Tarih
Giriş Tarihi : 28-01-2012 14:27   Güncelleme : 28-01-2012 14:27

Türkiye'de Amerikalı, Avrupa'da Türk olmak

Yazarımız Mahir Haktan, bir yakınının, Türk pasaportuyla Zürich polisinden gördüğü kötü muameleyi anlatıyor; “İşte tatil için İsviçre ye giden yakınımın başına gelenler.

Türkiye'de Amerikalı, Avrupa'da Türk olmak
Sömestr tatili ve kış olduğu için ulaşım ücretlerinin de uygun olmasını fırsat bilen yakınım geçen gün 15 yaşında ki oğlu ile birlikte bir haftalığına İsviçre ve Almanya ya gitmek üzere İstanbul’dan Zürich’e uçar. Hem oğlunda hem de kendisinde yurt dışı seyahatlerinde kullanılmak üzere Türk makamlarınca verilmiş geçerli hususi (yeşil) pasaport vardır.
Yakınımın ve oğlunun kılık kıyafeti, tipleri, evladının yabancı dil bilgisi üzerlerinde ki para ve kredi kartlarını bir tarafa bırakın sahip oldukları “Hususi Pasaport” bile tek başına o ülkede kendilerine saygı duyulmasına yeterde artar. Biz Türkler her yerde ABD vatandaşları gibi ayrıcalıklı muamele görmeyi beklemediğimiz halde birilerinin bir yerlerine batan Türk pasaportundan dolayı olsa gerek normal prosedürün gereğinden biraz daha fazlasına bile eyvallah ederiz. Yakınım tanıdığım en sakin kişilerden olmasına rağmen İsviçre polisinin kendisine ve oğluna yaptığı bu aşağılayıcı muamele onu bile çileden çıkartmaya yetmişte artmış.
Peki, yakınlarıma ne yapmış Zürich polisi. Dilimizin döndüğünce anlatalım.
Pasaport kontrolünde polisin yakınıma yönelttiği saçma sapan sorular aslında fazla detaya gerek olmaksızın yapılan kötü muamelenin şiddetinin ve amacının ne olduğunu açıkça ifade ediyor. Pasaportları eline alan gümrük polisi yakınımın ve oğlunun çıkış noktası olarak İstanbul u gördüğü halde sorularını peş peşe sıralamaya başlar.
Nereden geliyorsunuz?
Neden geldiniz?
Buradan başka bir yere gidecek misiniz?
Yakınımın bu sorulara verdiği net ve anlaşılır cevaplar rağmen pasaport polisi dönüş biletlerini görmek ister ve yakınım dönüş biletlerini de ibraz eder. Buna rağmen görevli yeni bir soru daha sorar.
Üzerinizde ne kadar para var?
 
Bu soruya aldığı 2000 Euro cevabına inanmaz ve parayı görmek ister ve görür. Ahiret soruları bununla da sınırlı kalmaz ve görevli sorduğu gereksiz sorularla adeta çıngar çıkartmaya çalışır.
Yanınızda kredi kartı var mı?
Evet, cevabı üzerine kredi kartlarını görmek ister. Yakınım içinden Hasbinallahu venimel vekil çekerek üzerinde adının yazdığı kredi kartlarını gösterir.
İsviçre polisinin sonraki sorusuna ve arkasında yatan şerefsiz imaya bakar mısınız?

NEDEN BU KARTLARIN ARKASINDA İMZA YOK?
Daha önce sorduğu gereksiz sorulara rağmen hemen peşine sorduğu bu soru bile işin içinde kötü bir niyet olduğunu anlatmaya yeter. Türkiye de olsa bu soruyu soran birisini eşek sudan gelinceye kadar döverler. Hatta yerine göre bu soru adamı katil etmeye yeter. Buna rağmen sabır küpü olan yakınım kartların arkasına imza atmayı unuttuğunu söyler.
Büyük bir ihtimal ile ermeni kökenli olduğunu düşündüğüm bu şerefsiz İsviçre polisi yakınıma boş bir kâğıt uzatır ve imzalamasını ister.
Yakınım kendisine uzatılan kâğıdı imzalar. Kâğıdı eline alan Türk düşmanı bu köpek kâğıdın üzerindeki imzayı pasaporttaki imza ile karşılaştırır. İmzaların aynı olduğundan ve gelenlerin ülkede kaçak kalmak gibi yasadışı veya buna benzer kötü bir amaçlarının olmadığından emin olduğunu ifade eden bir tavır sergiler. Yakınım İsviçre polisinin yüz şeklinden ve mimiklerinden “bu sefer ikna oldu, artık ülkeye girmemize müsaade edecek galiba” diye düşündüğü bir anda bu adi polis ani bir hareketle hakkı olmadığı halde yakınımın el çantasına bakmak istediğini söyler.
 
Bu istek karşında sok olan ve gümrük polisi kılığındaki bu şerefsizin yaptığı tüm kışkırtma ve tacizlerden amacının ibnelik yaparak tatillerini zehir etmek olduğunu anlayan yakınım polisin bu amacına ulaşmasını istemez ve derin bir nefes alarak az önce X ray cihazından geçirilen çantasının bir kez de elle kontrol edilmesine razı olur. Bütün bunlar yaşanırken pasaport kontrolünde ki diğer bankolarda yakınımın ile aynı uçakla gelen hiç kimse kalmaz.
 
Yakınım yaklaşık bir saat süren bu psikolojik tacizler nedeniyle uçağın inişinden bir saat sonra kalkacak olan trene yetişemez ve kendilerini gidecekleri yere götürecek olan treni kaçırır. Yakınım la havle çekerek havalimanından ayrılır ve gideceği yere 2 saat sonra kalkan bir sonraki trene binmek için istasyonun yolunu tutar.
 
Bu arada sabah saatlerinde İstanbul da başlayan ve saat 13.45 de Zürich e indikleri yolculukları akşam saat 16.30 olduğu halde henüz sona ermemiştir. Yakınım yaklaşık bir saatlik tren yolculuğundan sonra kendilerini İsviçre ile Almanya sınırında ki gölden geçirerek Almanya’nın Fredrikschafer şehrine götürecek gemiye binmek üzere iskeleye yönelirler.
 
İskelede ki gümrükte de benzer sorulara muhatap olan yakınım sabahtan beri Zürich havaalanında yaşadıklarının üzerine birde burada aynı kötü niyetli uygulama ile karşılaşınca sinirlenir ve Türkiye ye geri dönmek ister. Ama ilk defa yurt dışına çıkan oğlunun tatilini zehir etmemek için yine derin bir nefes alır ve la havle çekerek sabreder.
 
Yakınımın sinirlendiğini anlayan gümrük görevlisi saati geldiği için hareket etmek zorunda olan geminin düdüğünün de baskısıyla yakınıma ve oğluna gemiye geçiş izni verir ve normalde 16.00 da sona ermesi gereken yolculuk saat 20.00 da eve ulaşmaları ile son bulur.
 
Yakın bir zamanda yaşanmış bu hikâyeyi tüm ayrıntılarıyla size anlatmam elbette ki sebepsiz değil.
Hatta bir değil, bir den çok amacı var bu hikâyeyi sizinle paylaşmamın. Bu amaçlarımdan bir tanesi size bilgi vermek suretiyle tedbir almanızı sağlayarak aynı sıkıntıları yaşamanıza engel olmak, bir tanesi ise hükümetten birilerinin gözümüzün içine baka baka sürekli tekrar ettiği “ülkeye çağ atlattık, itibarımız artı” yalanına kanmanıza engel olmak.
Peki, bu tedbirler ne?
1-Yurt dışına çıktığınızda böyle bir durum sizinde başınıza gelebilir. Sizde yakınımın yaşadıklarını veya benzeri bir muameleyi yaşamak istemiyorsanız yabancı dil bilmek, üzerinizde yeteri kadar para bulundurmak, kredi kartlarınızın arkasını imzalamak ve dönüş biletinizi yanınıza almak gibi gerekli tedbirleri alın ve yurt dışına öyle çıkın.
2- Yurt dışında size yapılan bu tür kötü muameleleri bulunduğunuz ülkedeki Türk temsilciliklerine ( konsolosluk veya büyükelçilik)Türk dışişlerine yazılı olarak bildirin ve cevabını da yazılı olarak isteyin.
 
3 -Türkiye de herhangi bir yerde size kötü veya 2. sınıf insan muamelesi yapan o ülkenin vatandaşlarına rastlarsanız önce elinizden geldiğince o insanlara yardımcı olun daha sonra da ülkesinde kendi ırkdaşlarının size yaptıklarını anlatarak onlar üzerinde psikolojik bir baskı oluşturun. Bu şikâyetler ile muhatap olan o insanların önemli bir bölümü emin olun bu tür de ki şikâyetlerinizi kulak arkası etmeyecek ve ülkesinde konuyu ilgili yerlere taşıyarak konunun takipçisi olacaktır.
 
Dürüst olun. Herkes dürüst olsun. Ülke ve millet olarak şöyle saygınız, böyle hatırımız sayılıyor diye kimse kimseyi kandırmaya ve aptal yerine koymaya çalışmasın. Resim ortada bir ülkenin uluslararası arenada ki saygınlığı, o ülkenin sıradan vatandaşına yurt dışında gösterilen saygı ve verilen değer ile doğru orantılıdır.
 
Aksi takdirde bu muameleyi yakınımın şahsında Türkiye cumhuriyeti devletine yapılmış kabul ederim ki bu da vatanını seven bir Türk olarak beni derinden yaralar.
adminadmin