Kültür
Giriş Tarihi : 13-10-2012 08:53   Güncelleme : 13-10-2012 08:53

Gensoruya RET

TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, Dışişleri Bakanı Davutoğlu hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması reddedildi.

Gensoruya RET
 
 
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, Dışişleri Bakanı Davutoğlu hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması reddedildi.
 
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin kendisi hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde konuştu.
 
Her gensoru, eleştiri ve özel oturumun milleti dış politika konusunda bilgilendirmek için bir fırsat olduğunu belirten Davutoğlu, ''Bir Dışişleri Bakanı hakkında 6 ay içinde ikinci kez gensoru veriliyorsa, bu, o Dışişleri Bakanı için değil, dış politikayı böylesine iç siyasete bulaştıran partiler için utanç vesilesidir'' dedi.
 
2004 yılına kadar başta Rusya olmak üzere, bir çok komşu ülkenin devlet ve Hükümet Başkanının Türkiye'ye hiç gelmediğini ifade eden Davutoğlu, şimdi ise bir ülke ile yılda en az 4-5 kez görüşme yapıldığını kaydetti. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın telefonda dahil olmak üzere en az 10 kez görüştüğünü söyledi.
 
Bakan olduktan sonra diğer ülkelerle yüksek düzeyde stratejik işbirliği konseyleri başlatıldığını ifade eden Davutoğlu, ''Yani ortak kabine toplantıları. Rusya, Ukrayna, Suriye, Irak, Yunanistan, Bulgaristan, Mısır, Kazakistan, Libya, Azerbaycan'la. Geçen ay Azerbaycan ve Ukrayna ile yaptık, dün Kazakistan ile yaptık, önümüzdeki ay Mısır ile yapıyoruz. Bu ilişkileri hem şahsi ilişkiler düzeyinde hem de kurumsallaşmış şekilde sürdüreceğiz'' diye konuştu.
 
Davutoğlu, ''İkinci temel ilke; karşılıklı saygı esasları içinde sınırlara ve milletlere saygı esasları içinde, kültürel ve sosyal iletişimi artırmak'' dedi.
 
Şu ana kadar yaptığı bütün ikili ilişkilerde, Türkiye ile kültürel bağları olan ülkelerle buluştuğunu belirten Davutoğlu, ''Yunanistan'a gittim, Batı Trakya'yı ziyaret ettim. Bulgaristan'a gittim, Filipe ve Kırcaali'yi ziyaret ettim. Romanya'ya gittim Köstence'yi ziyaret ettim. Moldova'ya gittim, Gökoğuz diyarını ziyaret ettim. Azerbaycan'a gittim, Nahçıvan'ı ziyaret ettim. Rusya'ya gittim. Kazan'ı ziyaret ettim. Irak'a gittim, Musul'u, Erbil'i, Kerkük'ü ziyaret ettim. Suriye'ye gittim Halep'i ziyaret ettim. Niçin biliyor musunuz- Çünkü bütün o hükümetler, bize güveniyordu. Daha önceki dönemlerde bir tehdit algısı gibi görülen, akraba topluluklarını dostluk köprüsü haline getirdik. Bundan sonra da ziyaret edeceğim'' diye konuştu.
 
Davutoğlu, Yunanistan'da görüştüğü Rumlar'ın kendisine güzel Türkçeleri ile ''Sayın bakanım''demelerinden onur duyduğunu söyledi.
   
''Kendi diasporamız kabul ediyoruz''
   
''Hiç bir zaman din, mezhep ayırımı yapmıyoruz'' diyen Davutoğlu, ''Bu topraklara aidiyet hisseden kim varsa, dünyanın hangi köşesinde ise onları kendi insanımız kabul ediyoruz, kendi diasporamız kabul ediyoruz, düşmanımız kabul etmiyoruz'' dedi.
 
Davutoğlu, Türkiye'nin komşularıyla tam bir ekonomik entegre içine girmesinin önemine işaret etti.
 
Tablo üzerinden Türkiye'nin komşularıyla ticaret hacimlerinin 2002'ye göre arttığını gösteren Davutoğlu, ''Şu kırmızı gördüğünüz cüceler 2002 yılına ait. Şu gördükleriniz ise 2011 yılına ait'' dedi.
 
Türkiye'nin Rusya ile olan ticaret hacminin 5 milyar dolardan 30 milyar dolara çıktığını, İran'la 10 misli arttığını belirten Davutoğlu, ''eğer sizin bir grup ülke ile ticaretinizi artıyorsa bu şu demektir; savaş ihtimaliniz minimize ediliyor, çatışma ihtimali azalıyor'' diye konuştu.
 
Dışişleri bakanı Davutoğlu, şöyle konuştu:
 
''Komşu ülkeler etrafında bölgesel vizyonumuzla ilgili dördüncü prensip. Bu gerçekleşecek bugün ama yarın. o da şudur: İnsanların malların, sermayenin, fikirlerin serbestçe dolaştığı, komşu ülkeler arasındaki sınırlara saygı gösterildiği ama bu sınırların bir duvar gibi değil, komşu kapısı gibi her an açık olduğu, esnediği, önemsizleştiği bütüncül bir bölge oluşturmak istiyoruz. Balkanlar'da da Kafkaslar'da da, Orta Asya'da da Ortadoğu'da da bunu istiyoruz. Bizim hayalimiz iddiamız da bu; bir gün gelecek İstanbul'dan kalkan birisi herhangi bir vize ile muhatap olmadan Saraybosna'ya kadar gidecek, Yemen'e, Fas'a kadar gidecek. Kafkasya Hazar üzerinden Altaylar'a kadar gidecek.
 
Suriye krizinin sorumlusu, ne Türkiye'dir, ne de demokratik hakları için sokağa çıkmış olan Suriye'li kardeşlerimizdir. Suriye krizinin sorumlusu, önce keskin nişancılarla, yetmediği zaman toplarla tanklarla o da yetmediğinde helikopterler ve uçaklarla kendi halkını bombalayan zalim Esed rejimidir.''
 
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin kendisi hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerde yaptığı konuşmada, BM Genel Kurulu'nda, Suriye'yi kınayan tasarıya 12 ülkenin ''hayır'', 120 ülkenin ''evet'' oyu verdiğini anımsattı. Davutoğlu, ''Kimin yanındasınız- 120 ülke bizim gibi, 12 ülke Esad ve sizin gibi düşünüyor'' dedi.
 
Demokrasilerde eleştirinin en doğal hak olduğunu, her politikanın eleştirilebileceğini dile getiren Davutoğlu, ancak siyasetçilerin bu hakkı, ilkeli ve ahlaki sorumlulukla kullanması gerektiğini söyledi.
 
Davutoğlu, dış politika eleştirisinde 3 unsuru aradığını belirterek, bunları, ''üslup ve içerikte ahlaki seviye'', ''dürüstlük ve iç tutarlılık'', ''millete ve ülkeye aidiyet hissinin her şeyin üzerinde tutulması'' şeklinde sıraladı.
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'nin eleştirilerini bu üç kriter açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun, kendisine ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bir çok kez ''hakarette, küfürde bulunduğunu'' kaydetti. Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun bir ifadesi, küfrünü, gazetelerin sansürleyerek vermek zorunda kaldığını, bunun sürekli tekrar ettiğini belirtti. Davutoğlu, bu hakaretlere, cevap vermeyi zül addettiğini ifade ederek, ''Bir insanda olmazsa edep, neylesin ona medrese mektep, velhasıl illa edep, illa edep, illa edep'' dedi. Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'na bu anlamda cevap vermeyeceğini ancak hukuki haklarını saklı tuttuğunu belirtti.
 
Davutoğlu, dün bir marjinal gazetede, CHP'li bir milletvekilinin Beşer Esad ile boy boy fotoğrafının yer aldığını, bu gazeteyi iftara nedeniyle mahkemeye verdiğini, sembolik olarak 1 liraya mahkum ettiğini anlattı. Davutoğlu, ''Sembolik olsun diye ama Kılıçdaroğlu'na en yüksek cezayla gideceğim. Niçin biliyor musunuz- Beşer Esad'ın bombası altında ölen Suriyeli şehitlerin yetimlerine, bunları bağışlamak için'' diye konuştu.
 
Kendisine tepki gösteren CHP'li milletvekillerine Davutoğlu, ''Dinleyeceksiniz, biz sizi dinledik. Burada hakaret etmiyorum, aylardır bu hakaretlere sabrediyorum'' karşılığını verdi.
   
''Yalan söylememek lazım''
   
Eleştiride ikinci kriterin, dürüstlük ve iç tutarlılık olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
''Geçen günlerde Kılıçdaroğlu, bir televizyon programında, benim başka bir televizyonda yaptığım röportaja atfen, 'Sayın Bakan, Faruk Şara'nın Sünni olduğu için ülke başına gelmesini istiyor' dedi. Bunun üzerine bakanlıktaki arkadaşlarım bütün deşifreyi çıkardılar ve programın yapımcısına, 'Sayın Bakan, o programda Sünni'likten hiç bahsetmedi' diye not gönderdi. Yapımcı, Kılıçdaroğlu'na bunu iletti. Kılıçdaroğlu, 'Yok gizli oturumda söyledi' dedi. İnsani ahlak gereği yalan söylememek lazım. Devlet ahlakı gereği de gizli oturumu gizli tutmak lazım. Ama gizli oturumla ilgili de yalan söyledi. Çünkü ben gizli oturumda Faruk Şara'nın adını dahi anmadım. Kafasındaki Davutoğlu ile kavga ediyor, gerçek Davutoğlu ile değil. Gerçek Erdoğan, gerçek Davutoğlu ile kavga ettiğinde aciz kalacağını görüyor çünkü. Zihnindekiyle kavga ediyor. Bunu söyledikten sonra, bir tek şeyi doğru kabul etti, o da 'Stratejik Derinliği okumadım' dedi. Okumadığı şeyi tenkit ediyor. Ne güzel söylemiş Mehmet Akif, 'Şarka bakmaz, garbı bilmez, görgüden yok vayesi. Bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.' Ne kızaracak yüz var ne bu facialar, insanlık trajedisi karşısında bir damla göz yaşı dökecek bir vicdan var bunlarda.''
   
"Esad'ın söylediğinin aynısını Ankara'da söylüyor''
   
Davutoğlu, üçüncü kriterin, millete ve ülkeye aidiyet hissetmeyi her türlü şeyin üstüne tutmak olduğunu ifade ederek, Şam'da Beşar Esad ne söylüyorsa Kılıçdaroğlu'nun da Ankara'da aynısını söylediğini belirtti. Davutooğlu, Esad'ın Şam'da, ''Bu sokakta yürüyenler terörist'' ve ''Bunun sorumlusu Türkiye'dir'' derken, Kılıçdaroğlu'nun da burada aynı şeyi söylediğini kaydetti.
 
Kendi ülkesini şikayet etmeye alışmış ve bunu politika olarak benimseyenlerin, ülkeye bir şey vaad edemeyeceğini ifade eden Davutoğlu, ''ibret göstergesi'' dediği bir fotoğrafı gösterdi. Davutoğlu, Acilciler adıyla bilinen, Esad tarafından beslenen, marjinal bir grubun desteklediği, örgütlediği törenlerde ''Ruhumuzla, kanımızla sana fedayız'' diyen grubun içinde CHP il teşkilatı, il başkanın bulunduğunu, bunun utanç verici olduğunu söyledi.
 
Davutoğlu'nun konuşması sırasında CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, elinde, ''ABD taşeronluğuna, savaşa hayır'' yazılı bir döviz gösterdi.
   
''Safını belirleyen MHP'ye teşekkür''
   
CHP sözcüsünün, Apaydın kampından söz ettiğini, Suriye Bağımsız Araştırma Komisyonu, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun raporlarına değil, bazı provokatif yabancı basına itibar ettiğini belirten Davutoğlu, ''Bunların, bu Meclis'e saygısı da bu kadar'' dedi.
 
Davutoğlu, Apaydın Kampı'nın 130 dönüm bir alan olduğunu, 90 dönümünde 1385 çadırın kurulduğunu, 40 dönümünde idari binaların yer aldığını bildirdi. Davutoğlu, kampta 3 bin 357 kişinin yaşadığını, bunun 843'ünün kız, 902'sinin erkek çocuk olduğunu belirterek, ''Bu yoğunlukta bir kampta silah eğitimi verilebilir mi- Sapan taşı atsanız birine çarpar. Ayrıca Google eart'e girse, bunların böyle olmadığını görürlerdi. Mesele, zihniyet, ahlak meselesidir. Herkes, bir sınavla karşı karşıya, herkes safını belirleyecek. Akçakale'ye top mermisi düşerken safını belirleyen MHP'ye teşekkür ediyoruz, Türkiye'nin yanında saf tuttu. Ama Akçakele'ye top mermisi düşüp, iki anne, üç yavru şehit edildiğinde Beşar Esad ile saf tutanları da tarih affetmeyecek'' diye konuştu.
   
''Zalimin yanında olmak ona, mazluma gönlünü açmak bize''
   
Kılıçdaroğlu'na, onun üslubuyla değil, Edibali'nin üslubuyla cevap vereceklerini belirten Davutoğlu, sözlerini, ''Hakaret ve küfür ona, haya ve edep bize. Yalan ve iftira ona, hakikat ve dürüstlük bize. Zalimin yanında olmak ona, mazluma gönlünü ve kapısını açmak bize. Türkiye'yi dünyaya şikayet etmek ona, nerede ve hangi şartlarda olursa olsun, bu aziz milleti, büyük ülkeyi savunmak bize yakışır. Her yerde bu onurlu bayrağı dalgalandırmanın gururunu taşıyan bir Dışişleri Bakanıyım. Biz her zaman kıt zekanın değil, aklın, ahlakın, erdemin, hikmetin, adaletin, vicdanın, insanlık onurunun, milli şuur ve bilincin sözcüsü olduk, olmaya devam edeceğiz. CHP'den ve Kılıçdaroğlu'ndan takdir beklemiyoruz. Biz bu yolda nihai kararı, takdiri sadece yüce Allah'tan ve aziz milletten bekleriz'' diye tamamladı.
 
Yeniden söz alan Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise çevre bölgelerden bahsettiği için Saraybosna örneğini verdiğini belirterek, ''Ama çok kısa zamanda bütün Avrupa ile serbest vizeye geçeceğiz'' dedi.
 
Hamzaçebi'nin, ''Sünni İslam dünyası politikası'' iddiasına da yanıt veren Davutoğlu, şöyle devam etti:
 
''Sürekli bunu provoke ediyorsunuz. Bizim hiçbir zaman etnik ve mezhebi politikamız olmamıştır. Bizim otoriter, diktatöryal tavırlarına karşı çıktığımız Mübarek de Sünni'ydi, Kaddafi de Saddam da Sünni'ydi. Karşı çıktık, çünkü zulüm yapıyorlardı. Beşşar Esad'a da mezhebi dolayısıyla değil, zulmü dolayısıyla karşı çıktık. Daha önce, böyle bir ayrım gözetmediğimiz için, o da halkına zulmetmediği için ilişkilerimiz normaldi.''
 
Bir programda verdiği cevapta Faruk Şara ile ilgili ifadesine de değinen Davutoğlu, ''O programda söylediğim şey başka yerlere çekilmemeli. Bana soru tevcih edildiğinde, 'Bu geçiş süreci nasıl yaşanabilir-' denildiğinde, sadece geçiş dönemi ile ilgili olarak, halk nihai kararı verene kadar, sistem içinde tecrübe sahibi birisi, eli kana bulaşmamışsa diye zikrettim. Faruk Şara'yı zikrettim. Yoksa Faruk Şara'nın ne mezhebi önemlidir ne de hiçbir ülkenin idaresine biz karışmayız. Sadece geçiş dönemi. Cenevre Mutabakatı'nı imzalamış bir taraf olarak zaten biz bunu Rusya ile Amerika ile konuşuyoruz. 'Geçiş dönemi nasıl olacak-' diye. Bu, kimseye verilen bir destek değil. Suriye'de Müslüman ve Hristiyan, Alevi, Dürzi, Sünni, Arap, Kürt, Türk, Türkmen hepsi bizim için azizdir, hepsi bizim kardeşimizdir.
 
Biz İran için BM Güvenlik Konseyi'nde 'hayır' oyu verdiğimizde, o zaman o oyu eksen kayması diye tenkit etmiştiniz. Biz vicdanımızın dediğini, attığımız imzanın gereğini yaptık. Bizim dünyamızda etnik ve mezhebi ayırım yoktur. Bizim dünyamız, insanların kardeşliği, özellikle de Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar'daki dost ve kardeş toplulukların kardeşliğidir. O barış sağlanana kadar da gece gündüz çalışacağız.''
 
Çavuşoğlu'nun konuşması
 
AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, CHP'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında verdiği gensoruya ilişkin, ''Sayın Bakanı size yedirmeyiz, hiçbir bakanımızı yedirmeyiz. Böyle boş önergelerle gelmeyin'' dedi.
 
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında verdiği gensoru önergesi üzerinde, AK Parti Grubu adına konuşan Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, gensorunun Türkiye'nin dış politika, Parlamento'nun ciddiyetiyle bağdaşmadığını belirterek, içinde bulunulan ortamda Türkiye'nin çok güçlü, dinamik, etken bir dış politika izlemesi gerektiğini, bunun şartları arasında siyasi istikrar, güçlü ekonomi, güçlü demokrasi, güçlü bir muhalefet, güçlü bir lidere sahip olmanın yer aldığını anlattı.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sayesinde Türkiye'de güçlü bir liderlik olduğunu ifade eden Çavuşyoğlu, ülkeler hassas dönemlerden geçerken iktidar ile muhalefetin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Terörle mücadele ve Suriye gibi konularda birlik beraberlik içinde olunması gerektiğini kaydeden Çavuşoğlu, MHP'ye bu konuda teşekkür etti. Çavuşoğlu, CHP'nin dışarıda sürekli Türkiye'yi şikayet, karalama ve itibarını zedelemek için çalıştığını ifade ederek, ''Sosyalist Enternasyonal Bildirgesi'ni engelleyebildiler mi- Benim inanmak istediğim; Heyet ya bu deklarasyonu okumadı, ya atladı, ya uyudu. Çünkü CHP'lilerin çalışmadığını, tembel olduğunu; gece gündüz uyuduğunu milletimiz bilir'' dedi.
 
CHP'nin, Avrupa Konseyi'ndeki tutumunun her platformda Türkiye'yi şikayet etmek olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
 
''Avrupa Konseyi'nde, 4 yıl önce AK Parti'ye karşı kapatma davasından endişe duyulduğunu belirten bir deklarasyon yayınlandı. O zaman bize karşı hakaret kampanyası yapıldı. 4 yıl sonra başka bir deklerasyon, tutuklu milletvekilleriyle ilgilidir. Bu deklarasyonu CHP'liler hazırladı. Bu deklarasyona CHP'liler imza attı. Madem 4 yıl önce bize saldırdınız, bugün aynısını niye siz yaptınız- Biz Avrupa'da bugüne kadar ikili standart ve iki yüzlü siyasetten şikayet ettik. Ama CHP'nin bu iki yüzlü ve çifte standart içinde olduğunun en büyük göstergesidir. 10 yıldır Avrupa'da Ermenistan, Rum kesimi Yunanistan ile mücadele ederdik. Bugün o ülkelerden bir eleştiri görmüyoruz, yazıklar olsun. Hakkını yemeyelim arkadaşların, bir konuda Ermeni ve Fransızlar'la işbirliği yaptılar, ilk kez 2010 yılında Avrupa Konseyi'nde bir Müslüman Başkan seçiliyordu, engellemeye çalıştılar. Böyle muhalefet olur mu- 30 binden fazla insanı katleden Suriye'yi destekleyen muhalefet olur mu- Sayın bakanı size yedirmeyiz, hiçbir bakanımızı yedirmeyiz. Böyle boş önergelerle gelmeyin. CHP'nin tembelliği burada da görülüyor; geçen gensorudan kes yapıştırma yapmışlar.''
adminadmin