En basit meseleleri bile çözümsüz hale getiriyoruz. En iyi yaptığımız ve başarılar ortaya koyduğumuz konulardan birisi de meselelerimizin çözümünü zorlaştırmak ve buna ilaveten problemler üretmek. Gerçekten bu konu da oldukça yetenekliyiz.
Bu hantallığın, sorunların çözümsüz hale getirilmesinin ve yeni problemlerin üretilmesinin arkasında temelde bürokrasi ve resmi prosedürler mi yoksa bürokratlar vardır diye sorulduğunda ise aslında hem bürokratlar, hem de bürokratik sistem ve prosedürler vardır.
Sistemsel problemlerin üzerine bir de biz problemler üretiyor ve sorunları katmerleştirerek çözümsüzlük abideleri meydana getiriyoruz. Yapılması gereken bir işin yapılması yolundaki engelleri kaldırıcı pratik çözüm yolları ortaya koymak yerine bu yolları daha da tıkayıcı bir eylemsellik içerisinde oluyoruz.
Hatırlayanlar, bilenler vardır. Bundan 11 sene önce Samsun’un İlkadım ilçesi Unkapanı Mahallesinde bulunan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde hastalardan birisinin yatağını yakması sebebiyle bir yangın çıkmış, hasta hayatını kaybetmiş ve Sultan İkinci Abdülhamit Han zamanın da yapılan asırlık tarihi bina kullanılamaz hale gelmişti.
1902 yılında yapılan hastaneye, dönemin Osmanlı Padişahı Sultan İkinci Abdülhamid’e saygı göstermek ve adıyla ilişkilendirmek için 'Canik Hamidiye Hastanesi' adı verilmiştir. 1971 yılında Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi olarak hizmet vermeye devam eden hastanede 2007 yılında çıkan yangından sonra az hasar gören kısımları tadilattan geçirilerek hizmet vermeye yine devam ederken diğer taraflar öylece çürümeye terk edildi. Hiçbir çalışma yapılmadı.
İl Sağlık Müdürlüğü tarafından binanın restorasyonunun yapılması için özel bir firmaya proje hazırlatılmış, yaklaşık 1,5 milyon TL'ye yapılacak restorasyonun projesi Sağlık Bakanlığı’na gönderilmiş ancak Bakanlık tarafından hastane ile ilgili bir çalışma başlatılmamış.
Hastanenin durumun kamuoyunda gündeme gelmesi üzerine Samsun Büyükşehir Belediyesi harekete geçerek hastane binasını Sağlık Müzesi yapmak için Sağlık Bakanlığı'ndan tahsisini talep etmiş ancak yine Bakanlık kılını bile kıpırdatmamış olacak ki hiçbir çalışma alamet ve emaresi görünmemektedir.
Bina ranta açılsa şimdiye kapital mabetlerden birisi yerine dikilivermişti. Yukarı da bahsettiğimiz hantallaşma nedense rant işin içine girince birden bire ortadan kayboluveriyor ve süreç inanılmaz bir hızla gelişim gösteriyor.
Artık Sağlık Bakanımızda Samsunlu, Sn. Ahmet Demircan konuyla ilgilenirse bu tarihin yok olmasının önüne geçerek, Bakanlığı döneminde Samsun’a önemli bir kazanım sağlamış olacak.
Ahmet Mücahid Yıldız
