Şehit Tümgeneralin kahramanlık hikayesi: Bulunduğum yeri ateş altına alın
1997 yılında çekilen fotoğrafı eski asker ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar paylaştı.Türkiye’yi yasa boğan helikopter kazasında şehit olan askerlerden Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın 1997 yılında ortaya koyduğu kahramanlık destanı, şehitlerin acısıyla birlikte bugünün gündemine damgasını vurdu. Kuzey Irak'taki bir operasyonda önündeki peşmerge mevzileri birer birer düşen ve zor durumda kalan Aydoğan Aydın, telsizle irtibat kurduğu topçu birliğine, 'bulunduğum yeri ateş altına alın' talimatını vererek kendini feda etme pahasına PKK'lı teröristlerin imhasını istemişti. Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın şehit düşmesinin ardından 20 yıl önce yaşanan bu olayı silah arkadaşı Albay Alparslan Çakmakçı aktardı.
Silah arkadaşı Albay Alparslan Çakmakçı tarafından aktarılan çarpıcı hikaye şöyle:
"Bazı ülkelerin “meçhul asker” anıtları vardır. Bu anıtlar, yaptıkları bilinmeyen kahramanlar içindir. Ben de size, çok az insanın şahit olduğu bir kahramanı anlatmak istiyorum.
Dün televizyonda 13 askerin şehit haberini duyunca kahroldum. İçlerinde bir generalin olduğunu öğrenince de içim ayrı bir cız etti. Ne yazık ki tahminim doğruymuş. Hafızam yanıltmıyorsa 1997 yılında ikinci kez Kuzey Irak’a girmiştik. Biz Zap doğusundaki “Mehmetçik” tepedeydik. Aynı tepe yakınında bir kaç ay öncesine bir helikopter düşmüş ve 11 vatan evladı şehit olmuştu. Bulunduğumuz tepe en hakim noktaydı. Karşımızda Link dağlarında bazı geceler çatışmalar oluyordu, ancak orada birliğimiz yoktu. Tugay Komuta grubundaki Muhabere Bölük Komutanımız tarama yaparak konuşulan frekansı buldu. Çatışanlar peşmergeyle birlikte Link dağında bulunan Özel Kuvvet timiydi.
'BULUNDUĞUM YERİ ATEŞ ALTINA ALIN'
Muhabere Bölük Komutanımız sesini tanıdığı için gündüz müsait bir zamanda tim komutanına çağrı yaptı ve IRMAK 117 çağrı isimli kişinin devre arkadaşı olduğunu anladık. Link dağındaki çatışmalar bir kaç gece devam etti. Bir gece çok şiddetli çatışma başladı. Patlayan roketler, el bombaları ve izli mermiler geceyi aydınlatıyordu. Konuşmaları takip ettik. IRMAK 117 Amediye’de bulunan üst makamına bilgi veriyordu. Son olarak “peşmergeler dayanamıyor, önümdeki mevzi düştü, çok zor durumdayız” dediğini duyduk. Tugay Komutanımız çağrı yaparak bizden bir isteğin var mı diye sordu. Kore’deki topçu ileri gözetleyicisinin isteğini tekrarladı ve,
“Bulunduğum yeri ateş altına alın” dedi. Bu isteğin şaşkınlığını atlattıktan sonra, Tugay Komutanı IRMAK 117’ye bir kaç kez çağrı yaptı, ancak cevap alamadık. Komuta grubundaki 3-5 kişi bir süre birbirimizin yüzüne bakamadık, derin bir sessizlikten sonra, bize tahsisli bütün ateş destek vasıtalarıyla o noktayı ateş altına aldık.
'ÜÇ GÜN SONRA...'
Takip eden günlerde zaman zaman IRMAK 117’ye çağrı yaparak ne olduğunu anlamaya çalıştık. Üç gün sonra Zap batısında çıkan bir çatışmada IRMAK 117’nin sesini duyduk ve dünyalar bizim oldu. Ben bu olayı yıllarca her yerde anlattım. Yıllar sonra İstanbul’daki NATO karargâhındaki bir tatbikat toplantısına çeşitli NATO Kh.larından temsilciler gelmişti. Bir arkadaşım yanında duran ve göğsü şerit rozet ve bröve dolu bir Kurmay Albayı bana “Komutanım bize anlattığınız IRMAK 117 işte bu” diye tanıttı. Kardeşime kavuşmuş gibi oldum.
IRMAK 117, sonrasında tuğgeneralliğe terfi etti ve dört sene boyunca o bölgede, bizim bulunduğu yeri ateş altına aldığımız tugayın komutanlığını yaptı. Geçen sene tümgeneralliğe terfi edip, yıllarca uzak olduğu ailesinden gene uzakta Şırnak’ta tümen komutanı oldu.