Kültür
Giriş Tarihi : 24-03-2019 09:30   Güncelleme : 24-03-2019 09:38

Emeklilikte Yaşa Takılanlar

​“Söz verip sözünü yerine getirmeyen adam değildir.”

Emeklilikte Yaşa Takılanlar

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti grup toplantısında kamuoyunu meşgul eden Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı şunları söylemişti;

“...Vatansever halkım dünyanın hiçbir yerinde 38 yaşında emeklilik diye bir uygulama yoktur. 20 yıl çalışıp 38 yaşında emekli olacak bir kişi 40 yıl çalışmadan devletten maaş ve sağlık sigortası hizmeti alacak demektir. Böyle şey olur mu?

Buna dünyanın hiçbir ülkesinin sosyal güvenlik sistemi dayanamaz. Zaten oralarda da böyle bir uygulama yok. Ortalama insan ömrünün 60 yaşı dahi bulmadığı dönemlerde 40'lı yaşlarda emekli olmanın belki bir izahı vardı ama bugün ülkemizde ortalama insan ömrü 78. Bırakın 38'i, 48 yaşında emekli olan bir kişi bile yaklaşık 30 yıl sistemde kalacak demektir.

Ülkemizde ortalama sigortalılık süresi 26 yıl iken emeklilikte geçen ömür 27-31 yıl arasındadır. Avrupa'da sigortalılık ortalama süresi 35 yıl iken emeklilikte geçen süre genellikle 20 yılın altındadır. Ülkemizde bir emekli tüm çalışma hayatı boyunca ödediği primi, 6 yılda emekli maaşı olarak geri almaktadır. Görüldüğü gibi mevcut durumda dahi emeklilik sistemimiz içler acısı bir haldedir.

Yıllık ilave maliyeti 26 milyar lira, toplam maliyeti 750 milyar lira.

SGK'nın hesaplamasına göre emeklilikte yaşa takılanlar denilen gruba giren 6.3 milyon kişi bulunuyor. Bunların 1 milyon kadarı devlet memuru iken kalanı hizmet akdi ile veya kendi hesabına çalışanlardan oluşuyor.

Bunlardan 1.3 milyonu hemen emekli olabilecek durumda, kalanları da peyderpey emekliliğini talep edebilecektir. Bu teklifin ülkemize yıllık ilave maliyeti 26 milyar lira.

Erken emeklilikten yararlanacakların tamamı göz önüne alındığında bu rakam toplamda 750 milyar lirayı buluyor. Bizim ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz bir dönemde böyle bir yükü milletimizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı?

Ekonomik kurtuluş savaşının verildiği dönemde fırsatçılar türedi.

Erken emekli olacak gidecek başka bir işte de çalışmaya devam edecek. Yani çift dikiş. Böyle bir şey olamaz. Buna adalet, hak denmez.

Bugün Batı dünyası yaşta emekliliği tırmandırıyor. 65'in altına eyvallah etmiyor, yukarı doğru çıkarıyor.Ülkeye maliyeti çok fazla da onun için.

Sosyal güvenlik sistemimizi yeni bir batağın içine niye sürükleyelim?

Bir kesimi mutlu etmek adına ülkemizin tüm dengelerinin bozulmasına müsaade edemeyiz. Bir siyasi ranta dönüştürülmemelidir. Şu gerçeği hepimiz çok iyi biliyoruz.

Bugün emeklilikte yaşa takılanlar denilenlerin önemli bir bölümü emekli maaşı almaya başladıktan sonra da çalışmayı sürdürecektir.

Bir yandan devletten maaş alacak diğer yandan da işlerine devam edecekler. Hakikat buyken sosyal güvenlik sistemimizi yeni bir batağın içine niye sürükleyelim?”

Cumhurbaşkanımızın bu konuşmasını kendi ifadeleri ile değerlendireceğiz. Ancak olayın iyice anlaşılması için; MHP’li milletvekili Cemal Enginyurt, Milliyetçi Tv’de yaptığı bir konuşmada ne diyor şimdi ona bakalım:

“Ak Parti kadrolarına Mecliste yaptığım bir konuşmada şunu söyledim; Sayın Cumhurbaşkanı yanlış bilgilendiriliyor. Altı milyon Emeklilikte yaşa takılan var deniliyor. Yok böyle bir şey. Bunların sayısı 400 bin ile 700 bin aralığında. Bu aralığı neden çok tutuyorum. Çünkü emekli olacaklarla olamayacaklar var aralarında. Örneğin devlet memuru olanlar var, bu kanunu çıkarsak da emekli olmayacaklardır. Çünkü emekli olduklarında maaşları yarı yarıya düşüyor. Bu adam zaten isteseniz de emekli olmuyor.

İlk etapta Emeklilikte Yaşa Takılanlar için çıkarılacak bir kanunda faydalanacak olanlar 130 bin kişidir. Bunun yarısının da dediğim gibi devlet memuru olduğunu düşünürsek demek ki, 65 bin 70 bin civarında insan emekli olacak. 70 bin kişi ortalama 1500 TL aylık alsalar, bu da yaklaşık 10 milyar yapar. Ama sayın CB ne diyor 750 milyar yük getirecek. Dolayısı ile konunun iyi anlatılmadığından hareketle, konuyu Ak Parti’ye anlatmaya gayret gösteriyoruz. Konu çözümlensin diye uğraşıyoruz.

Nedir mesele diyelim ki Akın Çiçek 1991 yılında sigortalı olmuş Akın Çiçek, 25 yıl sonra emekli olacaksın. Ama Akın Çiçek işe başladıktan 8 yıl sonra Mecliste bir yasa çıkarmışız 4447 sayılı olarak. Yasayı geriye yönelik işletmişiz 8 yıl önce işe giren Akın Çiçek’in hakkını gasp etmişiz. Tarih 2018 olmuş. Akın çiçek 28 yıldır prim ödüyor. Akın Çiçek 28 yıldır sigorta ödüyor. Akın Çiçek’e demişiz ki; ‘Akın Çiçek biz sana 91 yılında başlarken 25 yılı tamamladığında emekli olacaksın dedik; ama 99 yılında senin hakkını elinden aldık, gasp ettik. Senin haberin yok bundan.’

Dolayısı ile bu 4447 sayılı yasanın geriye işlemesi hukuksuzluktur diyoruz. Bunun giderilmesi gerekir. Yani biz emeklilikte yaşa takılanlara bir lütuf vermeyeceğiz kanun değişikliği ile. Gasp edilen haklarını iade edeceğiz.

Akın Çiçek olarak şu an işin var, prim ödüyorsun, sağlık hizmetlerinden faydalanıyorsun. Ama Allah göstermesin işini kaybetsen, hastaneye gidemiyorsun, sağlık hizmetlerinden faydalanamıyorsun. Biz bunun çözülsün istiyoruz.

İyi Parti Emeklilikte Yaşa Takılanlar araştırılsın diye bir önerge veriyor. Biz bunu kabul ettik. Sonra arkadaşlarla bir değerlendirme yaptık dedik ki; arkadaşlar biz neyi kabul ettik. Eğer mecliste araştırma komisyonu kurulsun desek, Kasım ayında kurulamayacak. Ocak ayından itibaren meclis seçim atmosferine girecek, seçimden dolayı komisyon kurulamayacak.

 Nisandan sonra kurulacağını düşünürsen komisyon üç ay görev yapıyor yedi ayın birinde de meclis tatile girecek. Demek ki dedik 2019 birinci ayında gündeme alınacak. Burada araştıracak ne var ki dedik. Neyi araştıralım. EYT sorunu belli değil mi? Belli.. 4447 yasa ile EYT hakkı gasp edilmiş bir kanun çıkartarak bunun telafi edilmesi gerekir. Hakların iade edilmesi gerekiyor. 290 milletvekili Ak Partide. Söz verip sözünü yerine getirmeyen adam değildir.”

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın EYT ilgili yaptığı açıklamayla ilgili biz de MHP milletvekili Cemal Enginyurt gibi; Cumhurbaşkanımızın eksik bilgilendirilip yönlendirildiğini düşünüyoruz. Ancak verdiği rakamlar konusunda biz de emin değiliz. İşin bu bir yönü. Bu gerekçeler var olsa da, bu gerekçelerin varlığı, başlı başına faizci sistemin hakimiyetine bağlıdır.

Cumhurbaşkanının faiz karşıtlığını ifade ederken, faizin oluşturduğu genel ekonomik olumsuzlukların halka yansımasını da aynı karşıtlık içinde görmesi gerekir. Faize karşıyım ama oluşturduğu sonuçlarda haklılık payı var gibi bir algı oluşturmak yanlıştır.

Bu gerekçelerin söylenmesi, mevcut hak ihlalini sürekli kılan bir faizci düzeninin değişmesini sağlamıyor. 2019 yılında 117 milyar faiz ödemesinin yapılması planlanıyor. Bu, normal bir rutin olay gibi algılanıyor; ama EYT konusu bir devlet sorununa döndürülüyor.

Millete verilen maaş-para her ne isimde olursa olsun, ekonominin tabanına akıtılan bir parasal canlanmadır. Bu maaşların harcanarak gideceği yer küçük esnaflardır. Verdiğiniz maaşlar sadece tüketime yönelik bir taban finansmanı gibi düşünülebilir.  Ancak hali hazırda sisteme itiraz etmeden, sistemdeki adaletsizliği kendi içinde çözmeden atılan adımlar sorun çözücü olmayıp, sadece faizli yapının işlerliğini devam ettirecektir.

Konuşmasında Cumhurbaşkanımız Avrupa’yı örnek veriyor. Avrupa, yeri geldiğinde bizim için referans kaynağı, yeri geldiğinde ise düşman oluyor. İnsanlarımızın geçimleri için maaş alması konusunda Avrupa hiç bir zaman bizim için referans kaynağı olamaz. Tabiî kendi müktesebatınızdan, kendi değer yargılarınızdan hareketle; kendi millî sosyo-ekonomik kalkınma iktisat modelinizi kurarsanız. Aksi halde yaşam modelinizi de, sık sık kızdığınız ve düşman gördüğünüz Batı’nın değerleri ile oluşmuş modellere dayarsınız.

Biz diyoruz ki; gelin kurulu faizci düzenin para kredi sistemini değiştirelim. Bu değişimle milli iradenin paraya hakim olma gücü sayesinde, doğal bir iktisat modeli içinde yeni bir iktisat modelini kuralım. O zaman sadece EYT değil, bütün toplumda zorunlu minimum gelir diyebileceğimiz, parasal ve fiyat istikrarına katkı sunacak planlı bir ekonomiyi oluşturacak, kalkınma alternatiflerini uygulayalım. Faizin nasıl bitirileceğini gösterelim.

Cumhur ittifakı faize karşı da ittifak etmek zorundadır. Bugün EYT’yi emekli edemiyor, maaş veremiyor, mezun ettiğimiz öğretmenlere ve diğer fakültelerdeki milyonlarca insanımıza iş veremiyorsak, uygulamadaki faizci para kredi sistemi yüzündendir. Çünkü bu faizciler devleti ve milleti yılda 250 milyar sömürüyor. Bu sömürüye Cumhur ittifakı sessiz mi kalacak? Cumhur İttifakı bu faizci sistemle boşanmak zorundadır.

Allah, Cumhur İttifakı’nın sürdürdüğü bu faizci düzenden asla razı değildir. Şehitlerimiz faizciler bu ülkede devleti-milleti sömürsünler diye canlarını vermiyorlar. Onların kurduğu sömürü çarkı sürsün diye ölmüyorlar. Onlar mensup olduğu milletin malını, canını korumak için canlarını veriyorlar. Faiz sömürüsünden de bu milletin mallarının korunması için Cumhur İttifakı ekonomik kararlarıyla sorumludur. Hiçbir gerekçe faizciliği haklı kılamaz. Allah faizin sürdürülmesini kendisine açılmış savaş hali olarak tanımlar.

Yunus Ekşi

Aylık Dergisi 173. Sayı

adminadmin