Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-09-2016 11:16   Güncelleme : 22-09-2016 11:16

Amerika’da planlanıyor türkiye’de darbeciler uyguluyor!

15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte kafaları karıştıran sorular yeniden gündeme gelemeye başlamıştı.

Amerika’da planlanıyor türkiye’de darbeciler uyguluyor!

Aslında her zaman da gündemdeydi.

Sadece Türkiye’ye has bir durum değil, dünyanın her yerinde olan bir durum!

FETÖ lideri terörist başının yıllardır Amerika’da hicret etmesi neyin habercisiydi?

Kucağına oturduğu CIA’nin mi habercisiydi?

Dünyanın neresine giderseniz gidin CIA’nin ve İngiliz istihbarat servisi olan MI5 ve MI6’dan habersiz hiçbir şey olmaz, olamaz!

15 Temmuz sürecine nasıl geldiğimizi tarihten örnekler vererek açıklamak istiyorum.

2012 yılında hükümetin yaptığı yeni yargı yasasıyla birlikte Bahçelievler katliamı suçlusu 2 ülkücünün serbest kalması ile birlikte gündem birden değişti ve solcu- ülkücü tartışmaları yeniden gündeme oturdu.

Hükümetin bu yasayı çıkarmasıyla birlikte, bazı çevreler Rahşan affı ile serbest bırakılan solcuların, sağcılarla eşitlendiğini söylemeye başladı.

Adalete ince bir ayar getirilerek durumun eşitlendiğini ifade ediyorlar.

Bu işlerin aslına baktığımızda bu topraklar üstüne defalarca oyun senaryoları yazılıyor ve oynatılıyor.

Buradaki amaç ise, ülkeyi istedikleri gibi yönetmek, hükümette istikrarsızlık sağlamak ve bu ülkenin kardeşlerini birbirine kırdırmaktır.

1960’lı yıllarda başlayan ve 1980’li yıllarının ortalarına kadar devam eden ülkücü-solcu kapışmaları bu ülkenin evlatlarını kırdırıyor.

Daha sonra ise, 1990’lı yıllarda başlayan ve 1993 yılında Sivas’ta bulunan Madımak otelinde 13 canın diri diri yakılması ve bu ülkenin evlatlarını, aydınlarını yok etmesi olayı.

2000’li yıllara gelindiğinde ise, muhafazakâr-laik tartışmasıyla birlikte bu ülkenin evlatlarını kırdırmak, yok etmek ve kendi istediklerini başa getirmek için girişimlerde bulunulduysa da bu kez başarılı olamadı.

Buradaki amaç ise gayet nettir; Çoğunluğun dediği değil, azınlığı dediğini yapmaktır!

Bu yaklaşım ve bu düşünceye sahip kişiler hiçbir şekilde ahlaki bir düşünceyi benimsemiyorlar.

Bu halk eğer istemezse bir sonraki seçimde başa geçirmez ve istediği partiyi başa geçirir. “Halkın ve dolayısıyla Anadolu insanın dediği önemlidir; Avrupalı 3-5 kişinin dediği değil…”

Bu nedenden dolayı, darbe yapmak ya da darbe girişimin ardına sığınmak boştur, boşadır!

Türkiye’yi bölmek için planlar Amerika’da yapılıyor, Türkiye’de darbeciler pratiğe dönüştürüyorlar.

Maraş katliamı devletin tezgâhıydı tabii burada devlet derken altını çizmek gerekirse devletin içine sızmış olan kontrgerillaların tezgâhıydı.

Yahut 6-7 Eylül olayları diye tarihimize geçen ve Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalanma tezgâhı MİT’in içerisine sızmış olan kontrgerillacılarının tezgâhıydı.

Bu kapsamda merhum Başbakan Sayın Adnan Menderes’in Yassıada’da yargılandığı davaların arasında yer alıyordu.

1960 darbesinin ardından 14’lükler olarak ifade edilen Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu 14 muvazzaf subayın çeşitli görevlendirmelerle yurtdışına gönderilmeleri ve bu 14 subayın arasında bulunan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in NATO bünyesi kapsamında eğitim görmesi ve orada komünistlere karşı yapılan planları görerek etkilenmesi ve Türkiye’ye döndüğünde bunu yürürlüğe kurmak için elinden geleni yapması, gene devlet tezgâhıdır.

İttihatçılardan olan ve 1. Cihan Harbi sırasında İaşe Nazırlığı yapmış olan Kemal Bey nam-ı değer Kara Kemal’in dediği çok güzel bir söz vardır: “Avrupalıdan borç alıyorsan iyisin, Avrupalının Sanayi maddesini kullanıyorsan kardeşisin, rüşvet alıyorsan senin tek dostun Avrupalıdır. Ama bunlarının hiçbirini yapmayıp, alnının teriyle çalışıp, kendi sanayini oluşturup, Avrupalıdan borç almıyorsan 1 numaralı düşmanısındır.”

Bundan 85-90 yıl önce söylenen bu söz, sanırım yeterince açıklayıcı.

Bu ülke, dış mihrakların tezgâhıyla Solcu-Sağcı, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Muhafazakâr- anti-Muhafazakâr, Atatürkçü- Anti- Atatürkçü diye bölünmeye çalışılıyor.

Bizim buradaki amacımız bu konuları gündeme getirerek, halkımızın zihninde yeni soru işaretleri uyandırarak, bu meselelere karşı daha bilinçli, daha kontrollü yaklaşmasını sağlamaktır.

Fettullahçı Terör Örgütü (FETÖ), 30 yıl önce devletin içine sızmaya başladı.

Ne tesadüftür ki, bir darbe ve darbeci zamanına denk geliyor; 12 Eylül darbesi ve Kenan Evren!

Devletin önemli sinir uçlarına yerleştikten sonra kucağına oturduğu CIA’dan ve gölge kuruluşu olan Stratfor’dan aldığı talimatla darbe sürecini işletmeye başladı.

Neticede 79 milyon birden bu topraklarda yaşıyoruz ve bu topraklar bizim anamızdır, babamızdır, her şeyimizdir…

Bu tür garp kurnazlıklarına karşı uyanarak yekvücut halinde ayakta durmamız gerekiyor.

Velhasıl Kelam, bu ülke Lazı ile Çerkeziyle, Zazası, Kürtüyle, Türküyle, Alevisi, Sünnisiyle birdir ve yekvücuttur.

adminadmin