Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 08-12-2019 09:24   Güncelleme : 08-12-2019 09:24

Konuşamıyoruz, dilsiz kaldık!

Dil Mühendisliği 4

Konuşamıyoruz, dilsiz kaldık!

Mustafa Kemal’in ‘Aşırı Özleşmeci Hareketi’ tasvip etmese de çevresindeki, “Türkçe’nin yabancı kelimelere ihtiyacı yok” görüşlerinin tesiriyle “o zaman bir deneyelim bakalım” diyerek bu işe giriştiği iddia ediliyor.

Bu iddia doğru değildir zira bu görüşü savunanlar, aynı zamanda Mustafa Kemal’in 1917 yılında Suriye’de 7. Ordu komutanlığı sırasında Agop Martayan (Dilaçar) ile Türkçe üzerine mülahazalar ve istişareler yaptığını kabul ederlerken iki görüş arasındaki çelişkinin farkında değil gibiler.

O mülahazalarda Agop’un elinde bir kitap vardı. Kitap hakkında saatlerce konuştular.

Agop’un Türkçe’ye dair görüşleri, açıklamaları ve kitabın Latin harfleriyle yazılmış olması Mustafa Kemal’i etkiledi. Çünkü ilk kez Türkçenin Latin harfleriyle yazılışını görmekteydi.

Savaş bitince Agop Martayan Sofya Üniversitesinde çalışmaya ve İstanbul’daki bir Ermeni gazetesine öz Türkçeyle ilgili yazılar yazmaya başladı.

Ermenice yazıların çevrisini okuyan Mustafa Kemal yazarını tanıdı, onu 1. Türk Dili Kurultayına davet etti.

Martayan, kurultaydan sonra İstanbul’a yerleşti.

Dolmabahçe Sarayındaki sofralarda dil tartışmalarına katılarak öz Türkçenin ihtiyaç olduğunu savundu.

2. Türk Dili Kurultayındaki bildirisinden sonra Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Cemiyeti başuzmanlığına getirildi.

Ankara’ya taşınarak gündüzleri TDC’deki işine devam ederken geceleri de Çankaya Köşkünde düzenlenen dil toplantılarına katıldı.

Sözcüklerin kökenleri ve öz Türkçe çalışmalarından dolayı Mustafa Kemal ona Dilaçar soyadını verdi.

Agop (Martayan) Dilaçar’ın eserleri arasında, Güneş Dil Teorisi'nin Biyopsikolojik Kökenleri (1936), Devlet Dili Olarak Türkçe (1962), Türk Diline Genel Bir Bakış (1964), Türkiye'de Dil Özleşmesi (1965), Dil, Diller ve Dilcilik (1968) ve Anadili İlkeleri ve Türkiye Dışındaki Uygulamalar (1978) gibi öz Türkçe sadeleştirme seferberliğinin temel kitapları da vardır.

Mustafa Kemal’in ‘Dili bir çıkmaza saplamışızdır’ itirafının hemen ardından ‘Dili kurtarın’ emri üzerine yeni bir komisyon daha kuruldu.

Komisyon, bu sefer Tarama Dergisi’ndeki bir sözcüğe birden çok anlam yüklenmesine sebep olan Osmanlıca kelimelerin karşılıklarını azaltarak ‘Osmanlıca – Türkçe Cep Kılavuzu’ hazırladı.

Kılavuz öz Türkçe sözcük sayısını 8 Bin 752 kelimeye indirdi.

Bu kılavuz da öz Türkçe’nin sıkıntısını çözmekte yeterli olmadı.

Çünkü çok kısırdı.

Mustafa Kemal kılavuzu görünce daha da pişman ve daha da ümitsiz halde;

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

 

adminadmin