Analiz
Giriş Tarihi : 09-10-2016 13:00   Güncelleme : 09-10-2016 13:00

Aytunç altındal: Hilafet Gelirse Türkiye Birleşmiş Milletler'de Daimi Üye Olur

Araştırmacı-yazar Aytunç Altındal 2013'te şüpheli ölümünün öncesinde Derin Tarih Dergisi'ne çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Aytunç altındal: Hilafet Gelirse Türkiye Birleşmiş Milletler'de Daimi Üye Olur

Mustafa Kemal'in hilafeti değil halifelik ünvanını kaldırdığını söyleyen Altındal, Fetullah Gülen'in kendisini halife olarak gördüğünü söyledi. Yazar Altındal, hilafet gelirse BM'de Türkiye'nin 6. daimi üye olacağını ifade etti.

13 Kasım 2013'te aniden, şüpheli bir şekilde vefat eden araştırmacı-yazar Aytunç Altındal, Derin Tarih'e verdiği son söyleşisinde Mustafa Kemal'in İngiliz tehdidiyle hilafeti değil, halifelik unvanını kaldırdığını söylüyor.

Altındal'a göre Kürt isyanlarının temelinde “hilafet elden gitti” endişesi vardı.

Fetullah Gülen'in kendisini halife olarak gördüğünü de belirtmiş. Vefatından 5 ay önce yapılan bu ilginç söyleşi tarihe not düşüyor.

İşte Altındal'ın gündemi sarsacak söyleşisinden bir bölüm karşınızda!

Atatürk'ün 'Vasiyeti', Yani Tuttuğu Gizli Notlar Ne Açıdan Önemli?

Atatürk'ün gizli vasiyeti adı altında 1980'de bunu ilk defa dile getirdim.

Kastedilen, Atatürk'ün siyasî vasiyetidir.

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kişi nasıl bir gelecek öngörüyor? Devletin ilelebet payidar kalabilmesi için neler gerektiğini düşünüyor? Bunun için kendisinin bazı tasavvurları var.

Daha cumhuriyet kurulalı 15 sene olmuş.

Dolayısıyla kastedilen “Makbule'ye 50 lira verin, ötekine 5 lira verin” şeklinde bir vasiyetname değil.

Kendi tuttuğu çeşitli kayıtlar, görüşler ve yaklaşık 400 sayfayı bulan, kimisi iki satır, kimisi bir sayfa notlardan oluşan bir külliyat…

Bu Notlar İlk Defa İnönü Tarafından Mı Açıldı?

Hayır. Bu, bildiğim kadarıyla 1958'den itibaren Menderes'in haberdar olduğu bir durum.

Dolayısıyla 1938'de mühürlenerek saklanan bu kâğıtlar 1950'li yıllarda Menderes başbakan, Celal Bayar da cumhurbaşkanıyken onlar tarafından biliniyor olmalı.

1964'te Celal Bayar'a sordum; o da “Böyle bir olay vardır fakat Türkiye buradaki fikirlere hazır değildir” dedi.

1988'de 50 yıl doldu ve açılması gerektiğinde Kenan Evren 25 sene daha yasak koydu.

Kızdığım taraf, hep birileri Türkiye ve Türk milleti adına “Türkler buna hazır değil” diyor.

Ya kardeşim sen kimsin, niçin durmadan bunu deme yetkisini kendinde görüyorsun?

Bu Notları Açıp Okuyanlardan Bir Bilgi Sızmadı Mı Hiç?

Menderes'in 1958'de söylediği bir cümle vardır: “Siz isterseniz hilafeti de getirirsiniz.”

O dönemde kullanılmayan, kullanılması mümkün olmayan bir cümle bu.

Nitekim Menderes laiklikle ilgili yasa ve yönetmeliklerde değişiklikler yapmayı planlıyordu.

27 Mayıs'ın ardından idamı, notu okuduğunun işaretidir.

Mustafa Kemal Nutuk'ta Bu Konuyla İlgili Ne Diyor?

“Dünyada halkı Müslüman olan üç tane devlet var: Türkiye, Afganistan, İran. İleride bu sayı 40'a, 50'ye çıkarsa bu ülkeler bir araya gelirler, kendi aralarından beş ülkeyi seçerler.

Bu beş ülkenin millet meclisleri rotasyon usulüyle hilafeti temsil eder” diyor Mustafa Kemal.

Burada “hilafet ilga edildi” sözü var.

Oysa ilga edilenin mülga edilmesi gerekir: ancak bu yapılmamıştır.

Kaldırılan halifelik unvanıdır, hilafet değil! 1923-24 döneminde Abdülmecid Efendi halife veya padişah olabilecek en son kişidir.

Hanedanda sıra onda değil.

1 Kasım 1922'de ne oluyor? Saltanat kaldırılıyor. Nitekim Mustafa Kemal mecliste yaptığı konuşmada “biz saltanata kesinlikle karşıyız, hilafeti savunacağız”, diyor.

Bunun eski Türkçe belgesini de ilk defa ben yayınladım.

Kâzım Karabekir'in Hilafetin Osmanlı Hanedanından Alınma Planını Önlediği de İfade Ediliyor.

Bakın, burası karıştırılmasın.

Sadece Mustafa Kemal değil, hiç kimse kaldırılmasını istemiyor.

Yani Kâzım Karabekir olsun, Fevzi Paşa olsun, herkes hilafet kalsın diyor.

Hilafeti kaldırıyoruz dediğiniz anda devreye ne giriyor biliyor musunuz (zaten sonradan girmiştir)?

Bugünkü Kürtçülük akımı var ya, PKK demiyorum dikkat, Kürtçülük akımı işte bununla bağlantılı.

Çünkü bütün isyanlar hilafetin kaldırılmasından sonraya denk gelmiş ve “dinimiz elden gidiyor, halife olmadan İslamiyet olmaz” tezinden kaynaklanmıştır.

Kürtçülüğün en önemli iki temelinden biri hilafet meselesidir.

PKK'ya niçin destek verildi?

23 tane Kürt isyanı var; bunlardan 22'si “Hilafet elden gitti” diye din adına yapılan isyanlar.

Bir tek PKK'nın olayı Marksist-Leninist.

O dönemde PKK çok imam öldürdü.

İslam dinini çökertmekle görevli oldukları için destek var.

Öteki ayaklanmalarda hemen asın diyorlar.

Şeyh Said gibi mesela…

Çünkü onlar dindar adamlar.

PKK'yı sana getiriyor, Öcalan'ı sana teslim ediyor ama sakın asmayın ha diyorlar.

Neden? Çünkü bunlar Allahsız, İslam dinine düşman insanlar.

Fransa, Almanya, İngiltere, Amerika ve İsrail, Türkiye'de İslamiyetin etkisini kırmadan hiçbir iş yapılamaz diye düşünüyorlar.

Bm'nin Görünmeyen Daimi Üyesi

Aytunç Altındal konuşmasına BM ile ilgili çarpıcı bir bilgi vererek devam etti;

Şu anda belgeler nerede? (Hilafet ile ilgili)

Konuyu meclise taşıdık.

Cemil Çiçek geçen sene bir açıklama yaptı, “Şu anda bu belgeler emin bir yerde saklanıyor, oraya emanet ettik” dedi.

Belgelerin 2013 Aralık'ında açıklanması gerekiyor.

Şimdi hilafet bize ne getirir, bizden ne götürür? diye de bir soru sormamız lazım.

Ama Mustafa Kemal Paşa'nın öngördüğü şekilde yapılacak bir hilafet.

BM'de beş daimi üye var.

Orada İslamı temsilen kimse yok.

İşte o zaman Türkiye de altıncı ülke olarak orada daimi üye olur.

Altıncı ülke İsrail ama göze gözükmüyor.

Belgelerin içinden çıksa da çıkmasa da Türkiye bu yola girdi diyorum ben.

Çıkarsa eğer Mustafa Kemal'in bu konuda bir projesi olduğu anlaşılacak.

Bu üst tasarımı yerine getirebiliriz ki, zaten Dünya İslam Konseyi, İslam Kalkınma Örgütü kurulmuş.

1977'den bu yana şuraları tamamlamışız.

İlk İslam Şurası 1977'de Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan zamanında toplanmış.

Kim düzenlemiş? Hasan Aksay.

1979'da ikincisi Pakistan'da yapılmış.

Tansu Çiller döneminde 3. İslam Konseyi yapılmış.

Şuraların tamamlanması lazım.

Kaç tane olacağı belli değil.

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın başına Ekmeleddin İhsanoğlu'nun 54 oy alarak gelmesi de rastlantı değil.

Böyle bir proje var ve Nutuk'ta da yer alıyor. O zaman Türkiye bunu tartışsın.

Aytunç Altındal Kimdir? (1945-2013)

12 Ocak 1945'te doğdu, ilkokulu İstanbul'da okudu.

Ortaokul eğitimini Diyarbakır'da tamamladıktan sonra Haydarpaşa, Kabataş ve Pendik Liselerine devam etti.

Sorbonne Üniversitesi'nin ardından İsviçre'de Zürih Üniversitesi'nde teoloji dalında doktora yaptı.

Haber, Akşam, Cumhuriyet, Yeni Halkçı, Ulus, Yenigün gibi gazetelerde yazdı.

Şiirlerini Sanat Edebiyat, Varlık, Süreç, Bilim-Sanat gibi dergilerde yayımladı.

1983'de İsviçre'de Modus Vivendi Kültür Merkezi'ni kurarak 10 yıl yönetti.

1989'da Rusya'da Kültür Danışmanlığı yaptı.

1992'de İngiltere Edinburg'da International Academy For European and Christian Studies akademisinde Project Academic Board (Akademik Proje İdari Heyeti) üyeliğine seçildi.

Aynı yıl İngiltere'de yayınlanan Three Faces Of Jesus (Üç İsa) adlı kitabı dünya çapında yankı uyandırdı ve Rusçaya tercüme edildi (1993).

2000'li yıllarla birlikte tv programlarında gizli örgütlerin Türkiye üzerindeki emellerini anlattı.

18 Kasım 2013'teki ani ve şüpheli ölümü gündemi hala meşgul ediyor.

Bazı eserleri: Türkiye'de ve Dünyada Casuslar (2008), Gül ve Haç Kardeşliği (2015), Tanrı Neden Fikir Değiştirdi? (2012), Üç İsa (2016), Devlet ve Kimlik (2013), Türkiye ve Ortodokslar (2002), Bilinmeyen Hitler (2016), Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı (2007), Vatikan ve Papa'nın Gizli Türkiye Senaryosu (2006), Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri (2016).

adminadmin