Her şeyden habersiz işine gücüne gitmişti herkes. Ta ki o kapkara bulutlar akşam dokuz sularında yurdumun üzerini kaplayana kadar. Belki de pek çoğumuz o saatlerde sofrasının başında yemeğini yiyor ya da çayını içiyordu. Pek çoğu da ailesi ile hoş bir sohbete dalmıştı belki. Sonra birden ne olduysa, televizyonlardan garip bir haber yayılmaya başladı. Bütün kaşlar çatıldı. Ne oluyordu? Haber şuydu: Boğaz köprüsü can bildiğimiz askerlerimiz tarafından kapatılmıştı. Korktuk. Büyük bir terör saldırısı mı vardı acaba? Ama o da ne…
Korkunç bir karabasan gibi teröristlere doğrultulması gereken o silahlar, masum yurduma çevrilmişti. Bütün yemekler yarıda kaldı. Bütün çaylar soğudu. Canım yurdum insanı bütün lezzetleri terk edip, yurdunu savunmaya koştu. İşte 2. Zafer bayramımızın hikayesi böyle başladı.
O gece 248 şehit verdik. Heyhat! Bu ülkenin başkomutanları biter mi sandılar. Ömer Halisdemir gibiler olduğu müddetçe kahramanı da bitmez, başkomutanı da bitmez.
Evet. O karanlık günlerden bu yana tam 365 gün geçti. Muhtar bile olamazlar diyen zihniyetin nasılda kara senaryolar yazdığını gördük. Darbe sever bu zihniyet, bu darbeye tamda sevinecekken, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta refleks gösteremeyen çoğunlukların hep birlikte nasılda gür bir ses çıkarabildiklerini gördüler. Vatanına, bayrağına, ezanına, sahip çıkılacak gündü 15 Temmuz. Buna sahip çıkan millet bunlar yetmezmiş gibi ekonomiye de nasıl sahip çıkılacağını gösterdi. Dünya’nın en hızlı büyüyen 3. Ülkesi olduk. 2017 yılında ekstra iki milyon istihdama giden bir ekonomimiz var. Sanayide çarklar olanca hızıyla dönüyor. Turizmin bu sezon rekora gitmesi an meselesi. Samsun’da bu konuda oldukça başarılı; ihracatını üst seviyelere çıkarıyor. Batılıların başını çektiği, darbenin başarılı olduğu Mısır’da ekonominin nasılda içler acısı olduğunu biliyoruz elbet. Ülkemizde dolarla yatıp kalkanlar, milletimizin bu kararlılığını hesap edemediler. Kendi bekasını milletin bekasından önde tutanları, geceleri uyku tutmaz oldu. Tüm hesapları bozuldu. Her şeye karşıyız edasıyla yaklaşanların, her şeye rağmen güçlenen bir Türkiye olduğunu fark ettiklerinde morallerinin ne kadar bozulduğunu fark etmeyenimiz yoktur. İhanet odakları ile işbirliği içinde olanların, gün geldiğinde tarihin karanlık sayfalarında kara bir nokta olarak yerlerini alacağından şüphem yoktur.
Sevgili dostlar, işleyen demir pas tutmaz der atalarımız. Bu yüzden bizi işlemez hale getirmek isteyen zihniyetten uzak durmalı, yarınlarda daha güçlü olmak için bugünlerde daha sıkı ve güçlü çalışmalıyız. Çalışmalıyız ki mazluma sahip çıkan, muhacire Ensar olan zihniyet tüm dünyaya hakim olsun. Yoksa kölelik sisteminin bir başka versiyonun yaşandığı bu zaman diliminde, üst akılların oyuncağı olup tarih sahnesinden silinmeye yüz tutabiliriz. Her birimiz, bulunduğumuz yerde hizmeti mahsusaya layık olan bu milleti mağdur etmemeli, aksine işlerini kolaylaştırmalıyız.
2.kurtuluş savaşımızın sene-i devriyesi.
Ve 2. Zafer bayramımızın.
Mübarek olsun.
Saadettin BAYÇELEBİ
