Tarih
Giriş Tarihi : 20-03-2015 13:56   Güncelleme : 20-03-2015 13:56

‘Ah, bir ataş ver!’ türküsünün gerçek hikayesi

ÇARESİZLİĞİN TÜRKÜSÜ; Ah, bir ataş ver! 4 nisan 1953 yılında Çanakkale Boğazı açıklarında Nara bunu açıklarında Türk donanmasına ait Dumlupınar adlı denizaltımız uzun ve mürettebatını yorgun düşüren bir sefer sonucu istirahatte çekilmek üzere limana yanaşma düşüncesiyle dolu iken, gemi personelimiz kendilerini bekleyen kötü sondan habersizdi

‘Ah, bir ataş ver!’ türküsünün gerçek hikayesi
ÇARESİZLİĞİN TÜRKÜSÜ; Ah, bir ataş ver! 4 nisan 1953 yılında Çanakkale Boğazı açıklarında Nara bunu açıklarında Türk donanmasına ait Dumlupınar adlı denizaltımız uzun ve mürettebatını yorgun düşüren bir sefer sonucu istirahatte çekilmek üzere limana yanaşma düşüncesiyle dolu iken, gemi personelimiz kendilerini bekleyen kötü sondan habersizdi. Çünkü bu yorgun denizaltının içindeki mürettebat hiçbir insanın başına gelmesini istemediğimiz bir şekilde üzücü bir olaya tanıklık edecekti ve bütün Türkiye için unutulmaz, yüreklerini kahreden, dillerinden düşüremeyecekleri bir türkü olarak kalacaktı. Çünkü sessiz, buz gibi bir havada, sisli, bulanık bir gecede İsveç donanmasına ait bir şilep ile çarpıştı. Başından aldığı büyük darbe sonucu Dumlupınar adlı denizaltı ve içindeki talihsiz mürettebat saniyeler içinde serin sulara gömülmüş, içimdeki 81 kişilik Türk donanması önce ne olduğunu anlayamadı sonra acı sonu geç de olsa telsizin sesinden duyarak anladılar. Kaza esnasında 81 kişiden sadece 22’si sağ kalmıştı ama onları bekleyen ölen arkadaşlarınınkinden daha kötü bir sondu. Çünkü sağ kalan bu 22 gemi personelimizi kurtarmak için bütün insanlar seferber edildi ama o günün teknolojisi ile kahraman Türk evlatları göz göre ölüme terk edilmek zorunda kaldı. Ama ölüm kolay değildi, bunu onlara anlatmak en zoru idi. Çünkü son anlarını yaşadıkları yer, denizin dibi ve kısıtlı imkanlar, en önemlisi denizin dibinde oksijeni idareli kullanmaları gerekiyordu. Gereksiz yere konuşmamaları, gereksiz yere birbirlerine şarkı, türkü söylememeleri gerekiyordu. Yine sigara içmemeleri gerektiğini onlara söylemeye bile gerek yoktu ama yine de bu denizin dibini boylayan Dumlupınar’ın içindeki zavallı, ölümü bekleyen Türk evlatları için yapılması gerekli bir uyarıydı. Aslında bu uyarıların hiçbir ehemmiyeti yoktur, çünkü biraz önce söylediğim gibi o tarihin teknolojisi ile bu insanları denizin dibinden çıkarma ihtimali hemen hemen hiç yoktu, hatta sıfırdı ama çıkmadık candan umut kesilmeyeceği için bu insanlara oksijenlerini idareli kullanmaları tembih edilmiştir. Neticede beklendi, beklendi, beklendi ama hiçbir şey yapılmadı. Nihayetinde ölümü bekleyen bu insanlara son anlarını diledikleri gibi geçirebilmeleri için her şey serbest bırakıldı telsizle bildirilen kahreden sesle. Bizim de yıllarca dilimize doladığımız, yüreklerimiz yakan, bir sigara dumanı gibi boğazımıza düğümlendi kaldı. İşte bazen efkarlandığımızda bazen hüzünlendiğimizde, canımız bir sigara çektiğinde söylediğiniz bu yürek burkan türkümüz ‘ah bir ataş ver’ türküsüdür. Bu yüreğimizi yakan, kalbimizi acıtan, acı bir gerçek hikayenin türkülü destanıdır. Bu türküyü en güzel seslendiren sanatçı demeyeceğim ama sunucu Ali Kırca. bu unutulmaz olayı bir vazife bilerek gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla seslendirme ihtiyacı hissetmiş, buna katkıda bulunmak amacıyla Julide Gülizar aDlı haber sunucumuz da olayı güzel sesiyle merak eden insanlara anlatmaya çalışmış. Siz de eminiz ki bu türküyü ve hikayesini öğrenince diliniz tutulacak, yıkılacak, çaresizliğe feryat edeceksiniz ama elimizden bir şey gelmiyor. Buyrun aşağıdaki videoyu izleyin VEe paylaştın ki geçmişten ders alalım, gelecekte buna benzer yanlışlar yapmamak dileğiyle. Hoşça kalın.   kaynak:insanadeger.net  
adminadmin