Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 16-12-2012 15:19   Güncelleme : 16-12-2012 15:19

Zil Çaldı Ertan

Okulun zili çalar, teneffüs olur

Zil Çaldı Ertan
Okulun zili çalar, teneffüs olur. Çocuklar sevinç çığlıkları arasında bahçeye atar kendilerini. İtişip kakışmalar, yakalama oyunları, iç içe geçirilen poşetlerle yapılan topların peşinde her saniyenin tadına varılır doyasıya.
 
Ertan; o belinden aşağısı hiç tutmayan, tekerlekli sandalyeye mahkum yaşayan, hayatında hiç iki ayağının üzerinde durmanın tadına varmamış, henüz yedi yaşında, doğuştan engelli çocuk.
 
O da bekliyor muydu zilin çalmasını. Dışarıya çıkacağı anı, dört duvar arasından kaçmayı, özgürlüğüne kavuşmayı. Sayıyor mudur o da dakikaları içinden, bağırarak çıkar mı teneffüse özgürlüğüne kavuşmanın heyecanıyla.
 
Biz en çok teneffüslerde düşündük Ertan’ı. O hiç bağırmadı teneffüse çıkarken, zilin çalışını diğer çocuklar gibi bekledi mi bilmiyorum ama her zil çaldığında birilerinin onu alıp tekerlekli sandalyesine koyması için bakındı çevresine.
 
Ertan belki de en çok dersleri sevdi. Her çocuğun sırasında oturmak zorunda olduğu anları, o anlarda çok hissetmedi engelini, o zamanlar en az acıyordu canı.
 
Çocuklar tahtaya çıkarılmanın korkusunu yaşarken; Ertan belki de hep tahtaya çıkamamanın hüznünü yaşadı. Kim bilir belki de dedi ki; “Hiç bir soruyu bilmememe rağmen şu tahtaya bir çıkabilsem, tüm çocukların benimle alay etmesine bile razıyım. Yeter ki yerimden kalkıp çıkabilsem şu tahtaya.”
 
Tüm çocukların doyasıya koşuşturduğu zamanlarda, Ertan bir arkadaşının sürdüğü tekerlekli sandalyesinde gezindi bahçede. Kim bilir belki de en çok o anlarda hissetti engelini.
 
Herkesin heyecanla beklediği bazı anlar, başkalarının en çok canını acıtan zamanlar olabiliyormuş. Ertan bunu çok küçük yaşta öğrendi.
 
Şunu bilmeni isterim Ertan, insanların sevinçle beklediği ve mutlu olduğu anlar benim de yaralarımı çok kanattı. Onların mutlulukları benim de yaralarımın dikenleri oldu. Ben de çok zamanlar onlara nefretle bakıp, yanlarından kaçarcasına uzaklaştım.
 
Beni anlıyor musun Ertan, ben seni hiç anlayabilmiş miyim?
 
 
 
adminadmin