ABD ve İsrail’in Büyük Oyunu!!!
1517’de Kudüs ve çevresi Osmanlı İmparatorluğu tarafından feth edilmiş ve 7 Aralık 1917’ye kadar da Osmanlının elinde kalmıştır.
Büyük bir ihanet sonucu Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopan Filistin de o günden beri kan durmuyor. ‘’Hatta cennet mekân Sultan II. Abdülhamid Han şöyle demişti, eğer bir gün Filistin İmparatorluğumuzdan koparsa orda kan durmayacaktır.’’
Osmanlı’yı Mondros mütarekenâmesini (Ateşkes) imzaya mecbur eden Filistin hezimetidir.
Uluslararası toplum Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımlamaz ve Kudüs’te hiçbir elçilik bulundurmaz. Filistin Milli Otoritesi’ne göre, bu şehir gelecekte kurulacak olan Filistin Devleti’nin başkenti olacaktır. (İnşallah)
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1980'de Kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.
MGK kararı çerçevesinde, ABD dâhil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor.
Hal böyleyken bunak Trump’ın yahudi damarı azmış olacak ki, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı. Zaten var olan dinler arası savaşı daha üst seviyelere taşımak isteyen ABD ve İsrail bu kararı kasti almıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suud Kralı Selman ve Katar Emiri Şeyh Temim'e, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olan Türkiye ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma hamlesine karşı seferberlik başlattı.
Ortadoğu barış sürecini sekteye uğratacak adıma karşı telefon diplomasisi yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı'nı da 13 Aralık'ta İstanbul'da olağanüstü toplantıya çağırdı.
Diğer bütün Müslüman ülkeler ve liderleri kendilerine yakışanı yapıp ABD ve İsrail’in karşısında durmalıdırlar!!!
İşgalci İsrail’in Filistin’de döktüğü kan Müslümanların canına yetti!!!
Müslümanların gaflet uykusundan uyanma vakti geldi geçiyor!!!
Hz. Yavuz’un Hilafet Kaftanını Giymenin Tam Zamanı:
Osmanoğulları’nın Hilafeti Hz. Yavuz ile beraber başlar. Halifeliği tam 408 yıl 6 ay 6 gün büyük bir şeref ile taşımış ve gayri Müslimlerin korkulu rüyası olmuşlardır.
3 Mart 1924 tarihinde, "Hilafet İlga’’ edilmiş ve bütün ümmet başsız bırakılmıştır. Nasıl ki papalık Hıristiyanlığı tek çatı altında toplayamamışsa Halife de Müslümanları tek çatı altındın da toplayamamıştır. Ancak Halife Müslümanların %85’i ni toplamayı başarmıştır. Bu rakamda fazlasıyla Müslümanların galip gelmesine yeterli bir sebeptir.
Bence Türkiye ilga ettiği Hilafeti, ilan etmeli ve halifeliğe de en layık olarak Osmanoğulları’nın en kıdemli şehzadesini Halife ilan etmelidir. Hz. Yavuzun Hilafet kaftanın giyilme vakti geldi de geçiyor!!!
İlk başlarda çatlak sesler çıkacak olsa da sonradan düzen oturacaktır. Adım gibi emin ki, bu ilan ediş bile bütün dünyaya korku salmaya yetecektir !!!
Avrupa’da Papalık makamı dururken, Türkiye’de Halifeliği kaldırmak Devletin İslam dinine müdahalesinin açık kanıtıdır. Laikliğin sürekli savunuculuğunu yapan milletimizde laiklik, devletin Halifeliğe yaptığı saldırıyı anlatamadığı ÇELİŞKİDİR!!
Eyy karşıt olanlar, o çok takdir ettiğiniz, medeni bulduğunuz Hristiyan aleminin ruhani lideri Papalık devam ediyor ya, Müslümanların Lideri olan Halifelik makamına da olumlu bakarsınız sanıyorum!!!
Kalın sağlıcakla.
Araştırmacı - Yazar
Ahmet Öztürk