Kültür
Giriş Tarihi : 13-05-2018 13:00   Güncelleme : 13-05-2018 13:08

Hırsınız Vicdanınızı Kör Etmiş

Hırsınız Vicdanınızı Kör Etmiş

Seçim yaklaşıyor ve bunca fazla siyaset açıkçası boğuyor beni. Daha doğrusu boğan siyaset değil, hainlik, nankörlük ve düşmanlıklar. Kimin nereye oy verdiği ya da vereceğiyle ilgilenmiyorum ya da ilgilenmemeleri çalışıyorum ama mecburen herkesi bu girdabın içine sokmaya çalışan ve bir seçimi ne kadar çirkin hale getirilirse o kadar çirkinleştirmek için her şeyi yapanlar var. Daha birkaç sene evvel sokaklara inen tankları unutanlar var, devletini milletini satıp da bilmem nerelere kaçan ve oraların bayraklarına sarılıp yatan satılmış adamları unutulanlar var. Sokaklarda arabalarının içinde çoluk çocuğuyla paletlerin altında can verenleri, şehit düşenleri unutanlar var. Kimlerin kimlerle iş tuttuğunu ve kimlerin kimlerle beraber olduğunu gördükçe iğreniyor ve işte bunun için boğuluyorum.

Bazılarının hırsı gözlerini kör etmiş kâri. Ne edeceklerini, ne tarafa saldıracaklarını ve kime ne diyeceklerini şaşırmış haldeler. Ve tuhaf bir durum bu. Hem de çok tuhaf. Karşıda durmak, karşı durmak başka bir şey ama sırf kini, hırsı ve çıkarları için zalimin, hainin ve teröristin yanında olmak bambaşka bir şey.

Yıllarca karşı mahallede durup da bunca zulmü inanmış insanlara reva görenlere çok diyecek sözüm yok aslında. Onların gözlerinde perde var gibi. Aslında aralarında vicdan sahibi olanlar ve bunca nimetin farkına varanlar da var ve vicdanın mahallesi de olmaz zaten. Ama enteresan bir şekilde davası bugün yaşanan ne ise bunları yaşamak ya da yaşayabilmek olan, meydana çıktıkları ilk andan beri bugün yaşandığı gibi yaşanmasını hayal edenlere ne olduğunu anlayamıyorum. Ya akıllarını ya da vicdanlarını yitirmiş olmalılar.

Daha önce bu konuyla ilgili yazdığım yazıdan sonra çok fazla rahatsız olan olmuş. Kendi çevremden, eş dost akrabadan dahi mesajlar yazanlar, kırıldığını söyleyenler, yazdıklarımın yanlış olduğunu anlatmak için dil dökenler oldu. Oysa ben halen dahi aynı yerdeyim. Düşüncem hiç değişmedi ve hatta sonrasında olanlar da benim bu düşüncemin pekişmesine sebep oldu. O yüzden aynı şeyleri ısrarla ve tekrar söyleyebilirim.

“Birkaç günlük çıkar uğruna, belki biraz menfaat uğruna neleri ezdiğinizin ve insanların gönüllerini ne denli kırdığınızın farkında değil misiniz? O meydanlarda coplanan adamlara nasıl izah edeceksiniz bunu? Kendi ülkesinde okuyamayan ve bir başka memlekette okumak zorunda bırakılan ya da belki tamamen okuma hakkı elinden alınan kızlara bunu nasıl izah edeceksiniz? Günlerce nezarethanelerde bekletilen, saatlerce dayak yiyen, işkence gören, askeriyenin önlerinde oğullarının yemin törenlerine alınmayan, tel örgüler ardında bekletilen, şehit olmuş oğlunun cenazesine dahi zorla katılan başı yaşmaklı analara nasıl izah edeceksiniz? Çocukluğu poşetten bayrakları üzerine geçirerek, geceleri babasının sokak sokak dolaşıp da bayraklar astığını bilerek, duvarında Erbakan hocanın resmi asılı olan odasında büyüyen çocuklara nasıl izah edeceksiniz?”

Düşmanın attığı taş değil ama onun safına geçip de oradan saldıran ve aynı evden çıktıklarımız can yakıyor. En fazla kalpleri mühürlenip de gözleri perdelenmiş olabilir. Anlayamıyorum. Yıllardır hayal ettiğiniz günleri yaşıyorsunuz, bacılarınızın kızlarınızın örtüsünü başından çekip alacak olanın elini kırmaya gücü yeten hiç değilse pısırık bir halde susmayan bir adam var başınızda. İstedikleri gibi örtünüyor ve okullarını okuyor kız çocuklarınız. İnandığınız gibi yaşıyorsunuz, yaşayabiliyorsunuz. Bunca nimet bunca hakikat varken nasıl görmezsiniz? Peki daha ne istiyorsunuz?

Bunun adı nankörlük ve hırsınız gözlerinizi kör etmiş. Yok yok, vicdanınızı kör etmiş.

Yazık!

Fatih Duman / Diriliş Postası

adminadmin