Bugün Dünya Kadın Hakları günü her yıl 5 Aralık'ta kutlanıyor. 5 Aralık 1934 yılında Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verildi. 5 Aralık 1934 tarihinde “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı” veren yasanın kabulü ile her yıl “Kadın Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır.
Oysa bize sunulan gözümüzün ve beynimizin içine âdeta sokulurcasına verilmek istenen bu bilgi veya bilgilerin dışında tüm kadınlarımızın ve beylerimizin bilmesi gereken gerçekler vardır, hamdolsun ki okuduğunuz okullarımızda HOCALARIMIZ bize bu güzel muhteşem ve heyecan verici bilgileri ruhumuza ve zihinlerimize sindire sindire öğrettiler. Rabbim hepsinden razı olsun.
Kadına verilen değerin 87 yıl önce değil 1443 sene önce iki Cihan serveti Hz Muhammed Mustafa(s.a.v) tarafından biz kadınlara, hanımefendilere verildiğini söylersek hakikatin bir kez daha kaynağından tescilini yapmış oluruz. Zira gerçek vereni unutmamak, unutturmamak gerekmektedir.
Yüce Allah (cc) kâinatta her şeyi erkekli ve dişili olarak çift yaratmıştır. Kâinatta gördüğümüz her şeyin bir eşini de beraberinde görürüz. Bütün canlılar aleminde, her şeyin bir erkeği olduğu gibi bir de dişisi yaratılmıştır.
Bu, Yüce Allah’ın kurduğu bir sistemdir. İnsan da aynı kanun gereği çift olarak erkekli ve dişili, kadın erkek olarak yaratılmıştır. Yüce Allah bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık..” [1]
“Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli- dişili) iki eş yarattık.”[2]
Allah (cc) insanları daha huzurlu ve mutlu bir hayat sürmeleri için çift yaratmıştır. İnsan olması bakımında kadını erkekle eşit bir varlık olarak yaratmıştır
“Allah sizi önce topraktan sonra nütfeden yarattı. Sonra sizi çiftler (erkek-dişi) kıldı. O’nun bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır.”[3]
İslam’da, erkekle kadın bir bütünün parçalarıdır. Biri diğeri için vazgeçilmez hayat arkadaşıdır. İslamiyet’ten önce toplumda hak ettiği yeri alamayan kadın, İslamiyet ile insana yakışır haklara, müstesna bir makama sahip olmuştur.
“Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.” [5]
“Kendileri ile dostluk ve yakınlık kurmanız için kendi cinsinizden eşler (hanımlar) yarattı. Aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi O’nun varlığının delillerindendir ”[6]
İslam Dini, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizam ve sistemin veremediği müstesna bir makama sahip kılmıştır. Yüce Allah Kur’an-i Kerim’de şöyle buyuruyor:
“(Erkeklerin kadınlar) üzerindeki hakları olduğu gibi kadınların da erkeklerin ma’ruf şekilde lehlerine de hakları vardır. Erkeklerin ise kadınların üzerine bir dereceleri vardır…”[8]
Peygamber (sav) Efendimiz de bu konuda şöyle buyuruyor :
“Dikkat ediniz! Sizin, hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır. Sizin hanımlarınızın üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat ediniz! Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır.” [9]
Peygamber (sav) Efendimiz, kadın hakları konusunda yine şöyle buyuruyor:
“…İki zayıf kimsenin, yani yetim ile kadının hakkını zayi etmekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.” [10]
Yine Peygamber (sav) Efendimiz: “Ailenin senin üzerinde hakkı vardır.” [11] buyuruyor.
İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaşılmıştır. Bir erkek hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir iş yerinde çalışmaya zorlayamaz. Kadın kendisi isterse ve erkek de çalışmasına razı olursa, kadın kendisine uygun bir işte çalışabilir.
Müslüman kadının ev işi yapması, çoluk çocuğuna bakması bir ihsandır ve çok sevaptır. Müslüman kadınlar bunu severek gönülden ve ibadet aşkı ile yaparlar.
“Erkek aile fertlerinin yöneticisidir”; “Kadın eşinin, evinin ve çocuklarının yöneticisidir.”[12]
Ayet-i kerimede ise şöyle buyruluyor: “Annelerin yiyeceği, giyeceği örfe uygun olarak babaya aittir.”[13]
Kadınlara karşı iyi davranmak, tatlı ve yumuşak dille nazikçe konuşmak, kaba ve sert hareket etmemek Allah Resulü’nün güzel ahlakındandır. Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor:
“Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım. Kadınlara ancak iyi insanlar güzel davranır, onlara karşı ancak kötü kişiler, ihanet eder.”[14]
Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok büyük değer vermiştir. Erkeğe de mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, bekâr ise babası, babası da yoksa en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamak zorundadır. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devlet yardım sandığı bakar.
“Kişinin harcadığı en hayırlı para, ailesi için harcadığı, Allah yolunda cihat için hayvanına harcadığı ve yine Allah yolunda arkadaşları için harcadığı paradır.” [15]
“Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.” [16]
Diğer hadis-i şeriflerde ise Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:
“Allah rızasını gözeterek ailenin ihtiyacına harcadığın nafakadan, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmadan bile mükâfat göreceksin.” [17]
“Nefsinin ihtiyaçlarını karşılaman kendin için bir sadakadır. Çocuğuna yedirip içirmen senin için bir sadakadır. Eşine yedirip içirmen senin için bir sadakadır. İşçine/ hizmetçine yedirip içirmen senin için bir sadakadır.” [18]
“Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle; annenle, babanla, kız ve erkek kardeşlerinle başla. Sonra da yakınlık durumuna göre devam et.”[19]
Ayrıca ,
“Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” [20]
Resulüllah (sav) Efendimiz biz erkekleri, kadınların hak ve hukukunu gözetmeye davet etmekte ve bu konuda Veda Haccındaki meşhur hutbesinde şöyle buyurmaktadır:
“Kadınlarınız hakkında Allah’tan korkunuz. Şüphesiz, onlar sizin yanınızda yardımcılarınızdır. Onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla nikâh kıyıp onları kendinize helal kıldınız.”[23]
Başka bir Hadis-i Şerif’te ise; “Allah sizden, kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister. Çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir…” [24] buyurmaktadır.
Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kız kardeşidir yahut hanımıdır veya onu doğuran annesidir. Onun için kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmeli, hürmet edilmelidir.
Erkek eşi ile iyi geçinmeli, sinirli, hırçın ve ona karşı kırıcı olmamalıdır. Yüce Allah (cc) bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“Ey İman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin” [25]
Peygamber (sav) Efendimize bir adam soruyor: “Ey Allah’ın Resulü! Kadınların erkekler üzerindeki hakları nelerdir? Peygamber (sav) şu cevabı veriyor:
“ Yediğinden yedirmesi, giydiğinden giydirmesi (kadının kocası üzerindeki hakkıdır). Sakın (eşinin) yüzüne vurmasın. Ona kötü muamelede bulunmasın. Evin dışında onu terk etmesin.” [26]
Muaviye el-Kuşeyri (ra) anlatıyor: “ Resulullah (sav) in yanına giderek, “Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?” diye sordum. O da bana şöyle buyurdu: “Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve onları kötülemeyin.” [27]
Hz. Aişe (ra) dan; “Resulullah (sav) Allah yolunda savaş hali dışında, ne bir kadına ne de bir hizmetçiye, kısacası hiçbir kimseye el kaldırıp vurduğunu görmedim” [28]
“Allah’ın hanım kullarına vurmayın!.. (Bu gece) Muhammed’in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikâyetçiydi. Bu adamlar sizin hayırlılarınız değildir.” [29]
Peygamber (sav) Efendimiz, eşini döven birisini görünce onu şu sözlerle kınamıştır:
“Adama bak! Karısını kölesini döver gibi dövüyor. Akşam olunca, utanmadan onunla aynı yatakta yatacaktır”.[30]
“Mümin bir kimse eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka huyları mutlaka vardır”. [31]
Kadın iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir arkadaş, merhamet timsali, şefkat abidesi ve hepsinden önemlisi Allah’ın en güzel bir şekilde yarattığı güzel, zarif, nazik bir kul ve insandır.
İlk İslam şehidi yine bir kadındır. İlk inanan İslam’ın kadınları Mekke ve Medine‘de ağır ve büyük hizmetleri yüklenmekten kaçınmamışlardır. Askeri ve siyasi işlerde erkeklere yardımcı olmuşlardır. Hemşirelik mesleğini ilk defa kurarak, yaralı mücahitleri tedavi etmek, su taşıyıp içirmek, yaralıların yaralarını sarmak ve hatta yaralıları Medine’ye kadar taşımak gibi fedakârlıklarda bulunmuşlardır. Mücahitlerin yanında onlara destek ve cesaret veren Müslüman hanımların kahramanlıkları hadislerde kaydedilmektedir.
“Cennet annelerin ayakları altındadır”[38]
diyen dinimiz kadına hak etmiş olduğu en büyük değeri vermiş, adeta cenneti annelerin ayakları altına getirmiştir. İslamiyet’in ilk şehidi Hz. Sümeyye bir kadındır. İlk Müslüman Hz.Hatice bir kadındır. Peygamber (sav) Efendimizin soyu kızı Hz.Fatıma’dan devam etmiştir. Hz. Ebu Bekir (ra) nın kitap haline getirdiği, dünyadaki tek Kur’an-i Kerim, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman dönemlerinde onlarca yıl bir kadının, Hz. Hafsa (ra) nın yanında kalmıştır. O dönemde Hıristiyanlar ise kadın İncil’e dokunabilir mi dokunamaz mı konusunu tartışıyorlardı. Kur’an-i Kerim’de Nisa (kadınlar) isminde bir sure mevcuttur. Mümtehine suresi (imtihan olunan kadın), Mücadele suresi (mücadele eden kadın), Meryem suresi (Hz. İsa’nın annesi) gibi sureler mevcuttur. Fakat rical suresi (erkekler) diye bir sure yoktur.
"Peygamber Efendimiz (s.a.s), Veda Haccı için Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Kafile içerisinde hanımlar da vardı. Yol düzenini sağlayan Enceşe isimli bir genç, coşkuyla şiirler okuyor, güzel sesiyle ezgiler söylüyordu. Bu durum, develerin heyecanlanıp hızlanmasına ve üzerlerindeki hanımların rahatsız olmasına sebep olmuştu. Efendimiz, hanımları sarsıntıdan kurtarmak için olaya müdahale etme gereği duydu. Mübarek ağzından dökülen şu zarif ifadelerle gence seslendi:
-“Ey Enceşe, sakin ol! Kristalleri dikkatli taşı!”
Şefkat Peygamberi, hassas bir varlık olan kadını kristale benzetmek suretiyle onun değerine ve ona karşı ne derece dikkatli davranılması gerektiğine işaret ediyordu."[39]
Şimdi herkes bir kes faha şükretsin, hamdetsin, dua etsin...
Etsin ki böyle yüce ve kutlu bir dinin mensubu olarak yaratıldığımız ve biz hanımlara verdiği için.
Nerede 1400 küsur sene önce verilen haklar?
Nerede 87 yıl önce verilen hak ve hukuklar.
Rabbime şükürler olsun ki bizi müslüman yaratmış...
Sonsuz şükürler...
Sonsuz hamd olsun.
Ne vereni unutun...
Ne de verilenleri.
Bugün uzunca bir makale oldu. Hakkınızı helal ve dua edermisiniz?
Sabır, Şükür ve dua ile
Nesibe Tükel
Notlar:
[1] Hucurat; 49 / 13.
[2] Zariyat; 51 / 49.
[3] Fatır; 35 / 11
[5] Ebu Davut, Taharet,94.
[6] Rum; 30 / 21.
[8] Bakara; 2 / 228.
[9] Tirmizi, Rda,11 ; İbn Mace, Sünen, 1,594. (H.1851).
[10] İbn Mace, Edep,6.
[11] Ebu Davut, Tatavvu’, 27.
[13] Bakara su.2/ 233.
[14] İbn Mace, Nikah, 50; Tirmizi. Rada. 11, Menakıb.63; Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 472. El-Camiu’s-sağır, c.2 s.11. H.4012.
[15] Müslim, Zekat,38.
[16] Buhari, İman,41.
[17] Müslim, Vasiyet, 5.[18] Müslim, Vasiyet, 8. İbn Mace, Ticaret, 1.
[20] Ebu Davut, Zekat, 45.
[23] Müslim, Hac. 147;Ebu Davut, Menasik, 56; İbn Mace,Menasik,84.
[24] El-Camiu’s-sağır, c.2 s.78. H.1647.
[25] Nisa su. 4 / 19.
[26] İbn Mace, Nikah, 3, l,594.
[27] Ebu Davut, Nikah, 40-41.
[28] Müslim. Fedail. 79.
[29] Ebu Davut, Nikah, 41-42.
[30] Buhari.Nikah,93 ve 91. Müslim, Cennet, 49. Tirmizi, 91.sürenin tefsirinde.
[31] Müslim, Rada, 61.
[38] Nesai. Cihad, 6: Ahmed. b. Hanbel,III, 429. el- Acluni, Keşfu’l-Hafa, l, 335. H.1078.
[39] Buhari, Edeb.111.
Ek alanı