“Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar”
“Nazar haktır,
kader ile yarışan bir şey olsaydı,
nazar değme işi yarışıp onu geçerdi
(kaderi değiştirirdi).”
Peygamber Efendimiz (asm) zamanında
Esed Oğullarından nazarı değen bir kimse varmış.
Yoldan geçen bir deveye bakıp:
“Bunun gibi bir deve hiç görmedim” der demez,
Deve yere düşer hastalanırmış.
Müşrikler, bu adamı bulup
Peygamber Efendimizi (asm)
nazarla öldürmesini istemişler.
Cenâb-ı Hak da Kalem Sûresi’nin
“Nerede ise, kâfirler seni gözleri ile yıkacaklardı” mealindeki 51. âyeti göndererek Sevgili Resulünü (asm) korumuştur.
NAZAR
Günümüzde sosyal medya kapsamında
birçok kendini gösterme alanı varken,
genç ve ani ölümlerin ve hastalıkların
artışında nazarın da etkisi olamaz mı?
“Karşıki mezar, yarısı nazar” sözü,
“İnsanların yarısı nazardan ölür”
hadis-i şerifini de destekliyor.
NAZAR
Günümüzde ise şaşırtıcı bir şekilde,
insanlar tarafından beğenilme ve ilgi görme,
şöhret olma gibi hislerin tavan yaptığını görmekteyiz.
Fenomen olmak için birbiriyle yarışanlar,
takipçi sayısının artması için elinden geldiği kadar dikkat çekmeye çalışanlar,
nasıl (mutlu ve varlıklı!) bir hayat yaşadığını fotoğraf ve videolarla paylaşanlar
acaba “nazar” denilen gerçeği unutuyorlar mı? Kim bilir kaç kişinin o paylaşılan mekânda ya da sofrada gözü kalıyor.
Birileri içinden “ah” geçirerek,
“Şuna bak, ne hayatlar var,
bir de benim yaşadığım şu hayata bak” diyor.
Belki de onun imrenerek o bakışı mesafeleri kurşun hızıyla delerek o kişiye ulaşıyor
ve onu hasta ediyor.
Hatta ölümüne sebep olabiliyor.