Fikir
Giriş Tarihi : 07-11-2019 10:41   Güncelleme : 07-11-2019 12:58

Mutlak Muhatap Anlayış

​Allah Resûlü, Allah Kelâmı bizzat kendi öz ağızlarından Allah adına dökülen ve yine Allah tarafından O’na topyekûn zamanın ve mekânın sahibi sıfatıyla mutlak muhatap olan Gaye İnsan ve Ufuk Peygamberdir.

Mutlak Muhatap Anlayış

Resûller Resûlünün mukaddes zatında sakin ve durgun bir nur vardı. Bu nur O’ndan hiçbir zaman ayrılmazdı. Zira Allah, Sevgilisini zâtî nuriyle halkalamıştı. Güneşin nuru güneşten ayrılmadığı gibi, İlâhî nur da mübarek zâtına perçinlenmişti. Bu hususiyeti O’nda tabiî bir hâldi. Bazen bundan üstün bir hâl Resûlü kuşatırdı. Bu kuşatıştan hususî bir müşahede doğar ve bu müşahede her zamanki görüşlerini aşardı… Bu nur ile kaplı olduğu zaman Hakkın kelâmını işitir, yahut vahy meleği inerek O’na Hakkın kelâmını getirirdi.

İşte O’nun bu hâlinde nâzil olan ve dilinden dökülen kelimeler Kur’ân’dır. Aynı hâlde Haktan işittikleri ve melek nâzil olmaksızın söyledikleri de, kudsî hadis… Eğer her zamanki tabiî hâlleriyle konuşuyorlarsa, sözleri sadece hadis…

Hasılı, daimî olarak kuşatılmış bulundukları nur ile çevrili şekilde kendi öz hâlleriyle söz söylüyorlarsa, buyurdukları, İlâhî murada uygun, hadis… Eğer bunun üstünde hususî bir nur ile haleli olarak söz söylüyorlarsa, Allah tarafından söylüyorlar demektir ve bunlar kudsî hadistir. Ve eğer bu nurun halkasında doğrudan doğruya İlâhî kelâmı işitiyor veya melekten vahy alıyorlarsa, bu da Kur’ân…

Şimdi, fikir pazarında “mevcut olmayan cevherini” satanı ve alanı, piyangodan bilet alır gibi rastgele şuna veya buna bağlananı ve her türlü vasıfdışı başıboş olanı bir yana, her şeyden önce “ben doğru olduğumu nereden bileyim?” diyen muhasebe ve murakabe çilesinden pay almak isteyenlerin kavrayacağı büyük had ölçüsünü, Büyük Doğu Mimarı’ndan işaretleyelim:

-“Bir insan Kur’ân’ı ben aklımla tefsir ederim dese ve bu Beyzavî Tefsirine eşit olsa, küfürdür!”

TOPLULUK HAKİKATİ’ne bağlı olmayan ve İSLAM’A MUHATAP ANLAYIŞ davasını anlamayan edepsiz ferdin ve fertler topluluğunun ne olduğunu görüyor musunuz?.. Bahsi kesmek için, anlayana şu yeter:

-“Rahman süresinde, ALLAH KUR’AN’I ONA ÖĞRETTİ, ayetinden anlaşılıyor ki, Kur’ân’ın tefsirini yine Allah’tan dinlemek gerektir; bunu Haktan başkasından dinleyemezsin. O yorumcuların tefsiri, onların kendi hâlidir, Kur’ân’ın tefsiri değil.”

Salih Mirzabeyoğlu

İslâma Muhatap Anlayış

Sayfa: 39-40-41

Kaynak: Haber Nida

adminadmin