Bir gün önceki KURBAN VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ (1) makalemizde Yarın ilahi kitabımız Kuran-i Kerim ve diğer sahih kitaplarda KURBAN BAHSİ nasıl ele alınmış oradan devam edelim demiştik . O halde buyrun kaldığımız yerden devam edelim.
İsteyen Hac/ 28, 30, 34, 36, 37. ayetlerine; isteyen “Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah'ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarının yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah'ın adını anarak- yiyin…”denen (Maide S. 4) ‘e veya “Hayvanlardan yük taşıyan ve (yünlerinden, tüylerinden) döşek yapılanları da (yaratan O'dur). Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.” denen (En’am S.142) ‘ye; belki (Nahl S.5)’e de bakmalısınız.
KURBAN, dinî literatürde “muayyen bir vakitte, muayyen bir hayvanı ibâdet maksadıyla usûlüne uygun olarak kesmek”; sözlükte ise “yaklaşmak” anlamına gelirse de ayni zamanda geniş anlamda da “Allah'a yaklaşmayı, Allah yolunda malların feda edilebileceğini, Allah'a teslimiyeti ve şükrü” ifade eder. Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Netice olarak, Kurban kesmenin meşruiyeti İslâmî tabirle; Kitap, Sünnet ve İcmâ-ı Ümmet ile sabittir; en ufak şüpheye imkân yoktur diyebiliriz.
Rabbimiz, yukarıda bir kısmı sayılan pek çok Ayetlerle; peygamberimiz Hz. Muhammed ASM. da pek çok Hadis-i Şerifiyle hayvanlardan yiyecek olarak istifade edilebileceğini, onların Allah için kesilebileceğini belirtmişlerdir. Hatta ASM’ın "İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın" (İbn Mâce, Edâhı, 2; Ahmed b.Hanbel, Müsned, II, 321) şeklindeki ifadeleri konunun önemini daha da açıkça ortaya koymaktadır.
Şu kaynaklarda, daha geniş tarzda, Kurbanın Sünnet’teki yeri açıklanmaktadır:
1-İbn-i Mâce,Edâhâ 3,10,3122;
2-Tirmizi Kurban 1,8,9,10,1547;
3-Müslim, Edâhî,6;
4-Nesâî, Kurban,17. İhtiyaç hissedenler bakabilir.
Benzeri Nasslardan hareket eden Hanefi fukahâsı Kurban kesmenin vâcip olduğu görüşündedirler (Serahsî, el-Mebsût, Kahire 1324–31, XII, 8; Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi', Kahire, 1327-28/1910, V, 61, 62; el-Fetâva'l Hindiyye, Bulak 1310, V, 291).
Kurbanın eti konusunda en faziletli tutum, üçte birini tasadduk, üçte birini dostlara ikram, üçte birini de evde alıkoymaktır (Kâsânî, a.g.e., V, 81; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 300).
Ancak "Büyükbaş hayvan kurban etmeyi de Allah'ın size emrettiği ibadet biçimlerinden saydık. Onlar size çeşitli yararlar sağlarlar. Ön ayaklarını bağlayarak onları boğazlarken, üzerlerine Allah'ın adını anın.Yan üstü düşüp öldüklerinde etlerinden hem kendiniz yiyin ve hem de isteyene de istemeyene de yedirin.Şükredesiniz diye o hayvanları böylece buyruğunuza sunduk. Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Allah'a ulaşacak olan şey; sadece içinizdeki Allah saygısıdır, takvadır..."(Hacc,36-37) ayetlerinden de anlaşılacağı üzere bir ibadet olan Kurban kesmenin Allah için olması şarttır. Bu kurbanların etleri ve kanları Allah'a ulaşmamakta; O’na sadece içinizdeki saygı ve takva çıkabilmektedir.
Burada Kurban kesmenin kimlere vacip olduğu gibi bilgilere hiç girmek istemiyorum. Bunları herkesin bildiğini veya isterse kolayca öğrenebileceğine inanıyorum.
Halil KÖPRÜCÜOĞLU