Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 20-05-2012 20:15   Güncelleme : 20-05-2012 20:15

Bilmesek de olur mu!

Bilmesek de olur mu!

İletişim amacıyla gün içerisinde kullandığımız kelimeler yaşamımızı belirlediği gibi kişiliğimiz, dünyaya bakış açımız, olaylara yaklaşım şeklimiz hakkında da ipuçları vermektedir. Ya da hayatta nasıl bir yaşam sürdüğümüzün göstergesi olabilmektedirler. Kullandığımız kelimelerin sıklıkla kullanılanı olduğu gibi gün, hafta veya yıl içerisinde sadece birkaç kere kullandığımız kelimeler de bulunmaktadır. Örneğin; gel, ekmek, para gibi günün her anında kullanılabilecek kelimeler yanında derleme, firkete, fanus gibi nadiren veya hiç kullanmadığımız kelimeler de dağarcığımız da bulunabilmektedir. Örnekleri çoğaltmak elbette olasıdır. Doğal olarak kullanılan kelimelerin çeşitliliği veya farklılığı, kişiden kişiye, alınan eğitim ve uğraşılan konularla yüksek düzeyde değişim gösterebilmektedir.

 

Zaman zaman kullandığımız kelimelerin anlamlarını sorgulamak veya ne anlama geldiğini araştırmak durumunda kaldığımızda aslında kullandığımız pek çok kelimenin anlamını bilmediğimiz, ama kafamızdaki belli bir kasıtla anlamlandırdığımız ortaya çıkmaktadır. Oysa doğal kural gereğince herkes kendi aklını beğenir ve bildiğini doğru sanır. Şöyle bir hafızamızı yokladığımızda, o kadar kullandığımız kelime vardır ki anlamını bilemeyiz.

 

Düşünün bir kere. Kartonpiyer, trafik, tramvay, gasp, mushaf, peygamber, mimar, mühendis, teknisyen, tekniker, seramik, maliye, akıl, zeka, karakol, personel, yayım, yayın, meyve. Bu sayılan kelimeleri ve daha birçoğunu kullanıyoruz. Şimdi de bu kelimeleri tek tek tanımlamaya çalışalım. İnanın herkes kendine ve kültürel birikimine göre bir tanım getirecektir. Tıpkı arının bal yapmasına rağmen tanımlayamadığı gibi bir olay.

 

Örneğin ”mühendis”, meslekler içerisinde en yaygın olarak kullanılan kelimelerden biri, hatta birincisidir. İnşaat, makine, ziraat, haberleşme, meteoroloji, elektrik, elektronik, bilgisayar mühendisi gibi. Ortalama bir kullanıcıdan ziyade mühendislik mesleğini icra eden bireyler arasında bile “mühendis” tanımını bilmeyenlerin olması maalesef sıkça rastlanan bir olgudur. Tahminlerle yapılan tanımların gerçeğe yaklaşıp yaklaşmaması kişinin ilgisizliğini ve bilgisizliğini örtmeye yetmemektedir. Oysa insanın ömür boyu üzerinde taşıdığı veya taşıyacağı unvanı en iyi şekilde bilmesi, doğal olan bir davranıştır. Ancak günümüzde kendi isminin anlamını dahi bilmeyen, araştırmayan binlerce insan bulunduğu da bir gerçektir. Kaldı ki mesleğinin veya herhangi bir kelimenin anlamını bilecek.

 

Aslında kullandığımız kelimenin anlamını tam olarak bilmeden kullansak da hayat devam ediyor. Sonuçta bilgisizliğimiz, günlük yaşamda karşımıza her an büyük bir sorun olarak da çıkmıyor. Ama kaliteli bir yaşam, sağlıklı bir iletişim ve başarılı bir iş yaşamı bağlamında olayı değerlendirdiğimizde elbette ki konunun önemi kendini göstermektedir. Zira yanlış yerde kullanılan bir kelimenin nelere mal olabileceği veya bedelinin ne olabileceği kişinin bulunduğu mesleki, sosyal ve ekonomik çevre ile bağlantılıdır. Bu nedenle kültürel, ekonomik, sosyal ve mesleki düzey farklılaştıkça ve yükseldikçe kullanılan kelimelerin anlamını bilip bilmemek de önem ve değer kazanmaktadır. Bir hukukçu iseniz “mülk” ve “egemenlik”, bir ziraatçı iseniz “tarım” ve “ziraat”, bir doktorsanız “hasta” ve “müşteri”, bir imamsanız “günahkar” ve “kul” gibi daha pek çok kavram sizinle, mesleğinizle, bakışınızla, kültürel altyapınızla birlikte anlam ve değer kazanacak ve gerçek yerini bulacaktır.

 

Gelin kelime dağarcığımızı bir gözden geçirelim ya da gün içerisinde kullandığımız kelimeleri bir düşünelim. Altyapısını veya anlamını bilmesek de yaşıyoruz, sorun yok. Ama bakalım anlamını bilmeden ne kadar kelime kullanıyoruz. Nerden mi başlayalım. Kendi isminizden veya en yakınınızdaki kişinin isminden başlamaya ne dersiniz.

adminadmin