Siyaset
Giriş Tarihi : 14-06-2017 09:41   Güncelleme : 14-06-2017 09:41

CHP'den ‘karşı rapor’ niteliğinde 300 sayfalık ‘şerh' Kullanılmış darbe!

CHP, 15 Temmuz Raporu'nda "kontrollü darbe" ifadesini tekrarladı, "En son yapılan haksız, hileli ve mühürsüz referandumla parlamenter rejim rehin alınmıştır" denildi.

CHP'den ‘karşı rapor’ niteliğinde 300 sayfalık ‘şerh' Kullanılmış darbe!

CHP, TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na CHP 300 sayfalık ‘şerh’ düştü. CHP, 15 Temmuz’un ‘öngörülen, “önlenmeyen ve sonuçları kullanılan kontrollü bir darbe” olduğunu belirtti. CHP’yi Aykut Erdoğdu, darbenin siyasi ayağının AKP olduğunu söyledi.

CHP’nin 300 sayfalık muhalefet şerhinde, 15 Temmuz hain darbe girişiminin öngörülen, önlenmeyen ve sonuçlarından yararlanılan bir ‘kontrollü’ darbe olduğu vurgulanarak özetle şu görüşlere yer verildi:

İttifak 2002’de başladı: AKP ve Cemaat arasında 1 Kasım 2002 tarihinde başlayan tam ittifak 17 Aralık 2013’te başlayan ölümcül bir düelloya dönüşmüş ve 15 Temmuz 2016 akşamı girişilecek tarihi ihanete götüren süreç bu şekilde başlamıştır.

Darbe girişimi biliniyordu: 15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce yazılan yazılardan darbe girişiminin bilindiği hatta bu girişimin hazırlık sürecinin takip edildiği anlaşılmaktadır. Bu konuda en açık kanıt darbeden 4 ay önce Fuat Uğur’un Türkiye gazetesinde 24 Mart 2016, 2 Nisan 2016 ve 21 Nisan 2016 tarihlerinde yazdığı üç yazısıdır. Fuat Uğur bu yazılarında, Fethullah Gülen’in 2016 yılında Halife ilan edilmek istediğini, Fethullah Gülen’in yeşil (haki) renkli cüppe ile verdiği gizli mesajla darbe talimatı verdiğini, cemaatin önde gelen isimlerinin Ankara’da toplanarak hücre halinde örgütlenen cemaatçi subayları birleştirmeye çalıştığını, devletin ve ordunun komuta kademesinin bütün gelişmelerden haberdar olduğu ve cemaat mensuplarının darbe girişimini bildiklerini ve beklediklerini darbeden yaklaşık 3 ay önce yazdığı iki köşe yazısı ile kamuoyuyla paylaşmıştır.

MİT’in bilmemesi düşünülemez: Fuat Uğur ve benzeri yazarların darbeden aylar öncesi paylaştığı bu yazılar MİT için açık istihbarat kaynağı olup ve Fuat Uğur’un bildiklerini MİT’in bilmiyor olması düşünülemez. MİT de darbe girişimini bildiğini ve “dış makamlarla” paylaştığını TBMM Araştırma Komisyonu’na yönelik yazdığı yazıda da kabul etmiştir. Kanlı darbe girişimi sonrası düzenlenen savcılık iddianamelerinin incelenmesinden cemaatin darbe hazırlıklarına 2015 yılının son günlerinden itibaren başladığı anlaşılmaktadır. Darbeye hazırlık faaliyetleri Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş tarafından yürütülmüştür.

Adil Öksüz ve diğer planlayıcılar, darbe girişiminden çok önce cemaat bağlantısı devlet tarafından bilinen isimlerdir. Bu isimler Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki örgüt elemanlarıyla bağlantı kurarak hazırlık faaliyetlerini yönetmiş, sıklıkla ve aynı zaman dilimlerinde ABD’ye seyahat etmişlerdir.

MİT’in ‘istihbarat’ çelişkisi: Bu süreçte Hava Kuvvetleri imamı olarak bilinen Adil Öksüz darbeye hazırlık toplantılarına 27.12.2015’te başlamıştır ve Haziran 2016 tarihine kadar sürdürmüştür.

MİT Müsteşarlığı’nın TBMM Araştırma Komisyonu’na yönelik yazdığı 22.05.2017 tarihli yazısında “MİT’in daha önce dış makamlarla paylaşılan notlarda cemaatin darbe girişiminde bulunabileceğini bildirdiğini ancak TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata önceden ulaşılamadığı” bilgisi, darbenin bilindiği ve beklendiğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ikrar etmiştir.

Dış makamlarla kastedilen makamların MİT’in bağlı olduğu Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı olduğu anlaşılmaktadır. MİT’in “TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata önceden ulaşılamadığı” savunması geçerli kabul edilmemektedir. Çünkü güvenlik ve istihbarat makamları tarafından bilinen ve takip edilmesi gereken “cemaatin hususileri” olarak adlandırılan başta Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş asker değil sivil kişilerdir. Darbeye hazırlık ve planlama toplantılarının çoğu askeri bölgelerde değil sivil bölgelerde yapılmış binlerce asker bu toplantıya iştirak etmiştir.

Düğünde ne işleri vardı?

“Genelkurmay Başkanı’nın tüm kuvvet komutanlıklarına 18.30’da harekât merkezleri aracılığıyla ilettiği emirler saat 19.26’da adreslerine ulaşmıştır. Bu emirlere rağmen TSK’nin komuta kademesinin önemli bir kısmı düğünlere katılmış ve düğünlerde derdest edilerek enterne edilmiştir. Bu durum izah edilememektedir. ÖKK Korgenaral Zekai Aksakallı’nın Ankara’da görülen darbe davasının duruşmasında dile getirdiği ‘TSK’de kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz tedbir olarak ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı darbe girişimi baştan açığa çıkardı’ şeklindeki ifadesi şüpheleri artırmıştır.”

Bilmiyor gibi davrandılar

“MİT’in bildiği ve dış makamlar diyerek bilgilendirdiği Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın öngörülen bu darbe başladıktan sonra Cumhurbaşkanı’nın “Darbeyi eniştemden öğrendim” demesi Başbakan’ın “Eşten dosttan öğrendim” demesi ve sanki hiç bilmedikleri ve beklemedikleri şok edici bir gelişmeyle karşılaşmış gibi davranmaları anlaşılamamaktadır. Öngörülen darbe girişimi 15 Temmuz günü öğleden sonra saat14.20 itibariyle öğrenilmiş ancak gerekli bilgilendirmelerin yapılmadığı ve etkin önlemler alınmadığı anlaşılmıştır. Bu ihmaller zinciri sonucunda 15 Temmuz hain kalkışması önlenmeyen darbe girişimi olarak tarihe geçmiştir.”

ERDOĞDU: DARBENİN SİYASİ AYAĞI AKP'DİR

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, darbenin siyasi ayağına ilişkin soruya "Darbenin siyasi ayağı AKP'dir" diye yanıt verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, hazırladıkları muhalefet şerhiyle komisyonun görevini tamamladığını belirterek, "Darbe komisyonu görevini bu raporla tamamlamıştır. Komisyon kurulduğu günden bugüne geçen 11 ay boyunca yapması gerekenleri CHP tek başına yapmış ve darbe girişimini fırsata çeviren iktidarın niyetlerini ifşa etmiştir" dedi.

TANRIKULU: DARBE GİRİŞİMİ KIRMIZI PAZARTESİ GİBİ KIRMIZI CUMA

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise darbe girişimini Gabriel Garcia Marquez'in 'Kırmızı Pazartesi' kitabına benzeterek, "Darbe girişimi Kırmızı Pazartesi gibi Kırmızı Cuma. Her şey önceden biliniyordu ama önlenmedi" diye konuştu.

ÇIRAY: 'ALLAH'IN LÜTFU' İLE KASIT 15 TEMMUZ'UN 'TEK ADAM DEVLETİ'NE ULAŞTIRILMLASINI HIZLANDIRMASIYMIŞ

CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray da darbe girişimi için 'Allah'ın lütfu' dendiğini anımsatarak, şunları söyledi:

"Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan daha 16 Temmuz sabahı  15 Temmuz'u 'Allah'ın büyük lütfu" diye nitelediğinde şaşkınlık yaşandı. Nasıl oluyordu da hiçbir darbede olmadığı şekilde 249 şehide mal olan bu kalkışma ve işgal girişimi 'Allah'ın lütfu' oluyordu.  Meğer 'Allah'ın büyük lütfu' ile kasıt, 15 Temmuz'un 'Tek adam devleti'ne ulaşılmasını hızlandıracak bir katalizör olarak görülmesindenmiş. Daha açık bir deyişle 15 Temmuz FETÖ Darbesi'nin 'bir büyük lütuf' olabilmesi yarı karanlıkta bırakılmasına bağlıydı. Bunun en büyük kanıtı Sayın Genelkurmay Başkanı ve Sayın MİT müsteşarının Komisyon'a gelmelerinin siyasi irade tarafından engellenmesi"

CUMHURİYET

adminadmin