Analiz
Giriş Tarihi : 12-01-2015 15:19   Güncelleme : 12-01-2015 15:19

Ergenekon !

Türk Halkına,kültürel düalizm yaşatan tek kelime belki de “Ergenekon”

Ergenekon !
Türk Halkına,kültürel düalizm yaşatan tek kelime belki de “Ergenekon”.Benim başlığı atarken konunun içeriği hakkında oluşan ilk düşüncelerimle,başlığı ilk okuyanın beyninden geçen düşünceler ne yazık ki paralel.Oysa uzlaşım olabilmesi için doğrular arasında mutlak kesişim şart.Olağan düşünce yakın tarihimizi,4yıl,9ay gibi bir süre meşgul eden bir büyük dava adı olması.Gerçekte öyle mi peki? Aynı toplumun insanıyız.Alğılarımız mı düzleştirildi? Dünya zor günlerden geçiyor.Ülkemizinde içinde bulunduğu,devletler için zor,insanlar için mutsuz günlerden.Düşünceler,idealar karmakarışık.Bazen insan olarak ne yapacağımızı şaşırıyoruz.Neye inanıp,nereye yöneleceğimizi bilemez oluyoruz.Fakat kime sorsan her şey halk için,toplumun geleceği için yapılıyor! Halk için,halka rağmen ama halksız eylem planları.Anlamak güç. Zaten biz halkız.Anlamasak ta olur.Birileri bizim için anlıyor,düşünüyor,bizim refah ve huzurumuz için harekat planları hazırlıyor.Olmadı harekat planları yerle bir ediliyor.Peki bu halkın, kendi yararına olan durum ve olaylar zincirinden neden haberi yok? Ya da gerçekten haberi yok mu sanılıyor? Tarih akıyor.Hem insanlık tarihi hem devletlerin özel siyasal ve toplumsal tarihi.Derin izler bırakarak akıyor.Sıradan halkın akıl yürütmeyle alğılayamayacağı olaylar yaşanıyor,yaşatılıyor.Kime sorsan halk için yapılıyor.Bu düşünceye göre ya halk değiliz ya yapılanların hedef kitlesi biz değiliz! Dünyanın kuruluşundan bu yana ülkelerin ve insanlık tarihinin izini sürsek,her dönem bir buhran dönemi.Savaşlar,yokluklar,acılar eksik olmamış sırtımızdan. “Filler tepişir çimenler ezilir”misali,büyük ağabeyler yukarıda tepişiyor altta halklar eziliyor! Biz halkız bilmeyiz,görmeyiz! Hele ki şifreli dönemlerin gizli ibareli yazışmalarını hiç alğılamayız! Devletimizin kaynakları,milletin parası nerelerde karalanır aklanır aklımız yetmez düşünemeyiz! “Zem zem kuyusundan çıkan yeşil dolar”demişti ya Ugur Mumcu ,vakt_i zamanında, ne zem zemi ne yeşil dolarların akıbetini de bilmeyiz! Devletin derinini,yapının paralelini göremeyiz! Devlet otoritesi,devlet gücü kime nasıl kullandırılmış hiç merakta etmeyiz! Duymuşuzdur,görmüşüzdür bir yerlerde yazılı: “Egemenlik Türk Milletine aittir”diye bunun hakkını aramayız.Arayamayız.Devletimize güveniriz. Mücadele gücümüz yok mu? Var elbet.Fakat bu gücü kullanamayız! Bizans oyunları,haçlı oyunları ,böceğiydi,kulağıydı,darbesiydi,keser yolumuzu bedelini öderiz.Bir tek bunu çok iyi yaparız.Bedel öderiz.Hem de en ağırından öderiz. Milleti,vekili,bakanı,bakmayanı fişleniriz sesimiz çıkmaz kabulleniriz.Neyse cezası çekeriz. Analiz edilir,yeniden yapılandırılmaya çalışılır,üzerimizden geliştirme,dönüştürme harekatları yapılır ruhumuz duymaz! “Hayaller Gerçek Galiba”larla aydınlık dergilere manşet atılır, “Deli Saçması Sanmayın”duyun denilir,” “Aksiyonlara” kapak olur geleceğimiz alğılamayız! 2 sayfalık mektuplarla,Aloihbarlarla ülkemizin geleceğinin tehdit edildiği bildirilir biz duymayız! “Sarıkızlar” ortaya çıkar, “Ayışığı”denize “Yakomoz”yaparken elden “Eldivenler”düşer biz görmeyiz! Azmettiriciler,planlayıcılar,beyaz kuvvetler,siyah kuvvetler ülkemizde cirit atar, bizim için gecesine gündüzüne katar,alacakaranlık kuşağında işini görür bunlar kimdir,amaçları nedir sorgulamayız! “Karanlık eller”bizim aydınlığa çıkmamız için,bireysel,kitlesel katliamlar yapar,faili meçhuller,suikastler yapılır,öğrenciler,bizden olan masumlar sokaklara dökülürüz,sokaklar kana boyanır biz temizleriz.Söz gümüşse sukut altındır der susarız,ses etmeyiz! Toplum olarak gerildikçe geriliriz.Ya sabırla sineye çekeriz! Biz halkız,işaretleri alğılamaz,yanan sönen ışıkları hissetmeyiz! Gecekonduların çatısında başlayan,dalğa dalğa ülkeyi saran dalğalanmalar,hücre yapılanmalar bize etki etmedi ondandır duyarsızlıklarımız! Biz Halkız! Puslu havalarda, “Çınarlar”rüzgar estikçe “Poyraz”ses verir duyarız!Duyduklarımızı,bildiklerimizi yüksek sesle konuşamayız.Konuşturulmayız! Fikrimiz sorulmaz fakat,fikri takiplere,kovuşturmalara biz takılırız,kim kimi itibardan düşürdü, “Balyoz”kimin için havaya kalktı aklımıza takmayız! Etnik yapıydı,dini kökendi,cemaatti,perde arkasıydı,perde önüydü anlamayız! Paraleldi,dikeydi,teğetti hiç alğılamayız,matematik sorunumuz var halkça kabul ederiz! Yoldu,yolsuzluktu üstünde durmayız.Yaparlarsa yolları amenna ,üstüne basar geçeriz! Biz halkız,ben halkım! Şahsi kırılmalarımız,istisnasız koruduğumuz değerlerimiz var.Her ne kadar şahsi dile getirsem de biliyorum ki benim gibi düşünen insanlar var.Kendimizden öte sistemler geleceğimize,yaşantılarımıza yön vermeye çalışırken bizimde söyleyeceklerimiz var. Biz halkız! Her şeyin farkındayız.Kimse zannetmesin alğılamıyoruz.Her şeyi alğılıyoruz.Biliyoruz.Duyuyoruz.Anlıyoruz! Tüm zorluklarını biz yaşıyoruz.Biz eziliyoruz.Hakarete uğruyoruz.Demokratik ve sosyal devlet olmanın getirdiği haklarımızı kullanamıyoruz.Muazzam bir bunaltı,ciddi travmalar yaşıyoruz.Mantık,merhamet,güven sınırlarımız istismar edilip,kişisel yaşam alanlarımız zorlanıyor.Tarihten gelen fıtratımız değiştirilmeye çalışılıyor.Direniyoruz.Tanıdık bildik hayatlarımızın içinde ,olması gereken sistemin dışında gelişen olaylara sessizce tanıklık ediyoruz.Hiç bilmediğimiz oyunlar,hasetler ve hallerle tanıştırıldık.Tahmin dahi edemeyeceğimiz dönüşümler yaşadık halk olarak.Şüpheye düştük,tedirgin olduk,zorlandık,yorulduk .!Denedik,anlamaya çalıştık,vazgeçtik!Kendi kabuğumuza çekildik.Haklıyı haksızı sorgulamayı bıraktık  sonunda! Öfkelerimiz,söyleyecek sözlerimiz var.Bunca insan eliyle hazırlanmış küçük kıyametlerin arasında neden bir halk yaşamak zorunda bırakılır? İsyanlarımız var.Neden bizim Varoluş tarihimizin en anlamlı kelimesi,yakın tarihimizin karanlıklarında yok edilmeye çalışılır? Onların göremeyip biz halkın gördüğü gerçekler var! Dünyada kaç ülke var ki kendi özkültürünü ve tarihini kirletir? Tarihinden uzak düşen bireyleri de,sınırlı alğılı bir bakışla onu korumak adına savunanı da,Türk’ün o muazzam geçmişine zarar vermiştir. Biz halkız! Biliriz her şeyi.....Diyeceğimiz o ki;Derin kültürümüzle uğraşalım.”girilen derinlikler milletçe bizi yoketmekten başkaca bir işe yaramaz. Türk toplumu olarak bilinç yıkımına,kültürel soykırıma uğratıldık!Köksüzlüğe yönelme en büyük tehlikedir!Yakın tarihimize kara bir leke olarak yapıştırılan olaylar Türk’ün varoluş tarihinin isimlerini karalamasın. Jung; “Bilinçdışı güçlerin anahtarı bilincin elindedir ve psişik güçler arasındaki güç dengesini de vurgulayan odur.”der. O bilinç ,Türk Milletidir! Temiz bir ülke istiyoruz! Toplum olarak düştüğümüz en büyük yanlış,modern çağa ayak uydurma çabasıyla geçmişimizden ve geleneklerimizden uzaklaştık.Ait olmadığımız yaşam standartlarına uyumlanma girişimleri bizi bu sona getirdi. “Ergenekon” kelimesi öyle ilk duyduğumuzda yaptığı çağrışımlarla değil,Türk Dünyasına,M.S 5.Yüzyılda girmiştir!  Tarih tekerrürden ibarettir.Sorgulayan bir millet geçmişin hatalarına düşmez. “Ergenekon”;Türk’ün varoluş destanının adıdır.Türk destanları,Türk Halkının geçmişin acı tecrübelerinden ders alınması için üretilmiş anlatılardır.Ergenekon Destanı yeni nesle ve unutanlara yeniden öğretilmeli,hatırlatılmalıdır.Ata yurdunu düşmana teslim etmenin altındaki görünür nedenselliklerden çok görünmeyen nedensellikleri sorgulamayı öğrenmeliyiz.Bunu yapmamanın bedelini Türk Milleti,yüzyıllarca özyurdundan ayrı esaret altında yaşayarak ödemiştir.(Göç Destanı okuyunuz!) Ergenekon Destanı,Yeniden doğuşu temsil eder.Dış güçlerin(çin) etkisiyle yurtsuz bırakılan Türk Milleti,sezgi,inanç ve öz değerleriyle doğaüstü bir yolculuğa çıkar.Tek amaçları vardır;Türk Soyunu devam ettirmek! Ergenekon Dağı,Türk Milleti için,geçmişin ezen,yıkan,yok edenyaşanmışlıklarından,belirsizliğin çaresizliğinden kurtulmanın sembolüdür.Türk Milleti 400 yüz yıl süren bir dönüşüm sürecinden sonra yeniden varolmak için Ergenekondan ayrılır.Parçalanan bir toplumun kökende birleşmesidir yaşanan.Eritilen demir dağdan çıkış,özgürlüğü ve yeniden doğuşu simgeler.400 yüz yıllık süreçin göstergesi şudur;Ancak,halkların birlik ve beraberliği o toplumu düzen ve dirlik toplumu yapar. Destanda adı geçen,Börteçene ve kurt simgeleri,esareti,tükenişi,acizliği,baskı ve zulmü kendisine yediremeyen bir milleti,yok olmaktan kurtaran “bağlılık”simgeleridir. Destanlar duragan anlatılar değildir.Her çağda yeni koşullara uygun fakat eski kökene bağlı kalınarak yeniden üretilir.Bilinçlerde sorgusu yapılarak geleceğe taşınan bu edebi ve tarihsel eserler geçmişte yaşananlarla bu gün ve gelecek arasındaki deneyimlerden ders çıkarma köprüleridir. Fetret durumun gerçeğidir.İyi ve kötü yanyanadır.İç içedir.Doğruyu,iyiyi beslemezseniz,yanlışın,kötülüğün büyümesine yol açarsınız... Destanlarımız,Türk Milletinin ruhunu yansıtır.Yeni nesle öğretilmelidir.Yaşanan toplumsal kaoslardan kurtuluşumuzun tek yolu bunu başarabilmekte yatar. Kuşlar ötüyor yine,acı çığlıklarla,Göç GÖÇ ......Bilmeliyiz ki “Göç Destanı”nda duyulan bu acı çığlıklar,geleneğine,özkütlerine sahip çıkamayan umarsız,duyarsız nesillerin sonunu gösterir.Esaret ve yok oluş! Biz Türk Milletiyiz! Atalarımızın nal’ının bastığı yerde devlet olan bir Milletiz! Biz bu toprakların sahibiyiz.Sonlara da getirilsek,getirildiğimiz yerde,Anka kuşu misali, yanıp kül olur,küllerimizden yeniden doğarız! Ve biz Türk Halkıyız!Her şeyi görür,bilir,duyarız! Doğru güneş gibidir,mutlaka doğar ,sarsılır belki ama asla yıkılmaz inanırız! Biz gücümüzü tarihten alırız! Ve yine biliriz ki;Kişiler,hükümetler geçici fakat “Devletler” bakidir!
adminadmin