Mücadele Suresi, 17. Ayet:
Ne malları, ne çocukları onlara Allah'a karşı hiçbir şeyle yarar sağlamaz. Onlar, ateşin halkıdır, içinde süresiz kalacaklardır.
İmtihan...
Ne kadar büyük...
Mallarımız...
Evlatlarımız...
Canlarımız...
Makam ve mevkilerimiz...
Ve daha niceleri ile.
Hakkını verip imtihanı başarı ile bitirebiliyor muyuz?
Veya hakkını verdiğimizi düşünebiliyor musunuz?
Ne kadar ve nasıl?
Bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar:
"İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma!
Ayrıca:
"Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al Ancak bu fırsatı kaçırma, ama yine de en mühim şeyi unutma..." diyor, durmadan ikaz ediyordu.
Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar.
Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur:
"Yalnız sekiz dakikan var..."
Sekiz dakika çabuk geçer. Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır. Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır, ama iş işten çoktan geçmiştir. Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek, saçını-başını yolmak fayda vermez.
Kapı bir kere daha açılmamak üzere kapanmıştır.
Zenginlik uzun sürmez, ama ümitsizlik hep yaşar.
Aynı şey çoğu zaman çoğu insanın başına da gelir.
Bu dünyada yaklaşık 80 senelik ömrümüz vardır ve bir ses daima bize:
"Sakın en mühim şeyi unutma!" der gibidir.
MÜHİM OLAN açık, net bir şekilde bellidir, o da:
"EBEDİ HAYATI AHİRETİ KAZANMAKTIR"
Eğer dünyanın zevklerine, dalar Allahın emirlerini yerine getirmezsek AHİRETİ kaybederiz.
Ve ölüp kabre girdiğimizde bu dünyaya asla bir daha dönmeyeceğiz ve ondan sonraki pişmanlıklar ah vahlar hiçbir fayda vermez.
Ve ilahi emir;
Bakara Suresi, 155. ayet: Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.