Suriye'de Beşşar Esed rejiminin, ülkenin kuzeyindeki İdlib ilinin Han Şeyhun beldesine düzenlediği klor gazlı saldırısında ölü sayısı 100'ü geçti. Suriye’nin İdlib kentindeki bir yerleşim bölgesine rejim güçleri tarafından düzenlenen hava saldırısında çoğu çocuk 100'ün üzerinde kişinin öldüğü ve 500'ün üstünde kişinin gazdan etkilendiği belirtilmişti. Bütün dünya yine bu zulmü kınamakla yetindi çünkü ölen Müslümanlar. Söz de ABD’ de Suriye’nin güvenliği için Esed rejimine bir saldırı yaptıysa da pek inandırıcı değil. Pentagon yetkilisi ABD'nin Suriye rejimine yönelik düzenlediği saldırıyla ilgili açıklama yapan Pentagon görevlisi, ABD füzelerinin Han Şeyhun'un güneyinde yer alan Şaryat hava üssünü hedef aldığını, uçaklar, pistler ve yakıt noktalarının vurulduğunu bildirdi. Ancak ben bu füzelerin öylesine atıldığını adım gibi biliyorum. ABD her zaman olduğu gibi dünyanın gözünü boyayıp bizleri kandırıyor.
***
Kılıçdaroğlu’nun Kontrollü Darbe İddiası;
Yaptığı açıklamalardan sıkça caymasına rastlanan durumlardan biri de referanduma az bir süre kala 15 Temmuz için tiyatro imasında bulunması ve “kontrollü” bir darbe girişimi ifadesini kullanması Kılıçdaroğlu’nun böyle büyük bir toplumsal travmaya karşı samimiyetsizliğini yine gözler önüne sermiş oldu. Yav arkadaş adama sormazlar mı madem kontrollü darbeydi de neden yeni kapı mitingine katıldın diye. Hatırlıyor musunuz sevgili okurlarım Kılıçdaroğlu’nun bir söylemi vardı, Kurumlar çok iyi çalışırsa darbe niye olsun. Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım diye ne yazık ki Kılıçdaroğlu 15 Temmuz darbe gecesi değil tankın önüne kapının önene dahi çıkmadı. Yazıklar olsun sana Kılıçdaroğlu… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cevabı da takdire şayandır. 15 Temmuz'a 'kontrollü darbe' diyecek; elinde dosyalar varmış. Varsa dosya açıkla, 16 Nisan'dan sonra sana bir faydası olmaz, şimdi açıkla. Ama işi gücü yalan. Ama senin de mumun yatsıya kadar yanacak. Sandık demek bunlar için kâbus. Kaçış yok, bu kâbusu yaşayacaklar. Onların kâbusu, benim milletimin bayramıdır.
***
Celal Bayar’ın kızı ’da hayır diyecekmiş;
3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kızı Dr. Nilüfer Gürsoy, 16 Nisan'da yapılacak halk oylaması öncesi, Partili cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişikliğinin oylanacağı referandumda "Hayır" oyu kullanacağını ifade eden Gürsoy, "1961 ve 1982 anayasaları darbe anayasaları olmalarına rağmen Cumhuriyetin temel görüşlerine saygılıydı açıklamasını yapmış. Bu hanım efendiye de sormak istiyorum madem 1961 darbe anayasası Cumhuriyetin temel görünüşlerine saygılıydı da 12 Eylül 1980 darbesi neden oldu diye. Yine sormak istiyorum 1982 darbe anayasası Cumhuriyetin temel görünüşlerine saygılıydı da 15 Temmuz 2016 darbesi neden oldu diye. Sevgili okurlarım 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve kızı Nilüfer Gürsoy 27 Mayıs darbesinin en büyük mağdurlarıydılar. Hatta Celal Bayar idama mahkûm olmuş daha sonra da cezası ömür boyu hapse çevrilmişti. Görüldüğü üzere muhafazakâr bir hükümeti hazmedememek darbe anayasasını bile aratır olmuş ne yazık ki.
Kalın sağlıcakla.
Ahmet ÖZTÜRK
Araştırmacı-Tarihçi – Yazar