Âlem-i İslam’ın geldiği noktaya baktığımız zaman içler acısı hali görmekten başka bir şey görmemekteyiz. Peki, bu duruma neden geldik, neden İslam’dan uzaklaştık? Maddenin hâkim olduğu günümüzde bizim teknoloji kölesi olmaktan gayri yaptığımız bir şey yok.
Kadınların acımasızca katledilişi, Çocukların tecavüze uğraması, Hırsızların, Dolandırıcıların artmalarına en büyük sebep dini yetersizliklerdir.
Bir ailenin 4 kişilik olduğunu kabul eder ve bunun üzerinden gidecek olursak. Baba elinde akıllı telefonu, Anne dizi keyfinde çocuklar ise tablet peşinde yalnız bu mu, hayır bir de özentilerimiz var bir başkası gibi olma özentilerimiz. Herkesin bir başkası olamaya çalıştığı bu dünyada neden kendimiz değil de bir başkası olmaya çalışıyoruz. Bizi bir başkası olamaya iteleyen nedir.
TV ve dizilerimizin ele aldığı konular bizleri özentilere ve bir başkası olmaya iteliyor, ama bu yine de bizim zaafımızdan kaynaklanıyor. Yetişen yeni neslin İslam’ı örnek alamamasının sebepleri yetişme şeklidir. Hz. Peygamberin sünnetleri ile yetişmeyen bir nesil. Ne olacak peki? O zaman bu gün geldiğimiz nokta Hz. Peygamberin Hadisi Şerifi ile örtüşmüyor mu? “Nasılsanız Öyle İdare Edilirsiniz “Hadisi Şerifi de bunun ispatıdır.
Programları ve Diziler yetişen yeni neslin bozulmasında en önemli unsurlardan biridir. Çoğu utanç verici Âlem-i İslam’a yakışmayan şekilde yapılmaktadır. Bizler de bunları seve seve izleyip reyting kazandırıp yapımcıları bu tür diziler yapmaları için daha çok teşvik ediyoruz. Anlaşılan bu da bizim hatamız. Biz TV programlarının ve dizilerin reyting yapmasını engellemek için izlemeyerek tepkimizi gösterip yayınlanmasını engelleyebiliriz.
‘’Batılılaşmayı ’da’’ unutmamak gerek çünkü bozulmanın sebeplerinden biri de budur. Her şeyimizi batıya göre yaşamaktayız. Kıyafetlerimizden tutun da yaşam şeklimize kadar batıyı örnek alıyoruz. Şahit olduğum bir konuyu anlatayım, bir velinin okula gidip çocuğunun İngilizce sınavından düşük puan aldığı için okul yönetimine hesap sorarcasına tartıştığını biliyorum. Veli okuldan ayrıldıktan sonra o çocuğun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sınavından da düşük puan aldığını öğrendim veli ise bunu dile bile getirmeden okuldan ayrıldı. Buradan anlaşacağı üzere İngilizce dersi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden daha önemli hale gelmiş anlaşılan ne yazık ki.
Yazımın devamını bir sonraki yazım ile devam edecektir.
Ahmet ÖZTÜRK