Güncel
Giriş Tarihi : 17-04-2015 09:36   Güncelleme : 17-04-2015 09:36

Kriz Potansiyeli Başkanlık Sistemiyle Ortadan Kalkar

Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı AK Parti beyannamesindeki Başkanlık modeli sistemin kriz üretme riskini de bitiriyor

Kriz Potansiyeli Başkanlık Sistemiyle Ortadan Kalkar
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı AK Parti beyannamesindeki Başkanlık modeli sistemin kriz üretme riskini de bitiriyor. Model, Meclis’e güçlü denetim ve kanun yapma yetkisini öngörürken, ‘bağımsız yargı’ya da hukuki denetim görevi düşüyor. Kriz potansiyeli Başkanlık sistemiyle ortadan kalkar AK Parti’nin Seçim Beyannamesi’nde yer alan “Başkanlık Sistemi” vurgusu, Türkiye’de parlamenter sistemden kaynaklanan “kriz üretme potansiyelini” ortadan kaldırmayı hedefliyor. AK Parti hükümetleri döneminde hayata geçirilen demokratik reformlar ve vesayete karşı mücadeleyle elde edilen “istikrarlı ve etkin yönetim”, Başkanlık Sistemi’yle sonuçlandırılacak. Cumhurbaşkanı ile başbakanın ayrı siyasi geleneklerden gelmesi durumunda yaşanılması kaçınılmaz görünen “yönetim krizi” de başkanlık sistemiyle aşılacak. Mevcut sistemin kriz üretme potansiyeli böylelikle ortadan kaldırılacak. Yasama ile yürütme müstakil olarak etkin olacak. Demokratik denge ve kontrol mekanizmaları öngörülecek.AK Parti beyannamesinde yer alan başkanlık sisteminin nasıl işleyeceğiyle ilgili görüşler şöyle: Kanun yetkisi Parlamento’da Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi  Prof. Mustafa Şentop: “Başkanlık sistemi istikrarı garanti eden bir sistem. Her halükarda başkan yüzde 50’nin üzerinde oyla seçilecektir. Belli süre görev yapacaktır. Onun o süresini kısaltma, görevden almak, indirmek imkanı yok. Bakanların dışardan atanması, karar almada kolaylık sağlar. Dolayısıyla İstikrarı güçlendirecek bir yapı icraatı da kolaylaştıracak. Hızlı bir karar alma süreci işletilebilecek. Başkanlık sistemi, icraatların daha hızlı gerçekleşmesini mümkün kılar.” “Yürütmenin başı başkandır. Tek kişidir. İcra yapacak. Ancak kanun yapma yetkisi yine parlamentoda, başkanda değil. Parlamento, çoğunluğa bağlı olarak başkanın yetkilerini azaltacak Anayasa değişikliği yapabilir. Kanunlarla başkanın bazı tasarruflarını sınırlayıcı şeyler yapabilir. Yine, parlamento bütçede kesinti yaptığında Başkan sıkıntı yaşayabilir.” Mali ve hukuki denetim “Başkanın mali, hukuki, siyasi sorumluluğu ve denetimi var. Bütçeyi hazırlayan ve denetleyen parlamentodur. Hukuki denetim ise parlamentoya bağlı değil. Parlamentoda bir soruşturma komisyonu oluşturulması, sonra yargıya gitme gibi bir sistem olabilir. Başkan’a vatana ihanet gibi belli bazı konularda suçlama yapılabiliyor. Yargılanma merci, yargılama yeri işlenen suça göre değişebiliyor. Hukuki kısım ağırlıklı olarak yargının elinde, ama bazı noktalarda yasamaya görev veren düzenlemeler var.” Kendine mahsus dengesi var “Bugünkü parlamenter sistemde bazen yürütme çok güçlü yasamayı ezmiş, gölgelemiş. Bazen yasama yürütmeyi ezmiş olabilir. Fakat başkanlık sisteminde böyle bir ihtimal yok. Başkan sadece yürütmede güçlü, yasama üzerinde bir gücü, yetkisi yok. Parlamento da yasama alanında güçlü, yürütme üzerinde bir yetkisi yok. Burada kendine mahsus bir denge var.” MEVCUT SİSTEM İYİ NİYETLE YÜRÜYOR TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun yeni anayasa çalışmalarında uzman olarak görev yapan anayasa hukukçusu Taylan Barın: “Başbakan ile Cumhurbaşkanı, aynı siyasi gelenekten geliyorlar. Şu anda tamamen iyi niyet ekseninde yürüyen bir sistem var. Gelecekte cumhurbaşkanı ve başbakanın farklı siyasi geleneklerden olabileceği düşünülürse, Türkiye ciddi bir çıkmaza girecektir. Sistem buna uymalı “Halktan yetkiyi alan bir cumhurbaşkanından da sembolik olması beklenemez” diyen Barın şunları söyledi: “Yeni sistemi de buna uydurma zarureti var. Tabi ki bazı korkular var. Meclis’in öneminin azalacağı endişesi mesela... Veya başkanın meclisi feshetme yetkisi. Ancak bu çok ciddi kriz anları için düşünülmüş. Aslında yasama ile başkanı birbirine kaynaştırıyor. Bir diğeri de başkanlık kararnamesi yetkisi. Meclis bir kanun yapar, başkan bunu veto edip, bu konuyu kararname ile düzenlemek isteyebilir. Veya direk kararname ile düzenleyebilir. Korkular üretilmeden bunlar tartışılmalı.” GÜÇLÜ VE HIZLI İCRA İHTİYACI Prof. Gonca Bayraktar Durgun:  “Türkiye bir sisteme geçmekten ziyade ihtiyaçlarını açıkça tanımlamak zorunda. Başkanlık sisteminde önümüze çıkan; güçlü icranın varlığı. Hangi demokratik hükümet sistemini alırsanız alın, daha hızlı hareket eden, etkili, verimli bir yürütme gücü büyük bir ihtiyaç.” Küresel rekabet için “Küresel ekonomi, daha hızlı karar alma süreçleri bütün ülkelerin ihtiyacı olan bir durum” diyen Prof Durgun şöyle devam etti: “Türkiye’nin ekonomik ihtiyaçları, hızlı bir icra gücü gerektiriyor. Daha hızlı karar alabilen. Bu küresel rekabetin bize dayattığı bir durum. Gelecek onyıllarda herhangi bir sistem farklılığının toplumsal ve ekonomik karşılığının ne olacağını hesap ederek tartışmayı yürütmemiz gerekiyor. Bu tartışmalar siyasi polemiklere heba edilmemeli.” Star
adminadmin