Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 04-04-2012 16:47   Güncelleme : 04-04-2012 16:47

Karşıdan gelen ergene yol ver

Belli bir kuşağa kadar herkes hayatın yoğun baskısı içerisinde ömür geçirmiştir

Karşıdan gelen ergene yol ver
Belli bir kuşağa kadar herkes hayatın yoğun baskısı içerisinde ömür geçirmiştir. Yaşanılan yer köy veya şehir fark etmez, herkes ne iş varsa bir ucundan tutacaktır. O yıllarda ev işleri, bahçe işleri, hayvan bakımı, tamirat gibi pek çok işte evdeki çocuklar yaşlarıyla orantılı olarak payına düşeni yapmakta idi. Okula gitmek ise işlerimizden sadece bir iş idi. Dersler aksatılmaması koşuluyla görev olarak verilen tüm işler yapılırdı. Bu kadar iş ve uğraşın arasında çoğu insan ergenliğini yaşayamamış, yaşadıysa da belli edememiş, hatta pek çok insan ergenlik nedir anlayamamıştır bile. Oysa son yıllarda yetişen gençlik genellikle bunları yaşamadığı gibi hayal dahi edememektedir. İki adımlık mutfağa gidip bir bardak su getirmeye üşenen gençliğe, evden yüz metre uzaklıktan bakır kovalarla eve su taşındığını ve taşıma yoluyla biriktirilen bu sularla evin tüm gereksinimlerinin giderildiğini anlatmak bile oldukça güç olmaktadır. Uzay canlılarının varlığına ve dünyamızı ziyaret ettiklerine inandırmak daha kolay olmaktadır.
 
Günümüz çocuklarından ailelerin beklentisi, yaşadığımız çağ ve koşulların dayatması ile daha farklı şeylerdir. Sadece okuması ve iyi bir fakülte kazanması. Bu amaçla anne ve babalar seferber olmuş, çocuğuna okul ve ders dışında hiçbir görev vermez duruma gelmişlerdir. Çocukların sosyal faaliyetlerden uzaklaşmasına göz yumulmakta, ders için performansını kullanması amacıyla evde hiçbir sorumluluk verilmemektedir. Çocuklar da kendisine sağlanan bu olanakları doğal olarak sonuna kadar kullanmaktadırlar. Zira ders çalışmak gün içerisinde belli saatler içerisinde yapılan bir etkinlik olup oldukça fazla boş zamanları kalmaktadır. Anne ve babalar ise uyku dışında kalan tüm zamanların ders çalışılarak geçirilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Gerçekte böyle bir düşüncenin olması imkansızdır. Bu nedenle önemli bir yaşam dilimi ebeveynlerin bu beklentisi, ergenin de kendini ispatlama davranışları ile geçip gitmektedir. Ebeveynler gerçeğe aykırı olan bu beklentiyle bir ömür geçirmektedirler.
 
Yaşlarının küçük olduğu dönemde çocuklar, bilgisayarlı veya bilgisayarsız oyunlarla bir müddet boş dönemlerini değerlendirmekte ve çevresine fazla rahatsızlık vermemektedirler. Ancak yaş ilerledikçe ve hormonal faaliyetlerin devreye girmesi ile ergenlik süreci başladığında asıl sorun kendini göstermektedir. Performansını sadece ders için harcaması düşünülen çocuk, bir müddet sonra dersten arta kalan vakitlerinde ergenliğin vermiş olduğu ve ebeveynlere ters gelen davranışlara girişmektedir. Yaptıkları davranışlar yanında verdiği agresif yanıtlar ebeveynleri çıldırtmaya yetmektedir. Bu durumda ebeveynlerin yaptığı en yaygın ve temel değerlendirme “biz böyle hiç olmadık”, “ bu gençliğe ne oldu böyle” ve “biz de genç olduk ama ergenlik yaşayamadık” sözleriyle özetlenebilir. Aslında bu söylenen sözlerde büyük bir gerçeklik payı vardır. O da ebeveynlerin bulundukları çağ itibariyle ergenliklerini hissederek yaşayamadıklarıdır.
 
Trafikte yol alırken sizin şeridinizden ve tam karşınızdan bir araç gelince nasıl davranıyorsanız ergene de öyle davranmak gerekmektedir. Haklılığınız ne kadar fazla olursa olsun sizin şeridinizden gelmeye ısrar eden araca yaptığınız uyarılar yararlı olmayabilir. Herhangi bir gerekçe ile araç üzerinize gelmeye devam edebilir. Bu durumda yapılacak en uygun hareket bankete çıkarak karşınızdan gelen araca yol vermektir. Aksi halde çarpışma ve felaket kaçınılmazdır. Normal koşullarda trafikte geçerli olan doğru bir kuralı, yanlış bir yerde uygulamak her iki tarafında hayatını kurtaracaktır. Karşıdan gelene yol ver! Ergenle olan çatışmalar zamanla ne yazık ki bu boyutlarda yaşanmaktadır. Bu tip durumlarda en güzeli çatışma yaşamaktansa, hiç kimsenin zarar görmemesi için yol vermektir. Zaten bu geçici durum ortadan kalkınca o da yanlış yaptığını anlayacaktır.
 
Ergenlik doğal olarak her bireyin yaşadığı bir dönemdir. Ancak önceki kuşakların günlük hayatta yaşadıkları sorun ve olaylar, ergenliğin öne çıkmasına engel oluyor, daha arka plana atılmasına neden oluyordu. Günümüzde ise gençliğin hayatı, okul çalışmaları dışında sorumluluk almayacak bir yaşam şekline dönüştüğü için ergenliğin belirtileri öne çıkmakta, ergenlik daha belirgin yaşanmaktadır. Ergenin davranışlarına aile ve toplum tepki verdiği için de çatışmalar daha ağır ve belirgin bir şekilde kendini göstermektedir. Sonuçta ergenlik olgusu bireylerin yaşamında birincil işlev olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca çocuğun enerjisi kendisine, ailesine veya toplumuna daha yararlı olabileceği işlerde harcanmadığı için, biriken bu enerji doğal olarak evde ve çevreye ergenlikten kaynaklanan bir takım davranış ve sözlerle yansıyacaktır.
 
Ergenin size mantıksız gelen davranışları ve sözleri, onun iç dünyasındaki fırtınaların dışa yansıyan sadece bir kısmıdır. Doğanın sürekliliği ve dengesinin sağlanması için en temel bileşen olan üretkenliğin başlangıcı ve zirve noktasıdır ergenlik. Doğal dengenin değişmemesi için gerekli ve zorunlu olan biyolojik bir olaydır. Bu noktada ebeveynlere ve büyüklere düşen ergeni eleştirmek, düzeltmeye çalışmak değildir. Hatta “bizim zamanımızda…” diye başlayan sözleri kesinlikle kurmamaktır. Ve farklı şekillerle de ifade edilmiş olsa bile ergene yapılacak en önemli olumlu katkı ise sadece onu anlamak ve anlayış göstermektir. Zamanla hormonlar ve büyüme dengeli bir hal aldığında kazanan her iki taraf olacaktır.
 
adminadmin