Fikir
Giriş Tarihi : 23-02-2021 09:11   Güncelleme : 23-02-2021 09:11

Rol Model Yönetim

Rol model yönetim halkın gözünden gönlüne iner. Özal’a gelinceye kadar kapalı bir toplumduk, onunla açıldık dünyaya. Aklı gözünde milletimiz, dünyaya açılışımızın somut sonuçlarını onda gördü. Sevabı günahından çoktu. Zihniyet devrimiyle 4 siyasi tandansı iki elini kenetleyerek bütünleştirebilmişti.

Rol Model Yönetim

Unutmam hiç, dikkat çeken bir sorusu vardı milletine (videosu var): Sultan Abdülhamit Han’ı millî mücadele verirken içten yıkıp yerine geçen İttihat ve Terakkî (sözde birlik ve ilerleme), 1909-1918 arası çok kısa süreçte koca bir imparatorluğu yedi bitirdi. Öyle mi? Ancak bunu sorabilen Özal, suikasta uğradığında soruşturmasını takip etmemişti. Kardeşi, derine gidiyor dediğini açıkladı ekranda. Barışçı ve uzlaşmacı gönül zenginliği, milletler mücadelesinde liderlik zaafı oldu yazık ki!        Derine inseydi başımızda hep olagelmiş casusluk faaliyetlerini çok daha erken çözebilirdik belki de. Casusluk foyası, Mit krizinde net olarak Erdoğan dirayetiyle çıktı.

Millî liderliğin en önemli gücünü ikinci kez görmüştü millet. Kimileri bu kadar uzun iktidarına hâlâ akıl erdiremedi gitti. Ruhu çalındı bazı aydınların tarihî ruhu! Hâlâ o çalıntı ruhların özgürlük ve demokrasi söylemlerini kullanarak içten yiyip bitirmeye uğraşıyor 7 düvel bizi? Atatürk sonrası hiçbir iktidar gün yüzü gördü mü? Ta Destan Devrinden beri insanlığın milletler halinde birbiriyle savaşımı sürüyor da barış, hak-hukuk, halk, özgürlük, eşitlik, sömürü…diye dünya halklarının kardeşliği ideolojisine formatlanmış kafalar, bu savaşımı hiçe sayıyor. Böylece de bilinçli veya bilmeden casusluk faaliyetlerinin senaryolarına oyuncu olabiliyorlar. Ülkemizdeki bu faaliyetleri yürüten emperyal güçlerin şartlara göre bukalemunlaşan planları hep devrede. 

 

Ne filmler gördük: Casusluk faaliyetleriyle Menderes iktidarında sokak hareketleri başlatılmıştı. Niye? Atatürkçülük adına millet değerlerine karşı irtica tehlikesi fitnesiyle hem bölünme tezgâhlayacak hem de siyasî ve bürokratik vesayet kuracaklar, bu yolla hükmedeceklerdi. Hiç dinmeyecek bir evlat acısı olsun diye de darbeyle siyasî idamlar organize ettiler. Her on yılda bir devam etti bu darbeler. 68 kuşağı diye ortaya çıkan gençlerin sosyal adaletsizlik, sömürü ve emperyalizme karşı ABD 6.Filosuna tepki eylemiyle başlayan sol devrimcilik hareketine de süreç içinde şiddeti sızdırıp iç çatışmalara ortam hazırlayarak darbelere bahane de ürettiler.

 

Düşünülesi değil mi? Banka soymalara, adam kaçırmalara hangi sinsi eller çekmişti halkçı masum yürekleri. Deniz Gezmiş öğretmen çocuğu değil miydi, ne işi olurdu soygunla? Şiddet bulaştırılan bu hareket zamanla fraksiyonlara niye bölündü? Onlara karşı ne ülkücü  yiğitleri kaybettik. Sağ sol çatışmalarının iç savaş yoluna devrildiği 1977’de Hocam Necati Erdoğan’ın sağ sol taraflara bir içten feryadı vardı: “Oy ben öğretmenim oy!” Hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Ayrıca 1978’de terör örgütü de kurduruldu, ona paralel hizmet-cemaat maskeli bukalemun örgütün de var olduğunu daha yeni anladık. 3.Dünya Savaşı istihbarat ve casusluk destekli terörle yürütülüyor. İlk 68 kuşağına bulaştırılan şiddet virüsü 1974 affıyla mutasyon geçirip salgına dönüştü. Sürüyor mutasyonlar hâlâ ama bazı siyasetçi, yazar, sanatçı hatta akademisyenler bir türlü anlamadı gitti bunu. ABD’nin marksist örgüte destek foyası bile dikkatlerini çekmiyor. 

 

Nedir şu son Boğaziçi eylemleri? Kayyum rektör istemiyorlarmış. Hocaları da eylemde. 12 Eylül öncesi üniversitelerin halini niye hatırlamaz bu hocalar? Millet iradesinin temsilcisinin YÖK teklifleri arasından atama yapmasına tepki niye? Başta 28 Şubat irtica haberi servisçileri olmak üzere Erdoğan düşmanları koro halinde tepkide. Genç bir muhalif yazar, ne ilgisi varsa bu atamayla, “Kabe illüstrasyonu niye milletin değerini çiğnemek olsun ki?” diyebildi. Hâlâ öğrenemediler ki millet, bu düşmanlığı kargıdı hep, kargıyor.   Hele 13 Gara şehidimizin siyasî çekişme konusu edilmesi, millet vicdanını sızım sızım sızlatıyor. Her ilden bir kanaat önderine sorun bakalım ne diyor? Ruhları şad olsun! Kederli ailelerine Allah’ımdan sabır ihsan etmesini, milletimize de baş sağlığı diliyorum.  

 

Bölük pörcük edilerek bir araya gelmiş başta siyasetçiler tüm Erdoğan muarrızlarına soruyorum: Kalkışma felaketlerini büyük milletimizin gücüne yaslanarak kim savabildi? İdrakten yoksun değilseniz sorun vicdanınıza bu millete zerre sevginiz varsa! CHP’de kümelenmiş olanlara sözüm yok. Onlar itiraf ettiler zaten biz senin iyi yaptığına da karşı çıkarız diye. Bu yüzden patinaj yaparken sıçrattıkları çamurlar havada kalıyor. İçimi acıtan 180 derece dönüşle paradigma değiştirenler. Kim derdi ki akademisyen, ekonomist, ülkücü, millî görüşçü en acısı da tarihçiyim diye geçinenler ocağını bölecek de kümecikler halinde kendi destanına karşı çıkacak?

 

Milletimizin muhayyilesinden söze dökülmüş ne felaketler, hileler, tuzaklar; ne savaş ve savaşımlar, ağıtlar, kahramanlıklar var cönk defterlerinde. Hırsla hizmet aşkı, atasözünde dile getirilen at izinin it izine karışması misali nasıl ayırt edilemez olmuş tarihimizde? Nihat Sami Banarlı Resimli Türk Edebiyatı Tarihi kitabında neler anlatıyor! Alınabilecek en önemli ders bence şu: Felaketleri savarken çektiklerini unutmaz, o süreçte de dirayet ve cesaretle kendine liderlik edebilenleri kolay bırakmaz millet. Rol model yönetim lideri olurlar ve şartlı refleksle sahiplenilir, savunulurlar; o kadar ki ezici çoğunluk, onlara edilen her kem sözü kendi üstüne alınır. Bunu çok vurguladım, bu sefer de altını çiziyorum. Ey hırsını hizmet aşkı diye yuttururum sanan siyasetçi! Büyük milletimizin destan ve tarihine kazınmış bu kültüründen bîhaber misin? Fikrin mi yok sayıldı ocağında? Sunarsın iddialarını, bakarsın kaç kişi toplanıyor etrafında, kadro hareketi olmadan yürür mü siyaset? Hak bildiğin yolda yalnız gideceksen rol model yönetim sunar, halk ne diyor bakarsın, tuttun mu tutmadın mı? Tutmadınsa engin olur gönlün, ufka bakarsın. Patinaj yapmaktan kurtulamamışların çamurlu yolunda ne işin var? Sürekli kusur bulmakla yürütülen siyasetten kim, ne kazandı? Hele bir baksana tarihine, destanına!

 

Daha iyisiyle muhalif olabilmek yerine yalnızca kusurlarla muarrız durumuna düşen muhalefet liderlerinin yolu kaygan husumet, nifak çamuruyla dolu! Bu yolda yürüyenlerin hayrolmaz sonu. Bir de model işlere övgü yapmayı deneseniz ne kaybedersiniz? Hele bir deneyin, övün ve şurası da şöyle olsaydı daha iyi olurdu deyin. Bakalım ne olacak? 1985’te Vahit Erdem müsteşarlığında temelleri atılan Savunma Sanayimiz, bugün Selçuk Bayraktar tekniğiyle övülecek duruma geldi. O ekibin yürüttüğü ne projeler olduğunu içinde arkadaşım Müsteşar Yardımcısı Veysel Yayan ile Daire başkanı-Roketsan Yönetim Kurulu Üyesi rahmetli kardeşim Fatih Ürer’den çok dinledim. Onları vesayet baskısına dayanamayan Çiller görevden almıştı. Şimdi Tayyip Bey, ülkemizin kaderi olmuştur diyebiliyor, ne mutlu! Liderliği görebilmek bir erdem, onun gibi ne parti liderleri nedamet getirdi, siz de getirin ve artık böyle rol model yönetimleri sahiplenin. Mesela siyasetçi veya valiye gaf yaptı diye koro halinde veryansın etmek niye? Kusur örtmede gece gibi ol diyor Mevlana? Modeli övüp teşvik etmek, benzerlerini çoğaltmak gibi bir hizmet yapmaz mı? Siyasî kusur takipçiliği şampiyonuyuz. Neye yaradı bu?

 

Ordu Valisi Tuncay Sonel, yetim çocukları tespit edip hepsine ayrı ayrı mektup yazmış. Babanız olsaydı ondan ne isterdiniz sorusuna cevap istekleri, yardımsever desteğiyle bizzat ziyaretle armağan etmiş. Sabahın köründe balıkçılara moral ziyareti yapmış. Yanına kim gitse değer verdiğini belli ediyormuş. Sadece tek kanalda bir cümlelik haber geçti. Oysa siyasetin de medyanın da gündemi olmalıydı bu.Geçende Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı’yı telefonla aradım, yetim ziyaretindeyim dedi. Sordum da ilimin STK ve kanaat önderlerinin dilinde hep bu rol model yönetim. Etkisi de dikkate değmez mi? Lafı değil, Rol model yönetim sunabilenleri görmüş ve tutmuştur büyük Türk milleti hep. Adnan Kahveci, Recep Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis muamma kazada; Gaffar Okkan da terörde şehit oldu. Rol model yönetimleri ile halkın gönlünde taht kurmamışlar mıydı? Bu millet evlatlarını, manevi huzurlarında saygıyla eğilerek dualarla yâd ediyorum her zaman. Nur içinde yatsınlar, cennetmekan et Allah’ım hepsini; aydınlarımıza da idrak gücü ihsan et!

Recep YAZGANRecep YAZGAN