Analiz
Giriş Tarihi : 01-03-2018 10:45   Güncelleme : 01-03-2018 10:45

Üniversitelerdeki olaylar, kaynar kazan gibi!

Üniversitelerdeki olaylar, kaynar kazan gibi!

Bana ulaşan pek çok dosyada, üniversitelerde rektör, genel sekreter, personel, daire başkanı, dekan, müdür konumundaki FETÖ iltisaklı kriptoların hâlâ görevlerine devam ettiği, bunların kendilerinden olmayanları görevden uzaklaştırmak için zulme dönüşen mobbing (yıldırma eylemleri) uyguladığı yer almaktadır. Farklı üniversitelerde aynı yöntem ve taktiklerin uygulanması ise, örgüt talimatı ile ortak hareket edildiğinin açık bir işaretidir. 

Örgütün uyguladığı taktikler ise; öğretim elemanlarının ve idari personelin makamını alarak, alt seviyede bir göreve atamak, sürgün etmek, boş oturtmak, arka arkaya uydurma disiplin cezaları açarak avukat, mahkeme masrafları ile ekonomik olarak çökertmektir. Öyle ki soruşturma sayısı 50`ye ulaşanlar bile var.  Çevresinden izole edilmesi sağlanarak sorunlu olduğuna dair algı oluşturmak, nihayetinde de işine hatta memuriyetine son verilmektedir. 

Bazı üniversitelerde iş fiziksel saldırıya dönüşmüş, kampüs içinde araçlar ile mağdurun üzerine sürmeye, kapı altlarından atılan tehdit yazılarına kadar varmıştır. Öte yandan; disiplin soruşturmaları ile cebelleşen akademisyenin doçent, prof. olmasının da önü kesilmektedir.  

Disiplin cezalarında kullanılan yöntemler; örgütün Ergenekon kumpaslarında olduğu gibi iftira dilekçeleri vermek ve verdirmek, geriye yönelik sahte evrak, yalancı tanık, tanıkların gizlenmesi, kamera kayıtlarının silinmesidir. 

Disiplin soruşturmasında ise; görevlendirilen soruşturmacıların ya örgüt bağlantılı, ya da örgüt tarafından verilen talimatlara uyduğunda, haketmediği makam ve mevkiler verilerek ödüllendirilmesi dikkat çekicidir. Tüm bu insanlık dışı işlemlerinde üniversite içinde farklı birimlerdeki, hatta diğer kamu kurumlardaki örgüt elemanları ile tam bir organize iş birliği içinde çalışmaktadırlar.    

Mağdurların diğer ortak yanı ise; kurumdaki yağmalamaya, yolsuzluk ve usulsüzlüğe göz yummamalarıdır. Şikâyetleri YÖK`e iletmelerine rağmen ya yokmuş gibi davranılmakta ya da izaha muhtaç cevaplarla şikâyet edileni koruma yoluna gidilmektedir.     

Bana ulaşan bilgiler arasında, mağdurların hak arama mücadelesinde yaptıkları suç duyurularına doğrudan işlem yapılması gereken durumlarda dahi, adli makamlarda işlem yapılmak yerine ilgisiz kurumlara gönderilerek sürüncemede bırakılmakta, ancak mağdurlar hakkında ise hızlıca işlem yapılarak yıldırılmaktadır.

Cumhurbaşkanının herkesin elini taşın altına koyarak, FETÖ’ye karşı ihbar ve suç duyuruları yapması yönündeki çağrısı ile, FETÖ kapsamında sahip olduğu bilgi ve belgeleri yetkili mercilere iletilmesi durumunda ise, savcılar ve hakimler vasıtasıyla şikayet edenler hakkında iftira davaları açılmaktadır. 

FETÖ iltisaklı olduğu delillendirilen üniversite personeline ve Gezi Parkı eylemlerine katılması için öğrencileri yönlendiren öğretim görevlileri, akademisyen ve yöneticilere işlem yapılmamaktadır. 

Hâlâ kripto FETÖ’cü hakim ve savcılar görevde midir? 

Yoksa amaç korku oluşturarak, FETÖ ile mücadelenin önünü kesmek midir? 

Örgüt kendinden olmayanların doçent, prof. unvanlarını almalarını engellemek için konferans, proje gibi her türlü akademik faaliyetlerini engellerken, örgüt elemanlarını ise hızlıca üst unvan ve mevkilere taşımak için her türlü usulsüzlüğü uygulamaktadır. 

Öğretim görevlisi yasa gereği bulunduğu il dışında bir üniversitede lisansüstü eğitim yapamazken, yurt dışında doktora yapan ve bu vasıtayla sürekli yurt dışına giden öğretim görevlileri hâlâ iş başındadır.  

Bir üniversitede yardımcı doçent olarak görev yapan akademisyenin, ByLock programının server binasının bulunduğu Litvanya’da, aynı anda lisans eğitimi de yapması, darbe girişiminden sonra, FETÖ itirafçısı tarafından savcılık ifadesinde örgüt elemanı olduğunun söylenmesi tesadüf değildir. İlginçtir ki; bu akademisyen hala doçent olarak görevindedir. Örgütün para transferi işini “KURYE” aracılığıyla yapıyor olması, unutulmamalıdır.

Mağdurların ortak bir seslenişi var; tüm kurumlara eleman yetiştiren üniversitelerde, FETÖ daha da güçleniyor. Örgütün esas hedefi, vatanperver akademi camiasında mücadele eden hocaları bitirmek, baskılarla sindirmek ve görevlerini bıraktırmaktır.

Bu arada; YÖK bütün bu olup bitenlere ve yapılan müracaatlara sadece seyirci kalmakta, sümen altı edip 2 yıl, 3 yıl gibi süreler ile hukuk bürolarında bekletmektedir. 

YÖK’te bekletilmekte olan dosyaların, YÖK’ün dışında Devlet Denetleme Kurumu veya ombudsmanlık tarafından acilen el konularak, incelenmesi bütün mağdur üniversite mensuplarının beklentisidir.

Nurettin Veren / Yeni Akit

adminadmin