Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 27-08-2012 16:21   Güncelleme : 27-08-2012 16:21

Yürü Ya Kulum Ya Da Yürüyen Merdivende Mahsur Kalmak

Çok zaman oldu

Yürü Ya Kulum Ya Da Yürüyen Merdivende Mahsur Kalmak
Çok zaman oldu. Bir köşe yazarı için hayli zaman...

Ama ne oldu?
Dönüp geldik.
Nereye mi?
!

-Alo, Sırrı Ağbi nereyesun sen?
-Kardeşim merhaba, Merhaba canım kardeşim, buyurun!
-Neden yazmıyorsun Ağbiii?

-?
-Bu kadar tembellik yeter... Yeni yazını bekliyorum, hemen... Hadi görüşürüz...
-??? Alooo...
!

Bunca uzaklıktan sonra Samsun'da neler olmuş haberim yok...
Projeci gazeteciler parayı vurmuş, siyaset almış başını gitmiş...
Hele bak sen, bu da nesi? Eski, acar, hızlı solcu matbuatçı AK Partili olmuş…
Sırayla… Onu sabaha bırakalım…

!
Sabah gazeteleri karıştırıyordum. Köşe yazarlarına şöyle göz atınca, eski tüfeklerden Osman Kara, köşesinden Haberexen Yayın Grubu’nun sahibi bizim Mustafa Çakır’a öyle bir vole çakmış ki, sesi bugün yarın duyulur.
!

İştahla yazıyı okurken asistanım geldi yanıma. “Kızım şehirde neler olmuş benim neden haberim yok?” dedim. “Efendim, sizin için bir arşiv hazırladım” dedi. İşini iyi yapmanın rahatlığıyla. Koca bir dosya koydu önüme. Hızlı okuma yöntemiyle şöyle bir göz gezdirdim. Aman Allah’ım.. Bu ne? Bizim Çakır, umreye gitmiş. Pardon şaşırdığım, bu değil. Karıştırdım.
Çakır sen nettin?
!

Şehir dışında yaşayan arkadaşlarım “Samsun’dan bir haber sitesi ulusal kanallara reklam veriyor” diyerek telefon açtıklarında gururla “O bir Samsunlu” dediğim Çakır, o reklam paralarını nereden çıkarmış böyle!
Otobüsleri giydiren, bilboardlara reklam veren Çakır… İnanmıyorum… Bu olamaz…
“Bana Mazlumu getirin”
!

Oh, be rahatladım.
Nerde kalmıştık?
Bizim Çakır, meğer öyle bir musluk bulmuş ki, gazeteciliği bırakmış (Zaten yoktu. Olanı da bırakmış) proje adamı olmuş. Malı götürüyor.
!

Ama helal olsun bu şehrin gazetecilerine işin peşini bırakmayınca makyajı meydana çıkmış bizim Çakır’ın.
Biz de köşesinden kenarından gazeteci sayılırız, öyle değil mi? O zaman buradan taahhüt edelim: Bizim Çakır, bu saatten sonra ılık nefesimi ense kökünde hissedeceksin. Bu giriş. Gelişme ve sonuç diğer yazılara kalsın.
!

Bugünlük bu kadar yeter. Zaten asistanım da elinde kuru bir havluyla yanıma gelip, “Sinirlenmek size iyi gelmiyor efendim. Terlediniz. Şu havluyu sırtınıza koyayım” dedi.
“Bana limonata mı da getir kızım. Bir de şu arşivdeki Haberexen Dergisi’nin eklerini. Başlayalım çalışmaya. Önümüzdeki yazıya yetişmesi gerek” dedim de kız bir heyecanlandı.
!

Neyse şimdilik hoşçakalın…
adminadmin