mekteplere gönderilen tamimle kadın öğretmenlerin başları kapalı ve yüzleri örtülü şekilde derslere giremeyeceklerdir. 1926’da peçenin bütün Türkiye’de kaldırıldığı valiliklere bildirilir. Dahası var, zorba Cumhuriyetin emirlerine göre belediyeler de bu kararın yerine getirilmesine, modern kıyafetin yayılmasına yardımcı olacak ve köylerde muhtarlar jandarma eşliğinde kapı kapı dolaşarak evlere bildireceklerdir. Öyle ki, devlet memuru olan herkes peçenin yasaklandığını ve çağdışı olduğunu anlatacak ve modern kadın kıyafetinin yayılmasına “öncülük” edeceklerdir.

“Kadınlar başörtüsünü atıp şapka giymeli!”

Cumhuriyetin zorbaca yaptığı modern kadın kıyafeti inkılâbı Avrupa’dan taklit edildiği şekliyle tatbikata konulmuştu ama Kemalist kadroya göre bu yetmezdi. Kadınlar açık başlarına fötr ve melon şapka da giymeliydi. Erkekler şapka giyerken kadınlar da onlardan geri kalmamalıydı.  1928 Cumhuriyet töreninde Cumhuriyet şeflerinin yandaşı laik kadınlar, “Erkeklerimiz başlarına şapka giydiler ve bunun faydasını çok kısa bir zamanda anladılar. Ümit ediliyor ki bundan sonra kadınlarımız da bu ihtiyacı hissetsin” şeklinde nutuk çekerler.

Devlet eliyle modern kadın kıyafeti reklâmı

Avrupa tarzı kadın şapkalarının yayılması için atölye ve moda evleri Cumhuriyet devletinin resmî yardımlarıyla açılmaya başlar ve kurslar açılır. Devrin iki faal kuruluşu Halkevleri ve Türk Ocakları gibi dernekler bu kursları destekler. Cumhuriyetin modern kadın kıyafeti reklâmları gazete ve dergiler vasıtasıyla veriliyordu. Yazlık ve kışlık olarak mevsime göre sabah ve akşam giyilecek modern kıyafetlerin yanında, spor, kokteyl, balo, deniz ve dekolte salon kıyafetleri bunlardan birkaçıdır.

Sözün hülâsası; mukaddesatçı muhafazakâr iktidarda dahi modern kadın kıyafet inkılâbının tesirleri son sürat devam ediyor. Mesele hem insan ve idareciler de, hem de sistemde. Bütün bunlardan sonra Atatürkçü inkılâpların hâlâ yürürlükte olduğu Cumhuriyetin Müslüman Türk milletinin hüviyetine uygun bir Cumhuriyet olduğunu iddia edenler var mıdır?

Ahmet DOĞAN

adminadmin