Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 30-10-2012 14:57   Güncelleme : 30-10-2012 14:57

Kalemi Dualı Olmak

Ağzı dualı neneler- dedeler tanımışızdır çoğumuz

Kalemi Dualı Olmak
Ağzı dualı neneler- dedeler tanımışızdır çoğumuz. Ne zaman dara sıkıntıya düşsek hemen soluğu yanlarında almışızdır. İçimizdeki huzursuzluğu, başımızdaki dertleri çözsün istemişizdir.
 
Konunun nereye geleceğini merak edenleri biraz sabra davet ediyor ve devam ediyorum.
 
Geçenlerde yazar olma yolunda genç bir arkadaşla tanıştım. Bir roman yazdığını ve bunu okuyup değerlendirmemi istediğini söyledi. Büyük bir memnuniyetle karşıladım bu isteğini ne de olsa aynı yolun yolcusu sayılırdık.
 
Yayınevi tarafından değil de amatör şekilde ciltleştirilen bu kitaba ulaşmak için; bir miktar ücret, postaneler ve kuryelerle olan koşuşturmalarımdan sonra kitap elime ulaştı. Oldukça peşinde koşturmuştu beni.
 
Genç arkadaş büyük bir titizlikle özenip bezenip yollamıştı kitabı, ambalajı, gönderdiği notlar bunu hissettiriyordu. Bunca koşuşturmadan sonra büyük bir hevesle kitabı elime aldım. Kitapla bir süre cebelleştikten sonra amatör bir basım olmasından dolayı; sayfalar birbirine zımbayla tutturulmuştu ve kitabı açık tutmak oldukça güçtü. Bunların hiçbirini sorun olarak görmeden ve hatta içten içe de takdir ederekten amacıma büyük bir kararlılıkla devam ettim. Önce kitabın sayfalarını zımbalardan kurtardım ve bağımsız sayfalar haline getirdim, böylece okuma serüvenine başlayabildim.
 
Kitaptaki tüm yazım ve imla hatalarını görmezden gelip, kendimi kitabın akışına bırakmaya çalışsam da bir türlü başaramadım. Arkadaşın lisans eğitiminin de vermiş olduklarıyla nerdeyse kitap bir psikoloji ders kitabı havasına dönüşmüştü.
 
Kitabı okumak dayımın (Recep Yazgan) bana çoğu yazımdan sonra söylemiş olduklarını hatırlattı;”Toplum Mühendisliği Yapma, her şeyi sadece tüm samimiyetinle anlat ve bırak, durup çözmeye ve kimseye ders vermeye çalışma. Zaten ortalıkta yeteri kadar öğretmen var ve herkes birilerine bir şeyler öğretme telaşında.” Şimdi söylemek istediklerini daha iyi anladığımı hissettim, ben de kitabın bir çok yerinde arkadaşa aynı tavsiyelerde bulunmak istedim.
 
Ondan en çok istediğim; bana kahramanların yaşadıklarını tüm samimiyetiyle anlatmasıyken, eğitiminin de vermiş olduğu bakışla bir çırpı da tüm karakterlerin dertlerine derman buldu ve kitabın sonunda herkes gözlerini tozpembe bir dünyaya açtı.
 
O toz pembe son karşısında tüm sevincimle “benim de hayatımı yaz” diye haykırdım. Nasıl olsa tahmini olarak 300 sayfa sonra ben de gözlerimi toz pembe bir dünyaya açacaktım. Hayali bile güzeldi.
 
İşte sadede geliyorum arkadaşlar. Bu kitaptan sonra aklıma “Kalemi Dualı Olmak “ geldi. Tıpkı ağzı dualı neneler- dedeler gibi. Onlar okuyarak düzeltiyordu her şeyi, bunlar da yazarak.
 
Kendimi sıkıntılardan kurtarmak için çokça ağzı dualı insanlara gitmişliğim olmuştur, ben  bir de kalemi dualıları deneyeceğim.
 
Haydi görüşmek üzere.
 
 
adminadmin