Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-12-2011 15:38   Güncelleme : 22-12-2011 15:38

Tehlikenin farkında mısınız?

Peşinen söyleyeyim bu da dahil tüm yazılarımızda öngörü ve tespitlerimiz ışığında sürece ve insanlara dair yaptığımız “uyarılar” biz daha leb demeden (yırtık dondan fırlarcasına sazan misali or(l)taya atlayarak) “sen şimdi leblebi diyeceksin” narası eşliğinde öküz altında buzağı arayan provokatörler için değil; bize gösterilenlerin gerçekte ne olduğunu ve ülkemizin nereye götürülmek istendiğini merak eden aklı başında ve samimi insanlarımız içindir

Tehlikenin farkında mısınız?
Peşinen söyleyeyim bu da dahil tüm yazılarımızda öngörü ve tespitlerimiz ışığında sürece ve insanlara dair yaptığımız “uyarılar” biz daha leb demeden (yırtık dondan fırlarcasına sazan misali or(l)taya atlayarak) “sen şimdi leblebi diyeceksin” narası eşliğinde öküz altında buzağı arayan provokatörler için değil; bize gösterilenlerin gerçekte ne olduğunu ve ülkemizin nereye götürülmek istendiğini merak eden aklı başında ve samimi insanlarımız içindir.
 
Bu yasal uyarımızdan sonra gelelim bu gün ki konumuza
 
Yazılarımızın müdavimi okuyucularımız 07.11.2011 tarihli “bu bir kardeşlik masalıdır” isimli yazımızda işlediğimiz konunun Van depremi sonrasında özellikle batı illerinde yapılan kardeşlik çağrılarının bir kısmının zorlama ve samimiyetten uzak yapılmış çağrılar olduğunu ve bu çağrıların bölge insanının ve temsilcilerinin önemli bir bölümünün zihinlerinde çoktan gerçekleşmiş olan ayrılığı ortadan kaldırmaya yetmeyeceği gibi, aksine deprem sonrasında bölgede yaşananların mevcut süreci hızlandıracağı biçiminde ki ifadelerimizi hatırlayacaklarıdır.
 
Bu konuyu ela alırken kaş yapalım derken göz çıkartmayalım düşüncesiyle özellikle kelimelerimizi ve cümlelerimizi seçerek kullanmaya ve atalarımızdan öğrendiğimiz “büyük lokma ye ama büyük konuşma” sözünün gereğini yerine getirmeye çalışmıştık. Son bir haftalık süreçte bölgede yaşananları tekrar analiz ettiğimizde Kürtlerle Türk’ler arasında ki safların netleşmesi ve akabinde de ülkemizin yüz yüze olduğu fiziki bölünme tehlikesi konusunda yanıldığımızı gördüm.
 
Maalesef bu konudaki yanılmamız birilerinin zannettiği gibi süreç ve sonuçla ilgili olmayıp, zamanlama ile ilgili bir hesap hatası olunca konuyu sıcağı sıcağına tekrar gündeme taşımanın doğru bir davranış olacağını düşündük.
 
Bu vesileyle de okuryazar birisi olarak bir kez daha üzerimize düşen halkı ve konunun muhataplarını bilgilendirme ve uyarma görevini yerine getirerek üzerimizdeki sorumluluğu en aza indirmeye niyetliyiz. Gerisi sizin basiretinizi ve nasibinizi takdir eden yaratıcıya kalmış.
 
Yaklaşık dört yıl önce AKP nin bölgede ve ülkemiz genelinde hesapsız, kitapsız, alelacele ve hiç gereği yokken uygulamaya koyduğu ve Teröristlerin zafer kazanmış askerler edasıyla habur dan ellerini kollarını sallayarak girdiği ve şehit analarının yüreklerini yakan görüntüler sonrasında AKP nin elinde patlayan “kürt açılımı” sonrasında P KAKA nın şehirde ki uzantısı olan KCK lı piçlerin ortalığı yakıp yıktıkları hain eylemler ile özellikle batıda ki Büyükşehirlerde yaşayan masum Türk  vatandaşlarımızın mallarını ve canlarını hedef alarak Türk kimlikli insanımızı tezgahladıkları çatışma ortamına çekme hesapları yurdum insanının genelinin basiretli tavrı sayesinde tutmamıştır.
 
Türk kimlikli halkımızın bu oyuna gelmemesi KCK lı köpeklerin ve onların sahiplerinin ülkemiz üzerinde ki hesaplarını bozmuş ve daha da kudurmalarına neden olmuştur. Birazda AKP nin basiretsizliği ve başbakanın korkaklığı nedeniyle bu güruhun Müslüman Türk insanını galeyana getirerek sokaklara çekmek için yapacağı aşağılık eylemelerin hemen öncesinde devreye giren yüce yaratıcı kimilerine göre uyarıcı, kimlerine göre ise ceza olarak görülen deprem afeti ile P KAKA ya destek olan bölge insanını cezalandırmış; adeta “aklınızı başınıza alın” demiştir.
 
Bölge de bu ilahi uyarıyı ciddiye alanların sayısının ne kadar olduğunu ve bu insanların bu konudaki samimiyetlerinin derecesini zaman gösterecek.
 
Fakat konunun batıdaki insanlarımız üzerinde ki yansımalarının sonuçlarını görmek için zamana ihtiyacımız olmadığı gibi, aksine konuyla ilgili birilerinin ve birimlerin safların netleşerek toplumun kamplara ayrışmasın  hızlandıran bu süreci ısrarla gözlerden kaçırmaya çalışması yakın gelecekte yüzleşilmesi kaçınılmaz görünen ve bölge insanının insanımızın kafasında “vatan hainleri” gibi bir düşünce ile gönüllerde ve toplumsal fay hatlarında ciddi kırılmalara neden olacak “toplumsal depremin” etkilerinin daha yıkıcı olacağını düşünüyoruz.(inşallah yanılıyoruzdur)
 
Halkımızın genelinin mevcut sıkıntının bu kadar büyük ve toplumsal deprem tehlikenin bu kadar yakın olduğunu ülkemizdeki mevcut yandaş ve candaş basını takip ederek fark etmesi mümkün mü?
 
Kesinlikle mümkün değil.
 
Özellikle gizlenmeye çalışılan bazı gerçekleri fark etmek için çoğu zaman derinlere inmeniz ve size gösterilen resmin arkasında gizlenene bakmanız lazım. Biz işte bunu yaparak elde ettiğimiz bilgiler ışığında ulaştığımız gerçekleri sizler ile paylaşıyoruz. Ve emin olun siz halkımızdan gizlenen gerçekler ülkemizin ve vatansever insanlarımızın geleceği anlamında hiçte iç açıcı değil.
 
İşte halkımızın düşünceleri
 
Her ağzınızı açtığınızda kürt kardeşlerimiz, kürt kardeşlerimiz, kürt kardeşlerimiz... diye ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz. Yalakalığın da  bir sınırı olmalı.Türkçülerin deli posteki sayar gibi "ne mutlu türküm diyene" demeleri ve batıda veya doğuda kendini kürt görenlere "hadi Türk'üm de" diye zorlamaları ne kadar yanlışsa birilerinin de ısrarla biz Kürtlerle kardeşiz lafını sürekli tekrarlamaları o kadar yanlıştır.
 
Adamlar biz kürtüz diyor başka bir şey demiyor, Hem onlar sizin gibi ısrarla  Türk kardeşlerimiz, Türk kardeşlerimiz, diye tespih çekmiyor ve yılışmıyorlar?
 
Onların sizin kadar akılları mı yok? Nedir bu kardeşlik kompleksinizin arkasında yatan düşünce, nedir bu Kürtlere yaranma çabanız,nedir bu mavi boncuk dağıtma merakınız, nedir bu şirinlik gösterilerinizin sebebi?
Biz zaten;
Türklere taş atmayan,
Kurşun sıkmayan,
Bomba, Molotof atmayan,
Bölücülük yapmayan,
Elin Suriyeli, İranlı, ıraklı çapulcularıyla bir olup askerimizi, polisimizi şehit etmeyen,
Zerdüştlük yapmayan,
Şehir eşkıyası KCK' lıların avukatlığına soyunmayan,
Demokratik özerklik adı altında ülkemizin altını oymaya çalışmayan,
Belediyeleri molotof imalathaneleri haline getirmeyen,
Kudurmuş köpekler misali ay yıldızlı bayrağa hırlamayan
Herkesle zaten kardeş değimliyiz?
Yukarıdaki bu ifadeler bana değil, bölge, deprem ve terör ile ilgili olarak sanal basında çıkan haberlere yorum yapan okuyuculara aittir.
Sizde, soflaştırılmış ve sansürlenmiş haberler ile aldatılmak istenmiyor ve mutlak gerçeklere ulaşmak istiyorsanız benim yaptıklarımı yapın.
Ayrıntılara bakın. Çünkü şeytan ve şeytanlaşmış insanların kimler olduğu ve ne yapmak istedikleri ayrıntılarda gizlidir.
Selam ve muhabbetle
adminadmin