Kültür
Giriş Tarihi : 10-10-2012 14:56   Güncelleme : 10-10-2012 14:56

YENİ ÖN PLANDA

Ahmet Yeni, Ak Parti haftalık grup toplantısında konuşma yapan Başbakan Erdoğan’ı en ön safta dinledi.

YENİ ÖN PLANDA
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,haftalık grup toplantısında ülke gündemindeki konuları değerlendirdi.   Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin de toplantı esnasında en ön koltuklar yerini aldığı ve toplantı sonrası Başbakan Erdoğan ile selamlaşması dikkat çekti.
 
Erdoğanın dünkü yaptığı konuşmada öne çıkan başlıklar şöyle ;
 
Başbakan Erdoğan, CHP’nin tezkere görüşmeleri sırasında takındığı tutuma tepki gösterdi. Esad’a “canın cehenneme” denilmesini hatırlatan Erdoğan, “ABD’ye canı cehenneme diyebiliyor musun?” dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tezkere konusunda AK Parti'ye yönelttiği suçlamaları hatırlatarak, 'Siz Amerika'nın karşısında el pençe divan duran adamlarsınız. Biz sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz' dedi.

Erdoğan, partisinin haftalık grup toplantısında, Hükümet'in Suriye ile ilgili politikalarını anlattı.

Erdoğan, geçtiğimiz hafta içinde yaptığı temaslarla ilgili bilgi verirken, bu haftaki Meclis çalışmalarında milletvekillerine başarı ve kolaylık diledi. Bazı üniversitelerin yeni eğitim yılı açılış törenlerine katıldığını anımsatan Erdoğan, afet riski taşıyan binaların yıkımıyla ilgili bilgiler verdi.
 
 
En büyük kentsel dönüşüm projesinin başlatıldığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'yi gelişmiş Batı ülkelerindeki gibi afetler karşısında hazırlık duruma getirmeyi amaçladıklarını söyledi.

Türkiye'nin en büyük arıtma tesisini İstanbul'a kazandırdıklarını dile getiren Erdoğan, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine başladıktan sonra Haliç'i temizleyerek, dereleri ıslah ederek bir çevrecilik anlayışını seslendirdiklerini anlattı. Bunun bir seferberlik olduğuna işaret eden Erdoğan, bu seferberliğin kendisinden sonra arkadaşları tarafından devam ettirildiğini belirtti.

Erdoğan, AK Parti'nin ilklerin partisi olduğunu vurgulayarak, attığı adımlarla sadece Türkiye'de değil, yurt dışına da bu örnekleri sunarak ilkleri başardığını kaydetti.
 
Geçtiğimiz hafta yabancı konuklarla bir araya geldiğini ve görüş alış verişi yaptığını vurgulayan Erdoğan, önümüzdeki günlerde de önemli diplomatik görüşmelerin yapılacağını anlattı.

-'Çok yönlü aktif dış politika izliyoruz'-

'Çok yönlü, çok boyutlu aktif bir dış politika izliyoruz' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

'Türkiye'nin sesini her platformda en gür şekilde duyurmanın çabası içindeyiz. Değerlendirmelerimizi, tezlerimizi her yerde anlatıyor, politikalarımıza uygun sonuçlar elde etmek için mücadele ediyoruz. Ülkemizle birlikte kardeşlik hukukuyla bağlı olduğumuz bütün toplumların, mazlumların haklarını da aynı şekilde savunuyoruz. Ermenistan'ın Karabağ'daki haksız işgali karşısında, her platformda Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olduk, oluyoruz, olacağız. Nükleer enerjiden barışçı amaçlarla yararlanmaya dönük çalışmalarında gerektiğinde İranlı kardeşlerimizin haklarını savunmaktan da çekinmedik. Varlıklarını ve haklarını korumak için verdikleri mücadelede hiçbir zaman Boşnak kardeşlerimizi kendimizden ayrı görmedik. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Türkiye'ye ve dünyaya dar bir pencereden bakanların, gelişmeleri at gözlüğü ile takip edenlerin bizim dış politika vizyonumuzu anlamasını ve takdir etmesini elbette beklemiyoruz. Ama biliyoruz ki milletimiz bizi anlıyor. Attığımız adımları destekliyor, hedeflerimizi tasvip ediyor. Türkiye Cumhuriyeti bugün AK Parti'nin hayata geçirmiş olduğu çok boyutlu dış politika sonucunda şanlı tarihinden, köklü medeniyet geleneğinden aldığı güç ve ilhamla bölgesine ve dünyaya daha geniş bir ufukla, daha güçlü bir vizyonla bakıyor. Dünyaya açılmakla değil, içine kapanmakla övünenler Türkiye'nin AB vizyonunu, Balkan ufkunu, Kafkas perspektifini, Ortadoğu ve Kuzey Afrika yaklaşımını anlayamazlar. Sığ derede yüzmekte zorlananlar engin denizlere açılmaya cesaret edemezler. Türkiye Cumhuriyeti gölgesinden korkanların değil, yedi düvele meydan okuyanların omuzlarında yükselmiştir. Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Türkiye'yi kuran ruh onurunu, bayrağını, sancağını, vatanını, namusunu çiğnetmeyen, kutsal bildiği değerler için her şeyini geride bırakan bir ruhtur.'

Erdoğan, AK Parti iktidarının, ülkenin çıkarlarını ve insanlarının menfaatlerini büyük bir hassasiyetle gözettiğini belirterek, 'Bunların zarar görmesine de izin vermez. Ama AK Parti Hükümeti aynı zamanda ülkemizin egemenlik haklarını, toprak bütünlüğünü ve insanımızın can güvenliğini her şeyin üzerinde tutar. Buna kast eden hiçbir mihraka da geçit vermez' şeklinde konuştu.
 
Türkiye'nin onurunu, ülkenin saygınlığını, milletin izzetini aynı kararlılıkla korumaya, milli güvenliği ve milli menfaatleri aynı hassasiyetle müdafaa etmeye devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, geçtiğimiz hafta Meclis'te kabul edilen tezkereyle ilgili tartışmalara değindi.

-'Bizim kanımız, canımız buna müsaade etmez'-

Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaç duyulması halinde yurt dışına gönderilmesi için Meclis'te Hükümete yetki verildiğini anımsatarak, 'Bu görüşmeler esnasında tarihe not düşülmesi gereken ibretlik görüntüler ortaya çıkmış, bazı muhalefet partilerinden esef verici tavırlar sergilenmiştir. Türk siyasi tarihinde bu tezkere konusunda yaşanan tartışmaların siyasetin kırılma noktalarından biri olarak yerini aldığına inanıyorum' dedi.

CHP temsilcilerinin tezkereyi değerlendirme biçimlerinin çarpıklığının zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacağını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

'Zamanı geldiğinde, bunlar açıklandığında bu ana muhalefet partisi ne kadar maharetliymiş, bunu göreceksiniz. Türkiye'ye komşu ülkeden silah doğrultuluyor, sadece doğrultulmakla kalınmıyor, bu silah neredeyse her gün ateşleniyor, insanlarımız hayatını kaybediyor. Ana muhalefet partisi çıkmış saldırganın, katilin, zalimin, mütecavizin ağzıyla konuşuyor, onun avukatlığına soyunuyor. Bu nasıl bir şuursuzluktur, bu nasıl bir izansızlıktır. CHP zihniyetinin Suriye'de katledilen, her türlü zulme maruz bırakılan insanların haklarını, hukuklarını önemsemediğini, bunları savunmak yerine Esed'in hakkına hukukuna arka çıkmayı tercih ettiğini gördük, biliyoruz. CHP zihniyetinin zihin dünyasında Şanlıurfa, Hatay gibi Esed yönetiminin saldırısına maruz kalan yerler, acaba vatan topraklarından sayılmıyor mu? Burada hayatını kaybeden insanlar bizim vatandaşımız, bizim kardeşimiz, bizim canımız ciğerimiz değil mi?

Bakın bir atış yapılıyor, biz boş araziye düştü diye cevap vermedik, iki yapıldı, cevap vermedik, üç yapıldı, yine can kaybı yok diye sadece notayla bıraktık. Dört, beş, altı; yine herhangi bir can kaybı yok diye notayla cevaplandırdık. Yedincisinde, işte Toprak Mahsulleri Ofisi ve orada beş canımız gitti. İki anne, üç yavrumuz. Biz şimdi artık buna da sessiz mi kalacaktık ey Kılıçdaroğlu? Senin canın, kanın her şeyin buna müsaade edebilir ama bizim kanımız, canımız buna müsaade etmez. Buralara yönelik saldırılar tezkere için yeterli gerekçe oluşturmuyor. Efendim biz bu tezkere ile dünyaya savaş açabilirmişiz. Şimdi o işin perde arkası. Açılır açılmaz. Onu yeri zamanı geldiğinde konuşuruz. Efendim blöf yapıyorlarmış. Blöfün de ne olduğunu onun da yeri zamanı geldiğinde görürsün. Nitekim işte o gece gereken adımlar atılmıştır ve misliyle, hakkı verilerek neticesi de alınmıştır. Siz nerede, hangi boyutta, hangi asırda yaşıyorsunuz ey Kılıçdaroğlu.'
 
'Siz Amerika'nın karşısında el pençe divan duran adamlarsınız'-

Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun tezkere konusunda AK Parti'ye yönelttiği suçlamaları hatırlatarak, 'Kalkıyorsun Amerika'ya meydan okuyorsun. Yok Esed'in canı cehenneme... Hadi siz de Amerika'ya 'canı cehenneme' diyebiliyor musunuz?... Sokak ağzı bu, sokak ağzı. Siz Amerika'nın karşısında el pençe divan duran adamlarsınız, el pençe divan duran adamlar. Biz sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Amerika'nın Başkanı, afedersiniz orada tırabzanın üzerinde otururken, sizin devamlı takdir ettiğiniz, izinden arkasından gittiğiniz liderler de el pençe divan duruyordu. Biz böyle bir tabloyu yaşamadık, yaşamıyoruz ve bu milletin onuru neyi gerektiriyorsa, o tabloyu, o görüntüyü veriyoruz' diye konuştu.

Erdoğan, CHP'ye hitaben şöyle devam etti:

'Size hangi komplo teorisyenleri akıl daneliği yapıyor. Ortada somut bir konu, somut bir sorun var. Sizin toprağınıza top atışı açıldığında, insanınız öldürüldüğünde siz ne yaparsınız, nasıl davranırsınız? Görmezden mi gelirsiniz, sineye mi çekersiniz, alttan mı alırsınız? Egemenliktir, hürriyettir, vatandır, bayraktır, onurdur; bunlar sizin kitabınızda bir şey ifade etmiyor mu? Siz hiç mi İstiklal Marşı'nı okumuyorsunuz. Biz milli marşımızdan aldığımız ilhamla hareket ediyoruz.

'Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım / Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım / Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım / Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın / Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın / Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın / Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.'

Ey CHP, ey CHP'nin Genel Başkanı bu milli marş sadece geçmişi anlatmıyor, geleceğe de ışık tutuyor. Onun için bu Parlamento'da saatlerce alkışlanarak onaylandı. Siz destek verin ya da vermeyin. Türkiye Cumhuriyeti topraklarına, Türk Milletine, bayrağımıza, egemenliğimize yönelen her türlü tehdit, karşısında bizi bulacaktır.'

-'Devlet olmanın gereği, her türlü ihtimale hazırlıklı olmaktır'-

Esed yönetimine bağlı askerlerin Türkiye topraklarına top mermileri attığını anımsatan Erdoğan, 'Biz buna karşı tepkimizi derhal gösteriyor, misliyle mukabele ediyoruz. Angajman kuralları neyi gerektiriyorsa, şu anda bunu yapıyoruz, yapmaya devam ediyoruz. Artık karşılıksız bırakmak asla yok' şeklinde konuştu.

Bunun yanında bütün ihtimalleri dikkate alarak, her türlü hazırlığı da yaptıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, tezkerenin de bu hazırlıklardan biri olduğunu söyledi.

'Devlet olmanın gereği, her türlü tedbiri almak ve her türlü ihtimale hazırlıklı olmaktır' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

'Eğer caydırıcılık özelliğinizi yitirseniz, inandırıcılığınızı, ciddiyetinizi kaybederseniz, ne devletinizin hukukunu, ne milletinizin haklarını koruyamazsınız. Biz bugünden tedbirimizi almakla mükellefiz. Diplomasinin bütün araçlarını kullanarak milletimizin ülkemizin çıkarlarını savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz. Diplomasinin sınırlarının bittiği yerde ise diğer araçları, diğer imkanları devreye almak, büyük devlet olmanın gereğidir. Böyle bir durumda 
 
Star Gazetesi
adminadmin