Fikir
Giriş Tarihi : 09-05-2019 10:29   Güncelleme : 09-05-2019 10:29

Cumhurbaşkanı, ekonomiyi nasıl kurtarabilir?

Ahmet Davutoğlu, on beş sayfalık bir metin açıklaması yaparak, Ak Parti’yi çok kapsamlı bir eleştiriye tâbi tutuyor. Demokrasi, özgürlükçü gibi temel kavramların gölgesinde; liberal bir söylemi öne çıkartıyor. Ak Parti için bir savrulmadan bahsediyor. Coğrafi bir alana Ak Parti’nin sıkışmaya başladığını ifade ediyor. Ak Parti’nin beka sorunu anlayışına eleştiri getirip, son seçim stratejisini ağır biçimde eleştiriyor.

Cumhurbaşkanı, ekonomiyi nasıl kurtarabilir?

“Kuvvetler Ayrılığı” ilkesinden yana tavır alıyor. FETÖ ile mücadeleyi eksik bularak, bazı kişilerin kayrıldığını söylüyor. Basının tek elden yönetilen bir propaganda aracı haline geldiğini, partili cumhurbaşkanı olabilir ama cumhurbaşkanı aynı zamanda parti başkanı olmamalı diyor. 

Üç Y (yasaklar, yolsuzluk, yoksulluk) ile mücadele, bugün bu üç hedef konusunda samimi bir muhasebe yapmalıyız diyor. Ekonomideki durumu bir ekonomik kriz olarak tanımlıyor. Bunun böyle tanımlanması gerektiğini, yaşadığımız ekonomik krizin temelinde yönetim sorunu olduğunu söylüyor. Güven konusunda ciddi sorun olduğunu ifade ederek, piyasaya baskı olduğunu ima ediyor.

Ahmet Davutoğlu adeta bir ana muhalefet gibi kendi partisine eleştiriler getiriyor. Bu ifadeler direkt cumhurbaşkanını hedef almıyor. Ama dolaylı olarak hedef Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Kutsal değerlerimizin siyasî çıkarlar uğruna hoyratça kullanılması ifadesi; dinin siyasete alet edilmesi tanımlamasının, dinî bir jargonla ifade edilmesi olarak karşımıza çıkıyor. Vefa duygusunun olmadığı, kişisel itibarların sosyal medyada saldırı altında olduğu, Milliyetçi Hareket Partisi ile İttifakın Ak Parti’nin aleyhinde olduğu, bu ittifakın Anadolu’da MHP’nin işine yaradığı, direk Erdoğan’ı karşısına almadan parti içinde paralel bir zemin oluştuğuna gönderme yapıyor. Partinin çok kötü bir durumda olduğu bunun tekrar ilk baştaki ilkelere dönülmesi gerektiğini söylüyor.

Evet, seçim sonrası parti kurma çalışmaları için resmi açıklamaya iyi bir gerekçe gerekiyordu. Bu gerekçe, muhtemel partiden ayrılmadan sonra, hazır hale gelmiş oldu.

Ahmet Davutoğlu’nun bu eleştirdiği şeylerde kendisinin de payı yok mudur? Bir zamanlar Ak Parti hükümetinde etkin rol oynayarak, dışişleri bakanlığı yapacaksın, ABD’nin bugünkü çıkarlarına zemin hazırlayan Suriye politikalarında aktif rol alacaksın, bu partide başbakanlık yapacaksın, faizli kredileri daha çok verebildik diye, Allah’a hamd ettiğinde alkışlanacaksın, kötü gittiğini söylediğin işlerle ilgili hiçbir sorumluluğun yokmuş gibi bir manifesto yayınlayacaksın…

Olumsuz gidişat ile ilgili aktif rol oynayan ve Recep Tayyip Erdoğan sayesinde cumhurbaşkanı olan Sayın Abdullah Gül, Sayın Ali Babacan sütten çıkmış ak kaşık mı? Bu ülkede Ali Babacan, ekonomi bakanlığında görev almadı mı? Siz daha iyisini yaptınız da Erdoğan mı engel oldu?

Abdullah Gül’ün perde arkasından yeni parti kurma söylemlerini, Ali Babacan üzerinden kamuoyuna yayılması, Ahmet Davutoğlu’nun yeni parti hazırlıklarına göz kırpar gibi bir manifesto niteliğinde metin açıklaması birbirinden bağımsız hareketler değildir. Bu Ak Parti’den iki büyük parça koparma stratejisidir.

Davutoğlu’nun eleştirileri içerisinde doğruluk paylarının olmadığını söylemek mümkün değil... Ama biz bu mücadeleyi, bu eleştirileri klasik parti içi eski-yeni, küskün-gözde olanlar ilişkisi düzeyinde değerlendiriyoruz. Ak Parti’nin karşısında yeni bir parti kurulacaksa kesinlikle faizci ekonomi düzenini değiştirecek net söylemde bir parti olmalıdır.  

Cumhurbaşkanı için çıkış yolu?

Başkan Recep Tayyip Erdoğan; Allah’a ve emirlerine karşı gelen, milletin hakkını devlet eliyle bir avuç faizciye taşıyan bu sistemi imha etmek zorundadır. Artık “zamanı değil” sözleri geçerliliğini yitirmiştir. Zaman, bu zamandır!

Doğu Akdeniz’deki operasyonlar derinleştikçe daha evvel de ifade ettiğimiz bekâ problemi daha iyi anlaşılmıştır kanaatindeyiz. Şartlar daha da kötüleşmeden derhal kendi ekonomimizi yeniden yapılandırmamız lâzım. Geç kalmış değiliz, küresel finans, yeni 11 Eylül kulelerini yıkacaktır. Bu kulelerden hızlı bir biçimde çıkmamız şarttır.
Yunus Ekşi
Baran Dergisi 642. Sayı

adminadmin