Samsun Haber
Giriş Tarihi : 13-02-2023 17:44   Güncelleme : 13-02-2023 17:44

Samsun İl ve İlçelerinde Deprem Tehlikesi

Geçmişten günümüze hızlı bir büyüme gösteren Samsun, gerek çarpık kentleşme gerekse kentsel gelişim sürecinde verilen kararlarda jeolojik-jeoteknik-jeofizik parametrelerin göz ardı edilmesinin bir süreci olarak dönem dönem afet riskleri ile ve jeolojik problemlerle karşı karşıya kalıyor.

Samsun İl ve İlçelerinde Deprem Tehlikesi

Bununla beraber ülkemizdeki afet olaylarına yönelik envanter verileri incelendiğinde Samsun ilinin diğer illeri etkileyen afet tehlike ve risk derecelerine kıyasla göreceli bir olumluluk taşıyor.

 

Ülkemizde yapısal hasara neden olan doğal afetlerin dağılımına baktığımızda depremlerin yüzde 61’lik bir pay ile yarattığı fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar açısından önemli bir konumu var.

 

Bunu yüzde 15’lik pay ile heyelanlar, yüzde 14’lük pay ile taşkınlar, yüzde 5’lik pay ile kaya düşmesi olayları, yüzde 4’lük pay ile yangınlar ve yüzde 1’lik pay ile çığ düşmeleri izliyor.

 

ÜLKEMİZDEKİ AFETLERİN DAĞILIMI

 

Deprem bölgeleri haritası incelendiğinde ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 70’i I. Ve II. Derece deprem bölgesinde yaşıyor.

 

Bu alanlar ülke yüzölçümünün yüzde 66’lık bir kısmını kaplıyor.

 

Samsun şehir merkezi II. Derece deprem bölgesinde, Ladik, Havza ve Vezirköprü ilçeleri I. Derece deprem bölgelerinde, Alaçam, Terme, Bafra Çarşamba ovaları III. Derece deprem bölgelerinde yer alıyor.

 

Ülkemizdeki en büyük depremleri üreten ve dünyanın en önemli faylarından biri kabul edilen Kuzey Anadolu Fayı Samsun il merkezine kuş uçuşu ortalama 55 km. mesafede şehrin güneyinden geçiyor.

 

26.11.1943 yılında üretmiş olduğu Ladik merkezli 7.2   magnitüdlü deprem Samsun ili ve çevresine büyük zararlar verdi.

Bu fay hattı Samsun ili ve çevresi için en önemli kırık hatlarından biri olmakta ve Poison yöntemine göre yapılan deprem risk analizlerinde bu hat üzerinde olabilecek 7.2 ve daha büyük magnitüdlü depremlerin oluşma olasılığı yüzdesinin yüksek olduğu görülüyor.

 

Kuzey Anadolu Fay zonunda; Ladik, Havza veya Vezirköprü merkezli oluşabilecek yüksek magnitüdlü depremlerin Samsun ili merkezinde en çok hasar verebileceği alanlar ise sıvılaşma riskinin yüksek olduğu Atakum sahil düzlüğü, Gazi caddesinin alt kısımları ve yapay dolgu alanları ile eski otogarın olduğu bölgeler olarak tespit edildi.

 

Bunun dışında Ladik, Havza ve Vezirköprü ilçe merkezleri ile köylerinde de ağır hasarlar meydana gelebileceği öngörülüyor.

 

Yine her ne kadar III. Derece deprem bölgesinde görülmekle beraber zemin büyütmesinin yüksek olduğu Terme ve Alaçam ilçe merkezlerinde de depremin yaratacağı hasarlarla karşılaşılabilinir.

 

Ülkemizde 6 Şubat Pazarcık ve Elbistan depremleri hariç son 104 yılda 160 hasar yapan deprem meydana gelmiş ve 92.472 can kaybı ile 553.827 adet yapının yıkık ve ağır hasarlı duruma gelmesine neden olduğu kayıtlara geçti.

 

Bu değerler bize ülkemizde meydana gelen depremler ile her yıl ortalama 889 can kaybı ve 5325 yapının ağır hasara uğradığını veya yıkıldığını gösteriyor.

 

ÜLKEMİZDEKİ HEYELANLARIN İLLERE GÖRE SAYISAL DAĞILIMI - 1958-2008

 

Ülkemizdeki heyelanların illere göre sayısal dağılımına baktığımızda Samsun ilinin 11-50 adet heyelanla 3. grupta yer aldığını görüyoruz.

 

Samsun il merkezinde heyelan riski taşıyan bölgeler; Çatalarmut Mahallesi, Barış Bulvarı ve civarı, Kadıköy Mahallesi, Yeşilkent beldesinin büyük bir kısmı, Kıranköy mezarlığı ve Eski havaalanı çevresi, Balaç etekleri, eski odun pazarı, Yaşar Doğu Mahallesi, Cedit ve Kadifekale Mahallesinin bir kısmı heyelan riski olan ve yapılaşma esnasında dikkat edilmesi gereken bölgeler olarak sayılıyor.

SONUÇ OLARAK

 

Afetleri önlemek amacı ile bir alanın imar planlamasına gidilmeden önce yerleşime açılacak alanlarda deprem, heyelan, taşkın, kaya düşmesi, çığ ve diğer afet risklerinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekiyor.

 

İmar planlamasına yönelik etütler; yerleşim yeri seçimi, mevcut ya da potansiyel yerleşim alanlarının morfolojik, jeolojik, jeofizik, jeoteknik, hidrojeolojik, sismotektonik, arazi kullanımı ve afet risk durumunun ayrıntılı olarak incelenmesi gerekiyor.

 

Güvenli bir yerleşimin planlama ve tasarım süreçlerinde karar vermede en önemli belirleyicisi olan jeolojik ve jeofizik verilerle planlamaya altlık oluşturulmalı.

 

Jeoloji ve Jeofizik mühendislerinin ortak çalışmaları sonucunda elde edilen her bir parametre harita üzerine işlenerek, planlamaya konu olacak alanın yerleşime uygunluk açısından değerlendirilmesi yapılması da önemli.

 

Yerleşim alanlarının seçiminde zemin koşullarının dikkate alınması, muhtemel bir afet riskini önlemede birinci öncelik olmalı.

 

Jeolojik-Jeofizik-Jeoteknik etüt raporları yerleşim alanlarının planlama kararlarını etkilemesi açısından da önemli olduğu belirtiliyor.

 

Kaynak: Afet İşleri Genel Müdürlüğü Arşivi - Ali Zeynel Abidin DENİZLİOĞLU (JFMO) - Murat AKBAŞ (JFMO)

 

Recep YAZGANRecep YAZGAN