Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-02-2018 11:22   Güncelleme : 22-02-2018 11:22

“Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir!..

“Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir!..

 

* “Eski Van Milletvekili merhum İbrahim Arvas Bey (“Tarihi Hakikatler” adlı eserde) anlatmıştı. Lozan’ın gizli protokollerinde şu maddeler varmış: 1- Hilâfet kaldırılacak; 2- Şeriat yasaklanacak; 3-Türkiye İslâm’dan ve İslâm dünyâsından uzaklaştırılacak.”  (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 26.02.2017, s. 3)

 * “(Her şeyi) yaratan Rabbinin adıyla oku!.. O keremine nihayet olmayan Rabbindir. Ki, kalemle yazı yazmayı öğreten O’dur… İnsana bilmediği şeyleri O öğretti.”  (Kur’ân-ı Kerîm; Alâk Sûresi; âyet 1, 3, 4-5)

* “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sâhipleri ibret alırlar.”   Kur’ân-ı Kerîm (Tibyân Tefsiri), Zümer Sûresi; âyet 9

*  “Onlar, Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise nûrunu tamamlayacaktır, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.” (Kur’ân-ı Kerîm; Saff Sûresi, âyet 8)

*  “Allah’ın lâneti, zâlimler üstüne olsun!.” (Kur’ân-ı Kerîm; A’râf Sûresi, âyet 44’den)

*  “Muhakkak Allah, (…) zulmedenleri ne bağışlar, ne de doğru bir yola eriştirir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi,  âyet 168)

*   “Ey îmân edenler; Yahûdî ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğunu doğruya iletmez.” (Kur’ân-ı Kerîm-Mâide Sûresi, âyet: 51)

*  “Ey îmân edenler! Eğer kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, sizi îmânınızdan çevirirler, kâfir ederler!.”  (Kur’ân-ı Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet 100)

*   “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahûdîler ve ne de Hıristiyanlar, asla senden râzı olmazlar.”  (Kur’ân-ı Kerîm-Bakara Sûresi, âyet: 120’den)

*   “Zulmedenlere meyletmeyin (yakınlık göstermeyin) ki, size ateş dokunur ve Allah’tan başka dostlarınız da yoktur, sonra kurtulamazsınız”  (Kur’ân-ı Kerîm; Hûd Sûresi, âyet 113)

*  “İçinizden iyi ve yararlı olana dâvet eden,  doğru olanı emreden bir topluluk çıksın. İşte gerçek kurtuluşa kavuşanlar onlardır.”,  “Siz Müslümanlar; insanlığın iyiliği için çıkarılmış bir topluluksunuz, doğru olanı emreden, eğri olandan insanları sakındırırsınız.”, “Ey îmân edenler! Sizden olmayanları dost edinmeyin! Sizi şaşırtmakta kusur etmezler, işlerinizin sarpa sarmasını arzu ederler. Görmüyor musunuz buğzları ağızlarlından taşmakta…”  (Kur’ân-ı Kerîm; Al-i İmrân Sûresi, âyet 104, 110,  118)

*  “Güzel bir söz; kökü yerde sabit, dalları semâda olan güzel bir ağaç gibidir. Yemişlerini Rabbinin izniyle her zaman verir. Habîs (kötü) bir söz de yerinden sökülmüş, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.”  (Kur’ân-ı Kerîm; Tibyân Tefsîri-İbrahim Sûresi, âyet: 24-26)

*  “Habîs söz söylemek, habîs adamlara lâyıktır. Habîs adamlara, habîs kelâm yakışır.”  (Kur’ân-ı Kerîm- Mevâkib Tefsîri; Nûr Sûresi, âyet: 26)

*  “Dîn, nasîhattır.”, “Benim ümmetim, bâtılda ittifak etmez.”, “İyi bir iş yapmaya niyet edip de yapamayana, tam bir iyilik yapmış gibi sevâb verilir. Niyet edip yaparsa, on mislinden 700 misline, hatta daha fazla sevâba kavuşur. Kötü bir işe niyet edip de yapmayana, yapılmış tam bir iyilik sevâbı verilir, niyet edip de yapana ise sâdece bir günâh yazılır.”,  “Îmân etmedikçe Cennet’e giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek mânâda îmân etmiş olamazsınız!”, “Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir.” , “İnsan, dünyâda kimi seviyorsa, âhirette onun yanında olacaktır.”, “Kim kendini bir kavme benzetirse, onlardandır.”,  “Zâlime yardım eden, ondan zarar görür.”, “Bir zâlime yardım edene Allahü teâlâ o zâlimi musallat eder.”  (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)

* “Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Mademki böyledir, o hâlde Allahü teâlâya ibâdet edenlerle beraber bulun, onları sev!..” (İmâm-ı Şâfiî “r. aleyh”: Gazze-H. 150/M.767, Mısır-204/820)

“Söz ola kese savaşı,söz ola kestüre başı/Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ide bir söz

Kişi bile söz demini, dimeye sözün kemini/Bu cihân cehennemini, sekiz uçmağ ide bir söz.” (Yûnus Emre)

*“Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma-yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.”  (İsmet İnönü-Hâtıralarım; C. 2, s. 223)

* “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir.”, “Muhammed birdenbire Allah’ın Resulümüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O Arapların ahlâk ve âdetlerinin pek fena ve pek iptidaî ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için, tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur.”, “Hakikatte Peygamberin ilk söylediği Kuran ayetlerinin ne olduğu kat’i surette malûm değildir.  Muhammed uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu.”,  “Muhammed cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştı.”  (“Tarih II-Ortazamanlar”; MEV İstanbul 1931, s. 89, 90 ve 91)

* “Kahrolsun Şeriat Hükûmeti”,“Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.” (Moiz Kohen/Tekin Alp-Kemalizm; İstanbul 1936, s. 94, 171)

* “Kamalizm, bütün dinlerin üstünde bir yaşamak dinidir. Şimdi yaşamak dini, yarın ahrette nimet bulmak hurâfesini yıkmıştır. Tapılan görünmeyen değil, görünen hakikattir.”, “Kamalizm dininin hiç şaşmayan disiplini altında gençlik böyle olacaktır.”, “İslâm dini, tam Araba yakışan bir dindir.” (CHP’nin Edirne Milletvekili Şeref Aykut :1874-1939)

“Ne câmi, ne medrese, ne başka bir gençlik kurumu. Bizce: Halkevleri bugünkü neslin gireceği biricik evler, biricik tapınış yerleridir. Gençlik bu evlerde ne bir puta, ne de mevhum bir varlığa tapınmıyor. Gençliğin bu evlerde bir tanrı olarak bulduğu yine kendisidir.” (Ülkü Halkevleri Dergisi; Yıl: 1936, S. 36, s. 459)

* “Gazetelerimizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bâhis bazı yazı, mütâlâa, ima ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek tarihî, gerek temsilî ve gerek mütalâa kabilinden olan her türlü makale, bend, fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi ve başlamış bu gibi tefrikaların en son 10 gün zarfında nihayetlendirilmesi…” (Ankara 1945; Başvekâlet Matbuat Umum Müdürlüğü İç Matbuat Dairesi- İzzettin Nişbay)

 *CHP iktidarının şairleri, Peygamber diye, bazen Allah diye bahseden şiirler yazdılar. Edip Ayel diye biri, aynı şiir içinde Atatürk’e hem peygamber, hem de Allah diye yaltaklanıyordu. Kemâlettin Kamu’ya göre, ‘Kâbe Arabın olsun/Çankaya bize yeter’di. Behçet Kemal Çağlar, Peygamberimiz için yazılan Mevlîd’i, baştan sona kadar Atatürk’e çevirmişti: ‘Kim dilersiz bulasız oddan necat/Atatürk’e, Atatürk’e esselat’”  (Yavuz Bülent Bâkiler-Türkiye Gazetesi-10.06.2011, s. 17)

*  “Biz Yahûdiler, 20. Yüzyılda, Orta-Doğu’da yıkılmaz denen Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp iki devlet kurduk! Onlara, öyle güzel bir sistem inşa ettik ki, Türkler, bize Filistin’i vermeyen Abdülhamid’e 200 sene daha söverler!..”  (C. Weizman: İsrail Cumhurbaşkanı-Türkiye Gzt; 03.11.2014, s. 9)

 *  “İsrail, 1948’de kurulurken 5 bin yıl evvel kullanılan İbraniceyi resmi alfabe olarak kabul etti. Kaybolup giden bir dil, yeniden hayat buldu. (…) Tek parti zihniyetinin Osmanlı muhalefeti, İslâm düşmanlığından ileri gelmektedir. İslâm’a düşman olanlar; imâna da, ezâna da, namâza da, camiye de, elifbaya da düşmandır.”   (Rahim Er-Türkiye Gazetesi; 11.12.2014, s. 3)

*   “1930’lar milliyetçiliğinin ırkçılığa yaklaştığı, ilmî temellerden uzaklaştığı iddia edilebilir. Ancak daha ağır hata, din unsurunu bertaraf eden bir milliyetçilik anlayışıdır ki, bu Türk milliyetçiliğinde mümkün değildir. Zira İslâm olmaksızın Türk milliyeti düşünülemez.” (Yılmaz Öztuna-Türkiye Gazetesi, 23.10.1994)

 “Osmanlı Devleti, Sünni esaslar üzerine kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti ise Alevi esaslar üzerine kurulmuştur.” (İdare Hukuku Ordinaryüs Profesörü Sıddık Sami Onar)

* “Üstâd Gazeteci-Yazar M. Şevket Eygi” ise Osmanlı Dönemini en güzel bir şekilde şu cümleler ile tanıtır: “Osmanlı’da din ve devlet birliği vardı. Devlet ile din kavgalı değildi. Devlet; dine hizmet etmekle, dini yüceltmekle yükümlü idi.”

*  “Şükrü Saraçoğlu, İnönü’nün ilk başbakanıdır ve ‘Bu devletin A’dan Z’ye kadar her şeyi değişmelidir’ demiştir.”, “CHP döneminde dinsizler yönetime hâkimdi.” (Reşat Nuri Erol-Millî Gazete; 16.10.2016, s. 4)

*  “İslâmlık terakkiye mânidir. Bu dinle yürünemez, mahvoluruz.” (Mahmut Esad Bey-İktisat Vekili; Ankara, 18.07.1923)

*  “Mevcut dinlerlin telkin ettiği itikada göre Allah birdir, kâinatı o yaratmıştır. Fakat fenni terakkiler günden güne bu itikadın boş olduğunu ve Allah denilen varlığın mevcut olmadığını göstermektedir.” (Hayat Ansiklopedisi; İstanbul 1932)

*  “Biz her ne şekil ve surette olursa, memleket dâhilinde dinî neşriyat yapılarak, dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz.” (Vedat Nedim Tör-TC Dâhiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdürü; 17.05.1942)

* “Türkçeye mâlolmuş, milletimiz tarafından anlaşılan ve kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri atarken, asıl hedefleri, Türk insanının dinî inancı ile olan bağlarını koparmaktı.” (Prof. Dr. İsmet Miroğlu-Türkiye Gazetesi,

27.11.1995)

 “Rahmetli Peyami Safa” bu konuda şu tespitte bulunur ve de;  “Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur; târihini unutturmak, dilini bozmak, dîninden soğutmak ve dolayısıyla mânevi değerlerini, ahlâkını yozlaştırmak kâfidir.” Derken dünün “Çarlık Dönemi Rus Lideri Lenin” bu doğrultuda talimatını çoktan vermiştir: “Bir toplumu bozmak mı istiyorsunuz, önce dilini bozunuz.”

*Prof. Doktor Oktay Sinanoğlu: “Bir milleti yok etmek için tarihte Romalıların uyguladıkları, onlardan İngilizlerin aldığı en önemli metod, milletin dilini unutturmak var. Bir milleti tarih sahnesinden silmek için en önemli metod, Batıda da herkesin bildiği, o milletin dilini yok etmektir.”

*Rahmetli Seyit Ahmet Arvâsî”nin “Sizlere Sesleniyorum” adlı eserinde vurgulandığı üzere; “Millî dil, sâdece yaşayan nesillerin dili değildir. O, geçmiş ve geleceği ile bir milleti kucaklar. Onun için, milletler ve devletler, ‘millî dil politikalarını’ sâdece yaşayan nesillere göre değil, geçmiş ve geleceklerini de düşünerek plânlamak zorundadırlar. Halk, ‘yaşayan dille’ konuşur ve yazar, fakat aydınlar, hiç olmazsa kendi sahalarında ‘en geniş mânâsı ile millî dilini’ anlamak mecburiyetindedirler.”

* “Biz; şehîdler, yiğitler, velîler yurdu Anadolu’yu garbın tırnakları kanlı istilâcı güçlerinden yalnız toprak ve yalnız coğrafya olarak kurtardık. Ankara’nın, Afyon’un kalelerine Türk Bayrağı çektik ama îmânın bütün burçlarını teker teker yıktık. Yunan’ı İzmir’de denize döktük ama İstanbul gümrüğünden bütün kozmopolit fikirler, garbın en pespâye felsefesi, elini kolunu sallayarak girdi. Garb bizi topuyla, tüfeğiyle değil;  şapkasıyla, kitabıyla, müziğiyle tepeden tırnağa esir aldı. Devlet felsefemiz, garba kapılanmanın ve tapulanmanın yolunu araladı yarım asır…”  (Rızâ Akdemir-Türk Gençliğine Mektuplar; s. 8’den)

* “Şapkalarını aldık. Alfabelerini aldık. Saatlerini aldık. Rakamlarını aldık. Takvimlerini aldık. Tatillerini aldık. Tartılarını aldık. Kanunlarını aldık. Ölçülerini bile aldık… Bir dinleri kalmıştı, onu almadık.” (Mustafa Koç-Türkiye Gazetesi; 20.03.2017, s. 16)

*   “Geçmiş, geleceğin malzemesidir.” (Cemil Meriç)

 Üstâd Şair ve Yazar olan Necip Fâzıl”,  “Çile” isimli dünyâ çapındaki şöhretli eserinin 344’üncü sayfasında;  “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil yahut ben Türk değilim! Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim/ Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…” demesine rağmen, sözde onu sevenler, maalesef büyük bir gaflet ve hatta ihanet ile, “Agop”-Ataç” denilen malûm şahsiyetlere hizmetten geri kalmamaktadırlar… (HOH/3)

* “Bugün birkaç yüz kelimelik uyduruk, sade suya tirit, canına okunmuş Türkçe ile köy olmaz, kasaba olmaz, medeniyet olmaz. Agop Martayan’ın uydurduğu arı ve duru Türkçe ile İslâmi eğitim olmaz; İslâmî kültür olmaz; İslâmî ilerleme olmaz.”  (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 02.01.2014)

*  “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)              

 

“M.Ö. 5000-3000 yıllarında Anadolu’ya Proto-Hititler adı verilen bir topluluk gelir. M.Ö. 3500 yıllarında bunların bir kolu olan Gaska’lar Mert Irmağı kenarında Öksürük Tepe (Dündar Tepe)’de ilk yerleşim birimlerini kurdular. Böylece Samsun’da ilk yerleşik yaşam başladı.”

“M.Ö. 1200 yıllarından itibaren Karadeniz kıyılarına yerleşen Amazonların, Hhermedon Çayı yakınlarında kurdukları Themiskyra kentinde yaşadıkları tahmin ediliyor.”

                                                                

Saygıdeğer Okuyucularımız!..

Yukarıda okuduğunuz çerçeveli satırlar;  “Samsun Büyükşehir Belediyesi”  tarafından, “Samsun Limanı” içerisindeki dolgu sahasının“Sevgi Gölü”nün bitişinde bulunan “Tarih Parkı”ndaki dikili taşlardan okuduğumuz “Samsun Tarihçesi”ne ait bilgilerdir.

“Rahmetli Üstâd Şâir, Yazar ve Mütefekkir N. Fâzıl” bunu görüp okusa, muhtemelen şunları derlerdi: “4 cümlede 2 gaflet var, hatta ihânet!..  Biri dile, diğeri tarihime yapılmış; bu ne cehl, ne gâflet!..”

Biz de O’nun affına sığınarak bu mümtaz düşüncelerine tercüman olmak bakımından, kaleme-kâğıda sarılıyor ve aşağıdaki mısralarımızla “Ol Zât-ı Muhtereme” şöylece bir “Seslenelim!” diyoruz:

                = = = * = = =

“Efsâne” “târih” oldu, “bu kadarı” yetmedi;

“Tahminler” “Yazıt” şimdi, “hizmetiniz” kimedir?

”Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir?!..

“Moskof” bomba yağdırdı, “bu kadar”ı etmedi;

“6 Ok”tan saldırı, “dilime ve dîne”dir!..

 

Aslını sordum “Çerkez”, “Kafkasyalı” dedendir;

“Şeyh Şâmil” bir “Mücâhid”, “dîn-i bütün” bedendir;

”Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir?!..

“Agop-Ataç” zıbardı, sevenleri n’etmeli?

“Kara toprak” bekliyor, “son sığınak” kefendir!..

 

“Kefen” alıp-gidenler, bir de “defter” götürür;

“Hayır-şer” yazılıdır, “Mîzânda” hep görülür;

“Sâlih amel” yapmayan, “Cehîm”lere sürülür!..

”Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir?!..

“NFK Düşmanı”nın, “defterleri” dürülür!..

 

“NFK Hasımını”nın, “Arvâsî” de düşmanı;

“O’na” düşman olanın, kolay çıkmazmış canı;

“Arvâsî Düşmanı”nın, tehlikede îmânı!..

”Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir?!..

“Hayâta kast eden” kim, onları iyi tanı!..

 

“Agop-Ataç Zehiri”, bunca yıl akar-durur;

Sözde “Edebiyatçı”, öylece bakar-durur;

“Hayat Kadını” diyen, “çirkef”tir kokar-durur!..

”Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir?!..

O “2 Zıbaranı”, kabirler sıkar-durur!..

 

“Agop-Ataç Zehiri”, gördüm “taşa” kazınmış;

“Sevgi Gölü” yanında, acep kime lâzımmış?

“Samsun’un Tarihi”nde, kim-kime mülâzımmış?!..

”Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir?!..

“Söz” bitti, “yazı” bitti; sonrasında “saz”ınmış!..

 

KAYIKÇ’Ali “kaleme”, sonrasında “tellere…”

“Tellere söylet bunu, ibret olsun ellere”;

“Kültürüme ihanet”, “destan olsun dillere!..”

”Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir?!..

“Selâm, duâlar” olsun, “Çile’ci” güzellere!..

Ali Kayıkçı

adminadmin