Kültür
Giriş Tarihi : 01-01-2017 11:00   Güncelleme : 01-01-2017 11:00

Yeniden Halep için... Gönder artık “ebabil”i allah’ım!

Ümmetin kalbine (kadim kentlerimiz Şam’a, Bağdat’a, Halep'e) düşen, şer ittifak’ın, “Lawrens” uşaklarının, Moskof keferesinin bombaları benim de yüreğime düşüyor, yüreğimi parçalıyor Allah’ım!

Yeniden Halep için... Gönder artık “ebabil”i allah’ım!

Hele, hala “Ayasofya” rüyası gören, orayı tekrar “teslis” şirkiyle kirletmek hülyasını taşıyan Kuzey’in taharetsiz çakallarının attıkları bombalarla parçalanan müminlerin cesetleri hepten parçalıyor yüreğimi. Bu çakallar bir buçuk asır önce beni de can evimden vurmuşlar, coğrafyacıların “dünyanın incisi” dedikleri dünya cenneti yuvamı (Kafkasya’yı) başıma yıkmışlardı. Neredeyse soyumu kurutuyorlardı. “Yetîm-i tarih” bıraktılar beni.

Ekranlar karşısındaki çaresizliğimden iki büklümüm, ne olur gönder artık ebabili Allah’ım!

Müslüman’ın kan kokusunu alan bütün çakallar oraya üşüşüyor Kuzeyin, Güneyin, Doğunun, Batının, bütün yönlerin çakalları!.. Müslüman kanına nasıl da keskin pis burunları!

Mücahitlerimizi, yaşlı, kadın ve çocuklarımızı Sen bu leş kargalarından koru Allah’ım!

Allah’ım bizler parçalandık, güçten düştük, Habibine layık ümmet olamıyoruz artık.

Halid bin Velid’in, Salahaddin-i Eyyübi’nin, Kılıç Aslanların, Baybars’ların, Şeyh Şamil’lerin cesaretinden eser kalmadı bizlerde. Bizlere merhamet et de gönder artık ebabili Allah’ım!

Muntakim İsm-i Celilin hakkı için gönder Allah’ım! 

Bedir’de secdeye kapanıp, Sana “Ya Hayyu Ya Kayyûm” ism-i a’zamın ile saatlerce yalvaran, “Allah’ım bu bir avuç mümin de helak olursa yeryüzünde Senin adını anacak kimse kalmayacak, medet ya Rabbi!” diye yakaran Habibin hürmetine gönder artık ebabili Allah’ım!

Allah’ım Sen Rahman’sın, Rahim’sin, Erhamerrahimînsin. Bizlere merhamet et. Habibinin ümmetinin onurunu, izzetini iade buyur, elimizden tut, kaldır bizi ayağa Allah’ım!

Bu zillete, aşağılanmaya, şamar oğlanı olmaya takatimiz kalmadı. Bedir Ashabı, Ashab-ı Kehf hatırına gönder artık ebabili Allah’ım!
Acz içindeyiz, çaresiziz. “Düşman kavi, talih zebûn…” 

Dualarımızın da mı dergâhında kıymeti kalmadı; yalvarıyoruz: Gönder artık ebabili ya Rab!

Kâh içimizden, kâh dışımızdan vuruyorlar. Güç yetiremiyoruz tank ve tayyare ashabına. Abdülmüttalip kulun gibi bize de gönder “tayran ebabil”i Allah’ım!
Ebrehe’nin amacı beytini yıkıp yerine kilise kondurmaktı. “Tevhid”i yıkıp yerine “teslis”i kurmak… “Şer ittifakı”nın da amacı aynı, “hilal”in yerine “haç”ı dikmek… Öyleyse gönder artık ebabili Allah’ım! Senin beytini İbrahim (as) kulun inşa etti; “şer ittifakı”nın katlettiği binlerce mücahidin, yüz binlerce masum kadın, çocuk ve yaşlının can evini Sen halk ettin, orası Senin nazargâhın, Senin mühr-i ilahini taşıyor Allah’ım!
Ya dualarımızı kabul et ya da gönder artık ebabili Allah’ım!

*** 
Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi bîçarelerin, yoksa felahı!
Nur istiyoruz… Sen bize yangın veriyorsun!
“Yandık” diyoruz… Boğmaya kan gönderiyorsun.

Mazlumu nedir ezmede, ezdirmede ma’nâ?
Zalimleri adlin, hani, öldürmedi hâlâ!
Caniler geziyor dipdiri… Can vermede ma’sum
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?

En kanlı şenaatle kovulmuş vatanından,
Milyonla hayatın yüreğinde gidiyor kan!
İslam’ı elinden tutacak, kaldıracak yok!
Nâ-hak yere feryat ediyor: Acize hak yok!
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhî?
Ağzım kurusun… Yok musun ey adl-i ilahi!
M. AKİF ERSOY

Erdal Özden / Diriliş Postası

adminadmin