Sağlık
Giriş Tarihi : 24-01-2014 19:04   Güncelleme : 24-01-2014 19:04

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİNE 1150’DEN FAZLA AMBULANS

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ''Bir yıl içinde bu ülkenin acil sağlık hizmetlerine 1150'den fazla ambulansı teslim etmiş olacağız ki biz vatandaşımıza ihtiyacı olduğu zaman nefesi kadar yakın olabilelim'' dedi.

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİNE 1150’DEN FAZLA AMBULANS
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu,''Önümüzde yerel yönetim seçimleri var, kamuoyunun belediye başkan adaylarına veya yerel yöneticilere 'çocuklarım için hangi oyun sahaları, hangi hareket sahaları, hangi toprağa basma alanları, spor alanları yapıyorsun, projelerin nedir' diye sorması lazım. Sağlıklı bir şehrin dokusuna  yerel yöneticilerin önemli şekil verdiğini biliyoruz, bu şekli verirken bizim de güçlü bir ses vermemiz gerektiğine inanıyorum'' dedi.

Bakan Müezzinoğlu, bir otelde düzenlenen ''2013 yılı Değerlendirme ve Sağlıkta Gelecek Vizyonu Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, sağlığın insanlığın tamamı için olmazsa olmaz bir gereklilik teşkil ettiğini, sektördeki başarının en büyük hak sahiplerinin de tüm sağlık çalışanları, hekimler, hemşireler, ebeler ve diğer çalışanlar olduğunu söyledi.

 Bakan olarak bir yıl önce bugün 24 Ocak 2013'de hizmet bayrağını eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ'dan devraldığını hatırlatan Müezzinoğlu, ''O gün şu cümleyi söyledim yine tekrarlamak istiyorum, 'Rabbim size nasip ettiği bu şekilde şanlı şerefli saygın bir devir teslimi bana da nasip etsin' dedim, bu duamı yeniden tekrarlamak isterim'' dedi.

Yüzbinlerce sağlık çalışanı ile kalplerinin sağlıklı bir Türkiye için çarptığını anlatan Müezzinoğlu, ''Özellikle basınımızın Türkiye'nin sağlığına verdiği değer açıkçası bizi mutlu etti. Zaman zaman incindiğimiz, hayıflandığımız günler de olmuştur. Bir 'TC krizi'ni beraber yaşadık bu ülkenin, Sağlık Bakanlığının hiç hak etmediği bir krizi ne yazık ki bizlere birileri yaşattı, bazen de basınımız buna alet oldu. Ama basının yaptığı  pozitif olumlu dinamiklere sağladığınıız katkılara da her zaman minnattarız'' şeklinde konuştu.

Vatanın her karış toprağına sağlık hizmetlerini, sağlık teşkilatlarıyla beraber güçlü bir şekilde sunduklarını anlatan Müezzinoğlu, insani yardımlarda sınırları aştıklarını, dünyanın bir çok ülkesinde Sağlık Bakanlığının ve Türk hekimlerinin olduğunu bildirdi.
''Bütün gönül coğrafyamızda din, dil, ırk, renk, cinsiyet,  milliyet ayrımı gözetmeksizin mazlumların yarasını sarmak için seferberlik halindeyiz'' diyen Müezzinoğlu, sağlık hizmetlerini hakkaniyetli, erişilebilir ve çok daha nitilekli kılmak için canla başla tüm ekipleriyle birlikte gece gündüz demeden çalıştıklarını söyledi. Müezzinoğlu, ''Son bir yıldır Türkiyemiz, bize yakışmayan olaylara sahne oldu. Olmasaydı daha iyi olurdu ama oldu, hepimize ağır gelen zul addettiğimiz hadiselerden hissemize düşeni aldığımızı kanaatindeyim. Çıkarmamız gereken dersleri bir kenara not ettik ama geleceğe de yine azimle güvenle ve istikrarlı bir şekilde devam etme kararlılığı perçinleşti'' şeklinde değerlendirmede bulundu.

Acil sağlık hizmetlerinde kullanılacak  710 araç bu ay teslim edilecek
Türkiye'nin her alanda olduğu gibi sağlık alanında da ilerlediğini, yepyeni hedef ve ideallerle göz kamaştıran bir ivmeyle yükselmeye devam ettiğini belirten Müezzinoglu, birey ve topluma erişilebilir, uygun etkili ve etkin sağlık hizmetleri sunma yolunda hükümütin en büyük başarılarının ''kamu hastanelerinin birleştirilmesi, bütün vatandaşların istediği hastaneden tedavi olma imkanına kavuşması, her Türk vatandaşının sosyal güvenceyle doğması, aile hekimliği vizyonun her geçen gün yerleşmesi ve gelişmesi'' olduğunu bildirdi.
 Müezzinoğlu, sağlık alanında milletin karşısına çıkan bürokrasinin ortadan kaldırıldığını, artık tek aradıkları unsurun TC kimlik numarası olduğunu söyledi.

Sağlık alanında son bir yılda yapılan çalışmalara da değinen Müezzinoğlu,  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''hayalim'' dediği şehir hastaneleri konusunda 12 Eylül 2013'de İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde, 14 ilde kamu özel işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan 15 şehir hastanesi ve Türkiye Halk sağlığı kurumu binasi için toplu imza töreninin icra edildiğini hatırlattı.
Acil sağlık hizmetlerinin yurdun dört bir yanında en iyi şekilde sunulmasını sağlamayı hedeflediklerini, geçen yılın Mart ayında 484 ambulans ve UMKE aracını hizmete sunduklarını anlatan Müezzinoğlu, 702 ambulans, 8 UMKE aracı olmak üzere toplam 710 acil sağlık hizmetlerinde kullanılacak araçların teslimini de bu ay tamamlayacaklarını ve bütün illere bu araçları teslim etmiş olacaklarını bildirdi. Müezzinoğlu, ''Böylelikle bir yıl içinde bu ülkenin acil sağlık hizmetlerine 1150'den fazla ambulansı teslim etmiş olacağız ki biz vatandaşımıza ihtiyacı olduğu zaman nefesi kadar yakın olabilelim'' dedi.

Organ bağışı ile ''ömre ömür katmak, ölümden ömür çıkartmak''
Sağlıkçılar olarak ömre ömür katmak derdinde olduklarını ifade eden Müezzinoğlu, organ bağışı ile  ''ömre ömür katmak, ölümden ömür çıkartabilmek'' istediklerini belirtti.
Organ bağışında Türkiye'nin hak ettiği bağış rakamlarını yakaladığında, dünyayla yarışabilecek hatta dünyanın önüne geçebilecek düzeye ulaşabileceğini dile getiren Müezzinoğlu, ''Organ nakillerinde bu önümüzdeki 5 yıllık dilimlerde başarabileceğimize inanıyorum'' dedi.
Sağlıklı yaşam adına aşı kampanyalarını genişlettiklerini ve aşı içeriklerini 13 kaleme çıkarttıklarını anlatan Bakan Müezzinoğlu, birinci basamakta tüm koruyucu hekimlik hizmetlerini ücretsiz sunduklarını, önümüzdeki dönemde, aile hekimleriyle yeni projelere de imza atmaya hazırlandıklarını kaydetti.

Erişkin aşılama programını genişlettiklerine işaret eden Müezzinoğlu, dünyada ilk kez karekod destekli elektronik aşı takip ve soğuk zincir izleme sistemini uygulamaya başladıklarını söyledi.
Suriye'de çocuk felci salgını olduğu bilgisi alındıktan sonra Bilim Kurulu'nca Türkiye'ye hastalık girişinin engellemesi amacıyla tedbirler aldıklarını hatırlatan Müezzinoğlu, bu kapsamda Suriye ile komşuluğu olan 6 ilde 5 yaş altındaki tüm çocuklara çocuk felci aşısı yaptıklarını belirtti.
81 ilde çocuklara gezici ağız ve diş sağlığı hizmeti verilecek
Anne ve çocuk sağlığı ile ilgili çalışmaların aralıksız  devam ettiğine vurgu yapan Müezzinoğlu, yeni doğan taramalarını genişlettiklerini, artık kistik fibrozis hastalığının tarama programına dahil edildiğini söyledi.

Koruyucu ağız ve diş sağlığı hizmetlerini geliştirdiklerini belirten Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
''Özellikle bu yıl yine projelendirmeye başladığımız gezici  ağız diş sağlığı araçlarıyla aile hekimlerimizin desteğiyle diş hekimlerimizle 2-12 yaş grubundaki tüm çocuklarımızı ağız ve diş sağlığı taramasından geçirmeyi planlıyoruz. Bu amaçla 81 vilayette yeterli sayıda gezici ağız diş aracının, yanı diş ünitesinin olduğu ünitelerde çocuklarımızn ağız diş muayenelerinin yapıldığı bir çalışmayı projelendiriyoruz. İnşallah teknik alt yapısını tamamlayarak bu çalışmamızı bu yıl başlatacağız'' diye konuştu.
İşitme taramasına da okul çağı okularını da dahil ettiklerini bildiren Müezzinoğlu, okul öncesi çocuklarda görme taramalarını yapmaya devam edeceklerini bildirdi.
Aile hekimlerine psikolog, diyetisyen çocuk gelişimcisi desteği
Sağlıkta dönüşüm programının ana hususlarından  olan aile hekimliği uygulamasını yaygınlaştırdıklarını ifade eden Müezzinoğlu, şöyle devam etti:

''Aile hekim sayımız 2013 itibariyle 21 bin 200'e ulaştı. Aile hekimi başına düşen nüfusu 2017'ye kadar 3 binin altına düşürmeyi hedefliyoruz. Aile hekimlerimizle toplum, birey, aile sağlığı adına önemli yeni projelerin hazırlıklarını yapıyoruz. Aile hekimlerimizin daha çok hastalığı tedavi eden bir anlayışın merkezi olmak yerine sağlığı koruyan, sağlığı geliştiren bireyin ve ailenin sağlık danışmanlığını rehberliğini yapan noktaya taşımayı hedefliyoruz. Aile hekimlerini diyetisyen, psikolog, sosyal çalışmacı ve çocuk gelişimcisi personeli ile desteklemeyi planlıyoruz.''
Obeziteyle mücadele için yerel yönetimlere çağrı

Bakanlık olarak Obeziteyle mücadele programını uygulamaya aldıklarını hatırlatan Müezzinoğlu, 2017'ye kadar obez nüfus oranını yüzde 30-31'lerden yüzde 25'lere çekmeyi hedeflediklerini bildirdi.

Egzersiz yapmayan nüfus oranının bugün yüzde 70-75 arasında olduğunu belirten Müezzinoğlu, bu nüfusun da en az yüzde 50'sini egzersiz yapan, hareket eden hale getirmeyi istediklerini, bu konuda bir toplumsal kültürün oluşmasını arzu ettiklerini vurguladı.
Bakan Müezzinoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

''Ailecek sporu aile hareketi yapacak ortamları da sağlamak gerekiyor. Önümüzde yerel yönetim seçimleri var, özellikle belediye başkanlarından, yerel yöneticilerden sağlıklı kentler, sağlıklı şehirler, mahalleler ve sağlıkla ilgili toplumuna, halkına sunacağı organizasyonlar, bisiklet yolları, spor alanları, yürüyüş alanlarını istemek, olabildiğince bu dönemde seçim atmosferinde projelerini yerel yönetimlerden adaylardan beklemek kadar, kamuoyundan da talep oluşumunu sağlamamız lazım. Kamuoyunun belediye başkan adayına veya yerel yöneticilerine 'çocuklarım için hangi oyun sahaları, hangi hareket sahaları, hangi toprağa basma alanları, spor alanları yapıyorsun, projelerin nedir' diye sorması lazım. Özellikle kadınlarımız annelerimiz, kadınlar için sosyal dokuda, parkta sosyal organizasyonlarda neler ayırdınız diye sormaları lazım. Sağlıklı bir şehrin dokusuna yerel yöneticilerin önemli şekil verdiğini biliyoruz bu şekli verirken bizim de güçlü bir ses vermemiz gerektiğine inanıyorum.''

''2 milyon adet adım sayar dağıtacağız''

Aile hekimlerinin aracılığıyla halkın daha hareketli bir yaşam tercihi teşviki anlamında 2 milyon adet adım sayarın dağıtımını da önümüzdeki günlerde başlatacaklarını bildiren Müezzinoğlu, ''2 milyon adet adım sayarı Bakanlık olarak temin ettik, dağtıma hazırladık'' dedi.
Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması amacıyla yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Müezzinoğlu, tütünle mücadele programını kararlılıkla sürdürdüklerini söyledi.
Tütünle mücadele

Tütünle mücadelede Türkiye'nin örnek ve öncü ülke olduğuna dikkati çeken Müezzinoğlu, alkole başlama yaşı, uyuşturucuya başlama alışkanlığının özellikle sigaraya başlamayla paralel gittiğini ifade etti. Müezzinoğlu, ''O nedenle tütünle mücadelede hangi oranda başarılı olursak o oranda alkole erken başlama veya uyuşturucu alışkanlığını o kadar engellemiş olabiliriz. Burada düğüm noktası tütüne sigaraya alışma ve onu kullanmadır. Bu sigara tütün alışkanlığını engelleyebilirsek veya azaltabilirsek diğerlerini de o kadar azaltmada bir altyapı oluşturmuş olacağız'' dedi.
Dünya genelinde yaygın olarak görülen ve Türkiye'de çok sayıda kişiyi etkisi altına alan H3N2 virüsüne bağlı herhangi bir salgın durumunun söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Müezzinoğlu, bu yıl yaşanılan grip virüsüne bağlı herhangi bir olağanüstü durumun bulunmadığını belirterek, "Şu anda da sağlık kuruluşlarımıza Türkiye genelinde yansımış kayda geçmiş ölüm vakası söz konusu değil" dedi.

Müezzinoğlu, genel kanaatin, virüsün hastalık yapma süresinin uzun olduğunu vurgulayarak, "Yani bizim alıştığımız bir cümle vardır. 'İlaç kullanırsanız 7, kullanmazsan bir hafta'. Burada sanki 10 gün merkezli bir etkin süre var. Hastalarımızın çoğunda 'hala geçmedi' cümlesini yoğun olarak görüyoruz. Hangi düzeyde olduğunu aylık kayıtları değerlendirdikten sonra açıklayabiliriz. 'Bu yıl ülkemiz, salgın yaşadı' cümlesini söyleyecek durum yok, rutin her yıl yaşadığımız, zaman zaman pik yapan, zaman zaman durağanlaşan, eylül ayı başlarında başlayan ve nisan sonuna kadar süren bir süreç" diye konuştu.

"Her istisnai özelliği olana bir yasal düzenleme yapma şansımız yok"

Bir gazetecinin, Prof. Dr. Ömer Özkan'ın Tam Gün Yasası ile ilgili eleştiriler yaptığını, bununla ilgili değerlendirmesini sorması üzerine Müezzinoğlu, şunları kaydetti:

"Biz, bu ülkenin her ferdini, hele hele bilimsel anlamda dünya çapında standartlara gelmiş hocalarımızı, olabildiğince kurumları ile yüzleştirerek, olabildiğince kurumlarıyla bütünleştirerek; kurumlarıyla bütünleştiremediklerimizi de ülkemizin dinamikleriyle bütünleştirerek, ülkemize ve insanımıza hizmet etmesini amaçladık. O nedenle, saat 17.00'den sonra istiyoruz ki hocalarımız o kurumda kariyer sahibi olurlar, o kurumda hoca olurlar. O kurum, bu ülkenin kurumu. O ülkenin kurumu, onlara sıfat verdi, doçent, profesör yaptı.

Kabiliyetlerini bu ülkenin dinamikleriyle Türkiye'ye ve dünya kamuoyuna sundu. Bu kabiliyetleri, ülkesi ve milletiyle paylaşmasını isteriz. Ama, her istisnai özelliği olana bir yasal düzenleme yapma şansımız yok. Bunun ötesinde daha farklı dinamikler için belirli standartları olan ve ülkemiz için marka değeri olan hocalarımız 'istiyorlarsa vakıf üniversitisi ya da özel hastanelerle de anlaşma yapsın' istedik. Ayrıca, 'kurallar beni bir kalıba sokmak istiyor, ben bu kalıpta yapamam' diyenler için de o zaman dışarıda olur. Biz, ondan sözleşmeli hizmet satın alırız. Bunun da yolunu açtık. Yani bu ülkenin her hekiminden azami istifade edecek alternatifleri koyduk.

İnşallah Ömer kardeşim, değerli hocamız da bu milletin evladı, bu millete en güzel hizmeti kurumunda sunmasını, ama en azından ülkemizde sunmasını talep ediyoruz."
"Hekimleri, cezalandırılacak ya da suçlanacak kitle olarak görmüyoruz"

"Yıl sonu itibariyle sezaryen ve anjiyoların, yazılan ilaçların ne kadar gerekli olup olmadığının tespit edileceğini ve müeyyide uygulanacağını söylemiştiniz? Bunu açar mısınız?" sorusu üzerine Müezzinoğlu, müeyyide uygulanacağına ilişkin birşey söylemediğini belirtti.
Müezzinoğlu, "2014 yılı sonunda müeyyide uygulamamız gerekip gerekmediğinin analizini yapacağız. Belki bu alanların hepsinde başarılı olunduğunu göreceğiz ve yeni alanları çalışacağız. Burada hadiseyi tek taraflı, 'yalnız hekime müeyyide uygulayacağız' gibi bir boyutla söylersek, bu meslekteki arkadaşlarıma haksızlık yaparız. Başarı çıktığında belki ödüllendireceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Hastanın algısının da değişmesi gerektiğinin altını çizen Müezzinoğlu, "Burada hekim arkadaşlarımızı, kamuoyunda cezalandırılacak ya da suçlanacak kitle olarak görmüyoruz. Bilinçlenmemiz gereken bir sürece ihtiyacımız var. Onun için kamu spotları hazırlıyor, medya desteği istiyoruz" diye konuştu.

Yurt dışındaki TC vatandaşı hekimlere, döndüklerinde mecburi hizmetten muafiyet
Müezzinoğlu, "yurt dışında uzmanlık yapan hekimlerin Türkiye'de hizmet verdiklerinde mecburi hizmetten muaf sayılacak mı ve müdahale alanlarının kısıtlanması söz konusu mu?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:

"Bu, bir yasal düzenlemedir. Yurt dışında şu anda 2 bin-2 bin 500 gerek hekim gerek uzman arkadaşımızın bulunduğunu tahmin ediyoruz. O arkadaşlarımız ya ihtisasını ya eğitimini yurt dışında yapmış ya da bir vesile ile yurt dışına gitmiş ve hekimlik yapıyor, 'mecburi hizmet var' diye de Türkiye'ye gelmiyor. Türkiye'deki hekimlerimiz de mecburi hizmete muhatap. Burada iki yoldan biri seçilecek. Bu 2 bin 500 meslektaşımız, 'gelmezlerse gelmesinler, ne halleri varsa görsünler' diyeceğiz, onları bizim hekimlik listemizden çıkartacağız. 'Yurt dışından doktor gelsin' diyoruz. Hekim açığı olan bir ülkeyiz. Kendi insanımız 'yurt dışında mecburi hizmet var 'diye gelmiyorsa, onlara 6 ay süresince açık kapı araladık. Bizim göstereceğimiz kadrolara, kadrolu olarak gelmek istiyorsanız, özel sektörde çalışmak istiyorsanız 'buyrun gelin, altı ay süresince bu hakkınız var' diyoruz.

Yasal düzenleme, dedikodu vesilesi olmasın diye 31 Aralık 2012 öncesinde yurt dışında hekim olmuş, uzman olmuş ya da yurt dışına gitmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hekimlerimize 3 yıl hekimlik yapmak şartıyla, mecburi hizmetten muaf tutuyoruz."
Müezzinoğlu, "Bir defa kurada 5. ve 6. bölgeye gitmiş olan hekimler, ikinci defa bu bölgelerin kurasına girmeyecekler" dedi.

"İlacın fiyatı fazla olunca mı değeri artıyor?"

"Düşük fiyatlı ilaç politikasına bağlı, ilacın bulunamaması gibi bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Bir damacana su, antibiyotikten daha pahalı olabiliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Müezzinoğlu, hiçbir vatandaşın tedavisine ilişkin ilaç sıkıntısı yaşamasına izin vermeyeceklerine işaret etti.
"Zaman zaman bazı ilaçların üretiminde zorluklar yaşandığını" bildiklerini dile getiren Müezzinoğlu, kimi antibiyotiklerin bir damacana su ile aynı fiyat olduğuna yönelik eleştiriler için "Evet, daha da ucuz olabilir, bir mahsuru mu var? Fiyatı fazla olunca mı değeri artıyor?" yanıtını verdi.
Ürünün, kolay temin edilmesi ve maliyetinin ucuz olması durumunda ilacın fiyatının da uygun olacağını ifade eden Müezzinoğlu, 2002'de 48 TL olan bir ilacın bugün 9 TL olduğunu söyledi. Hiçbir hastanın ilaç sıkıntısı yaşamasına izin vermediklerinin altını çizerek, "Bugün 40 bin dolar olan ilaç, bir hafta sonra hastamızın elindedir" diye konuştu.

"Aynı suça iki ayrı ceza olmaz"
Müezzinoğlu, Torba Yasa'da sağlığın ticari unsur haline dönüştürülmesini engelleyen maddede yapılan değişiklik ile ilgili bir soru üzerine, "Değişik hukukçularla, aynı suça iki ayrı ceza olmaz' şeklinde yoğun birşey geldi. Biz, hukukçu milletvekillerimizle, grup başkanvekillerimle değerlendirdik. Reklam ve tanıtım ile ilgili zaten cezai müeyyideler belirlenmiştir ve uygulanmaktadır. Sağlık Bakanlığı'nın aynı suça ikinci ceza verebilmesi yasal olarak hukuki anlamda doğru değildir. 'Bu madde, bu anlamda hem arzu edilen sonucu getirmez hem de iptal getirir' diyerek değerlendirme yapıldı" ifadelerini kullandı.

Hastanelerin kapatılmasına, ceza verilmesine ilişkin kanun hükmünde herhangi bir değişiklik bulunmadığını vurgulayan Müezzinoğlu, mobil cihazlardan ilaç takip sisteminin vatandaşlarca da yapılabileceğini müjdeledi. Şu anda bunun niçin tüm hazırlıkların tamamlandığını ve kurumun kendi içinde uyguladığını ifade eden Müezzinoğlu, "Ben, kendi telefonuma indirdim ve kullanıyorum. aldığım ilacın karekodunu okutarak, toplatılan ilaç olup olmadığını, son kullanma tarihinin geçip geçmediğini görebiliyorum" diye konuştu.
"Aile hekimleri ile ilgili bir sevk sisteminin olacağı belirtiliyor, nasıl olacak?" sorusu üzerine Müezzinoğlu, bir sevk sistemi için şu anda alt yapının uygun olmadığını söyledi. Müezzinoğlu, aile hekimi sayısının 30 binin üzerine çıkmadığı sürece, sevk sisteminin reel uygulanamayacağını dile getirerek, "Gerçekçi olmak lazım. Ama, hastane yerine Aile Sağlığı Merkezi'ne gidebilmelerini kolaylaştıracağız. Yoksa, kısa vadede sevk sistemini kurabilmemiz bu aile hekimi sayımızla mümkün değil. Aile hekimi sayısının 2 misline çıkmalı, fiziki imkanları artırılmalı. Bunun için önümüzde 5 yıllık bir projeksiyon var. Onu görebilirsek, sevk zincirini nasıl yapacağımız planlanır. Şu anda sevk zinciri kurabilme imkanımız yok, alt yapımız yeterli değil" dedi.

Müezzinoğlu, kadrolu çalışanlar dışında hizmet alımı ile çalışanlar bulunduğunu anımsatarak, hizmet alımı ile çalışan için Bakanlık olarak özlük ve ekonomik hakları anlamında da sözleşmelerinde asgari ücret bazlı bir anlayıştan meslek dağılımı bazlı bir anlayışın çalışmalarını yaptıklarını bildirdi.
 
adminadmin