Paran mı çok; gel İstanbul’da yaşa o zaman.
Yazılarımda sürekli İstanbul şehrini örnek vermemin sebebi en kalabalık nüfusa sahip olduğu içindir. Bütün illerde olduğu gibi İstanbul’da da yaşamak zordur. Hatta İstanbul’da çok çok daha zordur. Parası olan İstanbul’a gelsin!
Okul Kayıtları:
Çocuğunuzu okula kayıt mı ettireceksiniz? Vay halinize o zaman. Kayıt için okula gittiğiniz de, yönetimin sizden bazı istekleri var. Mesela bankaya 250 TL para yatırmanız gibi, 2 top A4 fotokopi kâğıdı gibi küçük isteklerin yanında ikametgâh belgesi için muhtara gittiğiniz zaman da muhtarın mühür tasdik bedeli olan ücreti ödemeniz gerek. Öde babam öde!
Okul yönetimine bu paranın neden istendiğini sual ettiğiniz zaman siz misiniz sual eden? Bir dokun bin ah işit misali. Yok personel, yok temizlik, yok fotokopi yok bilmem ne parası sorduğunuza bin pişman oluyorsunuz. Söz konusu çocuğunuzun temiz bir ortamda eğitim görmesi olduğu içinde 250 TL’yi okulun hesabına yatırıyorsunuz. Öde babam öde!
Peki, soruyorum şimdi devlet büyüklerine! Hani biz büyük ekonomiler arasındaydık, hani biz eğitimde çok büyük yol kat etmiştik, hani aidat, kayıt veya bağış parası yoktu. Nerde kaldı bu lafların anlamı. Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmamayı iyi biliriz. Öde babam öde!
Soygunculuğun Böylesi:
Hastası olanın vay haline! Mesai saatleri içerisinde hastaneye gidip te park yeri bulana aşk olsun. Çünkü bulmak büyük bir mucize. Geçen gün gördüklerim karşısında büyük şaşkınlık yaşayarak şunu söyledim kendi kendime ’’soygunculuğun böylesi de olur mu arkadaş’’. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin hemen dibinde acile 10 adım uzaklıkta İSPARK açılmış ’’ne güzel demi hastane otoparkı yoksa ve paranda çoksa kazansın o zaman İSPARK’’. Öde babam öde!
Bu kez Sağlık Bakanlığı’na soralım; hastaneye gelenin derdi kendine yeterken birde park yerimi arasın yoksa İSPARK’a mı kazandırsın. Gelen hastanın canı zaten yanmışken birde cebindeki paranın gidişine mi yansın. Kronik hastalığı olanın sürekli hastaneye gitmesi gerektiğinden bu hastalar ne yapacak, bu hastaların yaşadığı zorlukları düşünemiyorum bile. Böyle bir hizmet anlayışı olamaz.! Olmasında zaten. Yine soralım Sağlık Bakanlığımıza hani hastalarımız için her şeyi düşünmüştük. Öde babam öde!
Vale Soygunculuğu:
Çamlıca tepesine gidenler çok iyi bilir orada valeler cirit atıyor. Aracınızı park ettiğiniz gibi vale gelir, bir fiş verir ve 10 TL ister. Sizde verirsiniz. Fişin üzerinde küfür eder gibi şunlar yazıyor. Not: Kaybolan değerli eşyalarınızdan mesuliyet kabul edilmez. Hem park parası vereceksiniz, hem gittiğiniz işletmeye para kazandıracaksınız ve aracınızın güvenliğinden sorumlu kimse olmayacak öyle mi? Öde babam öde!
Sevgili okurlarım yukarıda yazdıklarımın hepsinin temelinde sistemin bozukluğu, eğitimsizlik, ihmalkârlık ve sorumsuzluk yatıyor. Bunların düzelmesi gerek, hem de çok acil olarak düzelmesi gerek. Çünkü devlet milletin refahını sağlamakla mükelleftir.
Kalın sağlıcakla.
Araştırmacı - Yazar
Ahmet Öztürk