Kültür
Giriş Tarihi : 15-05-2017 13:02   Güncelleme : 15-05-2017 13:02

Muhabbet Sofrasının Piri Hilmi Oflaz

Sevimli yüzü, ince bıyıkları, eski püskü kıyafetleriyle görünüşte bir meczubu andıran bir garip adam. Hayatı deli dolu yaşayan, adeta onunla alay eden bir bilge şahsiyet... Bu dünyadan göçeli on beş seneyi bulmuş. Buna rağmen Hilmi Oflazı görmüş, tanımış bir insan için onun ismi anıldı mı akan sular durur. Onunla çok kısa zaman beraberliği olmuş herhangi bir kişide bile onunla ilgili anlatılabilecek bir hatıra vardır.

 Muhabbet Sofrasının Piri Hilmi Oflaz

Peki, kimdir Hilmi Oflaz?

Şair ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek’in “metafizik evladım” olarak tanımladığı Hilmi Oflaz (1926-1998) yılları arasında yaşamıştı. Onun adından bahsettiren ilk unsur Necip Fazıl’a olan muhabbetiydi. Necip Fazıl ile tanışmış olduğu tarihi tam olarak öğrenemesek de eldeki verilere bakılınca 1950’li yılların başlarında tanımış olma ihtimali kuvvetli görünüyor.

İşportacılık yılları

Hilmi Oflaz Mahmutpaşa’da işportacılık yaparak geçimini sağlardı. Necip Fazıl’la tanıştıktan 1983’te vefat edinceye kadar onun peşini bırakmaz. Necip Fazıl ziyaret edileceği vakit ona çabuk ulaşayım düşüncesiyle otobüsün en önünde oturur. Ayrılırken de en geç ben ayrılayım diye düşünür ve bu sefer otobüsün en arka koltuğuna yerleşir. Necip Fazıl Toptaşı Cezaevinde girdiği vakit Hilmi Oflaz Mahmutpaşa’daki tezgâhını toplar ve ona bir yardımım bulunur düşüncesiyle 1,5 yıl cezaevinin karşısında bekler. Görüşme saatleri dışında göre üstadı görüp göremediğini soranlara, “Bulutların ardından güneşin görünmesi gibi, camın önünden geçerken, parmaklıkların arasından görünüyor” diye cevaplar. Necip Fazıl ise metafizik evladım olarak tanımladığı Hilmi Oflaz’ı Bursa’da bir organizasyon esnasında onu şu şekilde takdim eder: “Fare tıkırtısından ürkecek kadar hassas, krallara diklenecek kadar gözü kara, aslanların önüne çıplak atlayacak kadar cesaret sahibi aziz dostum işportacı Hilmi Oflaz…”

Bir Vefa Abidesi

Marmara Kıraathanesi, Türk Ocağı, İlesam vb. mekânlara yolu düşenlerin Hilmi Oflaz’ı tanıyabilme ihtimâli kuvvetlidir. Bu mekânlarda bir sohbet havası esiyorsa; esen bu sohbet havasının içinde Hilmi Oflaz’ın izi de görünür çoğu zaman. Buradaki sohbetlerde en dikkat çeken şahısların başında o gelir. Polemikleri, asabiyeti, şakaları ve ayrılmaz dostu sigarasıyla Hilmi Oflaz enteresan bir kişiliktir. Poşetinde sakladığı peynir, domates, salata, zeytin vb. gıdalarla kendine has sofrasını kurar. Bu sofra umûma açıktır. Tanınan, tanınmayan herkes çekinmeksizin davet edilir. O aynı zamanda tüm gençlerin Hilmi abisidir. Bir fırsatını buldu mu üniversite öğrencilerine maddi yardımda bulunur ve onların ihtiyaçlarını karşılar bir şekilde. Bu gibi karakteristik özellikleri onu tanıyanlarının gözünde müstesna bir yer edinmesini sağlar. Bu durum, “Hilmi demek vefa demektir” şeklinde bir etiket hâline gelir. Necip Fazıl’dan sonra onun en yakın dostlarından biri olan yazar Mehmed Niyazi Dâhiler ve Deliler adlı kitabını dostluk ve vefa abidesi olarak gördüğü Hilmi Oflaz’ın aziz hatırasına ithaf eder.

Hilmi Oflazın İzinde

Hilmi Oflaz 15 Mayıs 1998 tarihinde âlem-i bekâya göç eyler. O tarihten günümüze kadar Birlik Vakfı ve Türkiye Yazarlar Birliği Hilmi Oflaz’ı anma günlerine ev sahipliği yapar. Ancak şu ana kadar Hilmi Oflaz ile ilgili herhangi bir kitap çalışması yapılmamıştır. Bu durum ciddi bir eksiklik olarak gözükse de Hilmi Oflaz’ın bir mezuniyet tezine konu olması bir başlangıç olur diye ummaktayız.

 

Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi son sınıf öğrencisi Yasemin Danışmaz, Hilmi Oflaz’ı mezuniyet tezi olarak hazırlıyor. Danışmaz tez üzerine bilgi toplamak için çabalarken kendisine yardımcı olmaya çalıştık. Bu aşamada Hilmi Oflaz’ın çevresinde bulunmuş birçok şahıs ile görüşme durumumuz oldu. Hilmi Oflaz’ı en yakından tanıyan ve onun hakkında en fazla bilgi verecek kaynak yazar Mehmed Niyazi idi. Başta Mehmed Niyazi bey olmak üzere Diş hekimi Prof. Dr. Yumuşhan Günay, Reşat Şen, Yurdakul Dağoğlu, Üstün İnanç, Muhsin Karabay, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Aksoy, torunu Özlem Özdemir, oğlu Ahmet Oflaz başta olmak üzere Hilmi Oflaz’ın çevresinde bulunmuş birçok şahısla konuşma fırsatını yakaladık. Hepsinden röportaj yoluyla bilgi edindik konumuz ile alâkalı. Süleymaniye’de Antik Cafe’ye konuk olduk ve sevenlerinin tâbiriyle, “Hilmi Oflaz sofrasına” oturduk. Çalışmamız yaklaşık üç hafta sürdü. Bu süreçte Hilmi Oflaz gibi sıra dışı bir kimliği değişik yönleriyle tanıdık. Edindiğimiz bu bilgilerin akabinde sıra tezin hazırlanma aşamasına gelindi. Tezin hazırlanıp önümüze gelmesi için biraz daha beklememiz gerekecek. Hazırlanan tezin akabinde kitaplaşması da düşünülüyor. Eğer bu düşünce gerçekleşirse hem Oflaz hakkında ilk çalışma olacak hem de bu sıra dışı şahsiyeti hayatı sırasında tanımamış kişiler için de eşsiz bir kaynak olacaktır. Tüm dikkatimiz hazırlanan tezin üzerinde…

 

adminadmin