Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 28-03-2017 09:31   Güncelleme : 28-03-2017 09:31

Bir Kurabaz Yeter Hollanda’ya

Bugün Finike portakalının Hollanda ile olan bağını yazacaktım. Finike’nin Hollandalı kaşif Willem Barentsz tarafından keşfedilmesine ve Tapınak Şövalyelerince hangi amaçla ve nasıl kurulduğuna; Marko Paşadan Avrupa’yı titreten ve bir bayrak altında birleştiren torunu General Marko Van Basten’e; Holanda’yı 1500’lerde Avrupa’nın incisi parlayan yüzü yapan büyük deha filozof Gulite, Finike portakalının genleri ile oynanarak Türk toplumunun genetik yapısına zarar verme çalışmalarına öncülük eden ve bu amaçla kurulmuş olan İstanbul merkezli şirketlerine ve bu şirketi yönetmek üzere sözde futbolcu kılığında gönderilmiş olan Şınaydır’a kadar meselenin aslını anlatacaktım. Ve portakal sıkma eyleminin gerekçelerini izah edecektim.

Bir Kurabaz Yeter Hollanda’ya

Lakin son anda çarkettim. Çünkü sıktıkları portakalın suyunu içince eylemci arkadaşların, hastaneye kaldırıldıkları ve genetik bozukluk teşhisi konulduğuna dair haberler aldım.

Gelelim Hollanda’ya.

Hollanda, yüzölçümü Konya ilimiz kadar olan bir krallık.

Tarım ve hayvancılık ürünleri konusunda Avrupa’nın birincisi, Türkiye’den daha fazla bir ihracat hacmine sahip.

Kişi başı milli geliri 44.750 Amerikan doları seviyesinde. Türkiye’de kişi başına gelir ise yıllardır gerilemekte ve en son 9 bin dolar seviyesine düştü.  Türkiye ile ticaret hacmi 6 milyar dolar seviyelerinde. 3,2 alıyoruz 2,7 satıyoruz gibi ama 500 milyon dolar fazlaları var.

Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülkelerin başında geliyor. 26 milyar dolar.

Her yıl 1 buçuk milyon Hollandalı turist ülkemizi ziyaret ediyor.

Hadi sizin dediğiniz gibi diye diyelim, “bunlar haçlı, bunlar batının karanlık yüzü” falan.

Peki, kardeşim, siz daha geçen hafta anneler gününde önceki ay sevgililer gününde annenize, eşinize, sevgilinize, kız arkadaşınıza hediye ettiğiniz çiçeklerin menşeini biliyor musunuz?

Gidin bakın çiçekçilere nereden geliyormuş o canlı çiçekler bir öğrenin? Ülkendeki çiçekçiler Hollanda’dan gelen çiçeklerle dolu. Size ipucu çiçeklerin üzerindeki etikette NL yazar. Deniz seviyesinden aşağıda olması nedeni ile “alçak ülke” manasında.

Portakalı sıkmakla bu işlerin olmayacağını anlamalısınız. Sıkınca da suyunu içersen genetiğini de bozarlar…

Konya ovasında yetişen laleyi Hollanda lalesine rakip yapmadıkça, Avrupa’nın canlı çiçek yetiştiriciliği için en uygun iklimine sahip Yozgat’ın Yerköy’ünü canlı çiçek üretim merkezine dönüştürmedikçe, facebooklarda twiterlerde goy goyculukla sonuç elde edemezsiniz.

Dünya üzerinde tarım ve hayvancılık potansiyeli en yüksek ülkelerden biri iken, tohumu, gübreyi, samanı, buğdayı, şekeri ithal ediyorsanız siyasal gündemle zamanınızı-zamanımızı harcamakla bir yere varamazsın.

Tarım ve hayvancılıkta organize olmayı beceremiyorsanız, organize tarım – organize hayvancılık tabirlerinden uzaksanız, bana hamaset yapmayınız.

Tarım makinalarında Konya, Afyon, Ankara, Çorum illerindeki markaları uluslararası markaya dönüştüremiyorsanız, bunun karşılığında tarım makinaları ithalatı yapıyorsanız Hollanda’dan; utanmalısınız.

Eğitimi, üniversiteleri, icatları, bilimsel çalışmaları yazmıyorum bile…

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” der Ziya Paşa.

Geniş halk kitlelerinde karşılık bulsa da hamasetiniz, ben işinize bakarım.

İşiniz eksik, vazifenizi tam yapmıyorsunuz. İcat, üretim hak getire. Sanayi üretim rakamları düşmekte. Devlete ve siyasete daya sırtını, oh gelsin sazlar oynasın kızlar havasında olmaz bu işler.

Yozgat yöresinde halk arasında bir tabir vardır: Kurabaz.

Kurgu yapabilen, plancı, hesaplı kitaplı adım atan, oyun kuran ve bu oyunu iyi yöneten manasında.

Bugün çok az sayıdaki yaşlı bu kelimeyi kullanmakta. Ama biz farkındayız bu kelimenin ve bu kelimenin ifade ettiği anlamın, bu anlama uygun davranış ve düşünce biçiminin.

Şimdi sizden beklediğimiz; bu kurabazlıktır. Oyun kurmanız, kurgu yapmanızdır. Sorumluluğunuz altındaki alanlarda o “düşmanlık yapan” Hollanda, Almanya’dan daha üstün olmanın yollarını araştırıp, bulup, elinizdeki kaynakları iyi değerlendirip, ekonomiye katmanız, o ülkelerden ithalatı azaltıp – ihracatı arttırmanızdır. İlinizin-ülkenizin tarım ve hayvancılığını organize edip en azından Hollanda’dan ithal ettiğiniz ürünlere ihtiyaç duymamanızdır. Konya’nın lalesini, Yozgat’ın Yerköy’ünü Hollanda’nın karşısına uluslararası bir marka olarak çıkarmanızdır.

Bunları yapamıyorsanız en azından eğitim sisteminde, “kurabazlar” yetiştirecek reformları yapmanızdır.

Önce mevcut durumdan rahatsız olmak gerekir. Mevcuttan memnun olanlarla yollar yürünmez. Utanmasını bilen, mevcuttakini değiştirmek isteyenle yol yürünür. Sorumluluğunun bilincinde olan, hakkaniyet ölçülerinde işini tam ve eksiksiz yapmanın gayretinde olanla yürünür.

Tevilcilerle bu işler olmaz. Siyasi gündemin peşine takılanlarla olmaz. İşini yapmak yerine siyasilere selam gönderenlerle asla olmaz. “Sistem böyle” mantığına teslim olmuş düşünce ve eylemlerinde omurgasızlıktan yana tercihte bulunanlarla kat’a olmaz.

Az yazdık siz çok anlayın.

Vesselam…

Savaş UYAR

adminadmin