Türkiye
Giriş Tarihi : 31-03-2016 09:39   Güncelleme : 31-03-2016 09:39

Kıymayın çocuklara...

Kıymayın çocuklara efendiler ! Bu gün elimden geldiği kadar ironi yapmayacağım

Kıymayın çocuklara...
Kıymayın çocuklara efendiler ! Bu gün elimden geldiği kadar ironi yapmayacağım.Çünkü ironistler bağırmazlar.Dolaylı mecazlara kaçıp düşün ey okuyucu modunda da davranmayacağım.Eğretileyip ,metaforlayıp sözümü sen söyle tecahülü arif sen söyle,çünkü ben söylersem başım belaya girer ,söyleyeceğim sözlerin ceza_ı hükmüne karşı kendimi emniyete almalıyım zavallılığını da göstermeyeceğim.Bu gün halk temaşamızın en güzel hareketini çekip “taşlayacağım”. Bir olay yaşanır,biter.Arada yaşananları kimse bilmez.Bilmek sorumluluktur çünkü. Düşünen,hisseden hiçbir kişi olmasın ki bu yazıyı acı çekerek ve her anını hissederek okumasın.Bu olaya adı karışanlar halen dimdik yaşayabiliyorlarsa da anlayın ki boğazlarına kadar pisliğe battıklarındandır. Kelimelerime bakıyorum doğru dizilmiş hepsi....Şimdilik ! Kelimeler diyorum, bazen okundukça olduğu yerde dondurur insanı.Birazdan üç kelimemin başı öne eğilecek.Utancın,vicdanın,ahlakın başı önüne düşecek.Oysa utanması gereken kelimeler değil bilirim. Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri vardır ya ,işte oralar gerçek halkın dramlarını yansıtır.Her insanın yaşamı bir hikayedir aslında .Kimi hikayeler can acıtır,yürek burkar ,olduğunuz yere mıh gibi çiviler bizi.Yaşanan her acı, gün gelir bir şarkının ,bir türkünün bir ezginin içinde canlı tanık olup çıkar, gelecek kuşakların karşısına. Bir mesele ,bir çare arayışı çığlığında. Müslüm  Gürses’in o yıllarca ne söylediğini bir türlü anlayamamaktan yakındığım sesi ; Meselem diyor ! Bu benim meselem , Derin mesele Ezelden edebe giden meselem ! Bu mesele bir benim senin değil, toplum olarak hepimizin” Meselesi” ! Bir toplumda adalet ; Hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir.Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır.Her ne kadar temel dayanağı yazılı hukuk kuralları olsa da  bireylerin toplum içindeki davranışlarını düzenlediğinden ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.Yasayı uygulayan ,yazılı kurallara bağlı kalma zorunluluğu taşısa da olayın seyri ve gelişimini göz önünde bulundurarak karar verme yetisine sahiptir. Mesele ! toplum meselesi,adalet,hukuk,ahlak,din, vicdan ,her ne kadar insani ve toplumsal kurum varsa hepsinin meselesi… Zulmedenler ve ezilenlerin meselesi ! Arka sokaklarda yoksulluğun ve cehaletin kol gezdiği köhne bir ev.Başı yaşmaklı iki kadın ellerinde ki kirli paraları gögüs aralarına sıkıştırırken sıkı sıkıya da tembih etmeyi unutmuyorlar .Dikkatli olun aman ha kanlanmasın çarşaf.Ona göre muamele yapın. Görev anlaşıldı ! Birbirinin sırasına riayet edilerek gerçekleştirilen ahlaksız eylemin her sıra savucusu diğerini uyarır ..Aman ha ! Başımızı derde sokmayın! İlk ile son eylemci arası tam yirmi sekiz sıfatsız,iki kadın,kirli paralar ve on üç yaşında bir kız çocuğu. Olaydan sonra küçük kızın oturmasını sağlayabilmek için tam dört ciddi ameliyat yapılır.Fakat haklarını yerde koymayalım.Zar sapasağlam yerinde.Suç unsuru yok.Ameliyatlar ! oturabilsin diye! İyi hal indirimi.Tüm sanıkların dikkatleri mükafatlandırılıyor. İhbar edin beni asıl suçlu benim.Bakın ellerim kan içinde.Cezam neyse razıyım Hakim Bey. Bir ihbarname ! Ne çabuk ihbar edildim.Sonuçlarına katlanacağız artık .Ben istedim ihbarı!Bilmemezlik karinesine uydurur bahanemi İyi halden yırtarım nasılsa…. Ağır ve kasvetli havasıyla bir mahkeme salonu. Mağdur; (Sanık mı demeliydim ? ) On üç yaşında bir kız çocuğu. Sanıklar; (Mağdureler olmalı )! yirmi sekiz kişilik bir” Bel Hum Adal “ topluluğu. Seyirde; Güneş K.ve Beylik düzü sahilinin sessiz ,kaçak dalğa seslerinin huzursuz çırpınışı….Bir de ben .En ağır suçlu sıfatıyla.Elimde “Ağır Roman”. Ağır Roman bu hayat.. Ağla sevdam ağla ! Ağla zorba bu dünya ! Ağla susma ağla ! Sus kızım ağlama.Anlat sen ! Göster bakalım kızım ,nasıl tecavüz ettiler ? Kördüğüm çember dört duvar , Can evinde bıkar can uçar ! Küçücük bir beden küçücük bir can .Kuş misali titreyen.Kadının beden tılsımının izlerini arıyorum üzerinde,sanki bulsam hafifletici sebep olacak vicdanlara.Acizlik çukuruna batmış sefil insanların bedeninde ve ruhunda açtıkları yaralarına dokunuyorum tüm benliğimle, insanın içini sızlatıyor. Anlatamıyorsan göster diyor adaletin o tok sesi …Göster ! Küçük bir kız çocuğu! yaşadığının ne olduğunu nereden bilecek de anlatacak.Ne gördü de gösterecek .Bilse bilse yaşadığı dehşet dolu anların acısını ve korkusunu bilir ,anlatır.Oysa acıları ve korkuları taşıyabilecek kelimeler daha icat edilmedi.Onlar yaşanır.Yaşayacaksın ki anlatılanı anlayacaksın! Bakan ! beylerden birinin arsız sesi yükseliyor salonda.”Sen yok musun sen ! ne fettansın ! Yaz kızım : bu yaşta ki kızlar ne baştan çıkarıcı olur siz bilmezsiniz .Ben bilirim .Bir keresinde …..Sil kızım: bu bölümün olayla ilgisi yok ! Hadi ya…  Bakan Bey! Uzaktan bakmakla çözülmüyor memleket meseleleri. Anlat kızım sen .Bakan ! baksın ,O utanmıyor sen de utanma ! Hakim Bey amca bakın anlatayım .Anlatayım mı göstereyim mi ? Önce anlat .Yaşaya yaşaya anlat.Tekrar tekrar yaşa aynı acıyı ki daha bir kalıcı olsun izleri. Sonra göster ! Her hareketi göster….. Kelimelerimin başı eğilmeye başladı çoktan .Ahlakın ,vicdanın ,utancın. Yok böyle olmayacak . Sen iyisi mi gel şöyle ! Anlat yavrum sen anlat ! Nasıl ! yaptılar ! Travma ! Travma üstüne travma. Bak artık canında yanmıyor. Geçti . Geçti değil mi ? Ey “Bel Hum Adal”topluluğu ! Siz anlatın.Nasıl yaptınız? Kant ‘ın söylediği gibi yaptık.Kant ne dedi ki? “Eylem ödev duygusu bilincinde uygun ve ölçülü davranışta yapılırsa ahlaklıdır.”Biz ona uyduk hakim bey .Bakın Ahlaklıymışız da ! Koskoca feylezof yalan mı söyleyecek ! Şahit sağlam yani. Ödev bilinciyle yaptık …. Hem kısmi bozulma.Cezayı yaptırımı yok ! Derinden içleri ürperten bir ses! Mahkeme kapısının ardından ebedden gelen bir ses! Sura üfürüldü ! Allah’ın diledikleri dışında göklerde ve yerde olanlar çarpılıp,yıkılıverdi.Sonra bir daha sura üfürüldü !Artık onlar ayağa kalkmış durumda.Orta yere kitap kondu.Peygamberler ve şahitler getirildi ve aralarında hak ve hüküm verildi .Burada kimse haksızlığa uğratılmaz.(Zümer suresi,68_69) Adalet Sarayında cam çerçeve yerde.Elimde kan izleri. Adaletin namusu,kan revan içinde. Sorun yok Bakan ! beyler sorun yok ! Dikeriz adalet ipiyle namus zarını. Çözüm ! Eskiden olsa kolaydı evlendirirdik tecavüzcüsüyle ,kapanırdı yaralar ! Yazık ,o hükmü kaldırmışlar.Kara kaplı kitapta bulamadım ,ne ara kalktı ,ne güzel çözümdü.Yirmi sekiz kişi ! of of ! kızım bak millet bir tane koca bulamazken başına Devlet Kuşu konacaktı .Kaybettin şansını… Uzatmayalım ! Karar: Yaz kızım ! On üç yaşında bir kız çocuğu tüm fettanlığıyla ,bilerek isteyerek ve hatta ve hatta kadınlığını kullanarak yirmi sekiz beyimizin aklını başından alıp günahların en büyüğünü işlemiştir.Bunlar böyledir.Adamı cennetten kovdurur. Sil kızım son satırın olayla ilgisi görülmedi ! Davaya son nokta konuldu. Yaygaraya gerek yok ! 14.Dairede insan oturmuyor beyim .Boşaldı.Sahi Yusufun da beyaz gömleği arkadan yırtılmamış mıydı? Yaz kızım, delil ! Olayla ilğisi var mı ? Var Kara(ar)… Dava bitti.Dava kapandı.Değişmesi ,değişmesinin teklif dahi edilmesi Kutsal Kitabın değiştirilemez hükmü kadar mümkünsüz.Kutsal kase çatlat fakat kırılmamış.Hafifletici sebep! İyi hal delili ! Peki hesap görüldü mü ? Gördük ya hesabı beyim .Biz namuslu insanlarız. Devlet erkanından Bakan Şahitlerimiz var .Ödedik hesabımızı .Hem bayramda karnını doyurup ,üst başta alacağız tümden kapanacak hesap.O kadar da vicdansız değiliz hani. Benim onun yaşında kızım var hakim bey! Kızınla mı hesaplaşalım ? Haşa!O daha ÇOCUK beyim,Çocukla hesap görüldüğü nerde görülmüş. Hesap diyorum önce insanlık hesabı sonra dünya hesabı en son ahiret hesabı ! Hayır hesap bitmedi.Asıl hesap ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün…( Nebe Suresi,38) Öldürücü bir utançla hesap defterleri sol eline verilenler, O gün şunları söyleyecekler: “Bana keşke kitabım verilmeseydi.Hesabımı hiç bilmeseydim.Keşke ölüm her şeyi kesip bitirseydi.Malım,güç ve kudretim bana hiçbir yarar sağlamadı .Hepsi yok olup gitti.(Hakka Suresi,25_29) İki hesap iki hüküm! Bu gün kesilen hesap o gün tersine dönecek … O gün dile gelecek uzuvları onların günahlarına şahitlik edecekler.Onlar ki aşağılanmış ve zavallı bir şekilde haklarında hüküm verilmesini acizlikle  bekleyecekler. Bizlerde ,her gün onlarcası yaşanan çoğu aile halılarının altına ,namus temizliği gerekçesiyle süpürülen azgın ve sapkın eylemleri seyrederek bekleyeceğiz.İlahi Adaletin tecellisine güvenerek bekleyeceğiz. Ne zaman gazetelerin üçüncü sayfasında bu tür insanlık dışı bir olaya tanık olsam karşımda “Arıya tecavüz eden bir at görüyorum.O kadar aşağılık bir o kadar tiksindirici…. Mesele diyorum.Büyük Mesele….bizim meselemiz ! İşte hayatın tüm felsefesi bu şarkıda saklı.Vardır her insanın meselesi.Ezelden ebede giden.Ezelde yarım kalmış hesaplar ebed de çözülür elbet.Her ne kadar geciken adalet ,adalet değilse de ….. Sur sesi vicdanlarımızda .Yerin yedi kat altındaki zindanlarda Bel hum Adalların sesleri bilirim kesilmeyecek.Yeryüzünün çiçekleri ,sevgi ve adalete inanan,vicdan ve merhamet sahibi  insanlara emanet . Mahkeme kapıları; Adaletin arka sokağında dağıtıldığı kapılar,bel hum adallara(kötününde kötüsü) hizmet ettiğin sürece; Çaresizliklerime tek çare kalsan da ,Çözümsüzlükten kıvransam da ,derman diye taş duvarlara vururum başımı da çalmam kapını…
adminadmin