Malumunuz Nikah; bir çok insanın ömründe sadece bir defa olabilecek bir hadisedir. Bir bay ile bayanın rızası üzerine aileleri arasında oluşan gelenek ve görenekler dahilinde gelişen süreç sonunda genelde nişan sonrası nikah aracılığıyla bir akrabalık bağın oluşur. Kan bağından sonra en güçlü akrabalık başlarından birsi Nikah ile başlar. Dini nikaha göre kayın anne ve kayın baba evlenen çiftler için bir statü kazanır, örneğin erkek kayın annesiyle, kadın kayın babasıyla evlenemez boşanma sonrası bile. Tabi dinen hüküm bu, ama belediyenin nikahı için bu bir değer değildir.
Malum neslin devamı bir kadın ile bir erkeğin meşru dairede evlenmeleriyle mümkündür. Nikah ile başlayan bu birliktelik çocukların dünyaya gelmesiyle çekirdek aile oluşur, aile toplumun çekirdeğidir. Sosyoloji ilmine göre bir insan kalabalığında aile yoksa nitelikli toplum olmaz, orada hayat insanlıktan çok hayvani bir tarz ile yürür ve orada mutluluğun tecelli etmesi hayli zordur.Çünkü akraba kavramı hayatın içinde bir değerdir, arkadaş ve dost kavramları da onunla değer bulur.
Peygamberimiz Hz.Muhammed(sav): “Evlenin çoğalın kıyamet günü çokluğunuzla iftihar edeyim” buyuruyor.
Bu yazımın konusu nikah olduğu için ben onun önemi üzerinde durmak istiyorum.
Malum bizim ülkede bir dini nikah var, bir de resmi nikah var.
Dini nikah farzdır,
Dini nikah bir ibadettir,
Dini nikahta dua var,
Dini nikahta adil şahitler var,
Dini nikahta nasihat var,
Dini nikahta Anne Babalarının rızası var,
Dini nikahta kadına ödenmesi gereken sıdak/mihir var,
Dini nikahın kefaletinde Allah ve Resulunun adı geçer,
Dini nikah, fıkıh ölçülerine göre biri diğerine nikahı düşen iki kişi arasında olur,
Resmi nikahta ise karşılıklı rıza ve şahitlerin imzası var, belediye başkanının yetkisiyle kıyılıyor, bu kadar. Başka bir şey varsa söyleyin.
Karşılıklı rıza dışında Dini ve Resmi nikahın ortak yanı yoktur.
Hepimiz bayıyla bayanıyla Allah’ın kullarıyız ancak onun ortaya kurallara göre evlenebiliriz değil mi?
Mesela şahit olabilmek için Adalet şartı aranıyor, Hanefi mezhebi dışında diğer mezheplere göre namaz kılmayan biri adil değildir ve şahadeti kabul olmaz.
Bakan da olsa,
General da olsa,
Profesör de olsa,
Fabrikatör de olsa,
Ünlü bir sanatçı da olsa Namaz kılmıyorsa şahadeti kabul olmaz. Çünkü Allah katında adam sayılmaz. İşte resmi nikahın müftülüklerde kıyılmasına karşı olanlar bu inceliği bildikleri için karşı çıkıyorlardı, cenabet gezen birinin belediye nikahında şahitliği kabul olur, ama dini nikahta kabul olmaz.
*Tutturmuşlar laiklik de laiklik, eğer yalan değilse git kilisede de dini nikaha itiraz et, üstelik Katolik Nikahında anne, baba evlenen çiftlere dua etme mecburiyeti var, yoksa nikah akim kalır.
Geçende Anayasa değişikliği konusunda bir tartışma programına katıldım ben ikinci maddedeki “Atatürk milliyetçiliği ve laiklik” kavramının muhakkak anayasadan çıkarılması gereğine vurgu yaptım, çünkü nerede ne zaman karşımıza çıkacağı belli değildir.
Bir sözde sanatçı birkaç yıl önce iki çıplak kadını çamur havuzunda güreştiriyordu, biri sordu “yahu ne ayıp, bu nasıl iş?” deyince bu güreşi organize eden kişi; “Ben Atatürkçüyüm” dedi. Bunun bir benzeri de İzmir’de resmi nikah sonrası oldu, imam dua ediyor, görevli memure hanim(!) mikrofonu imamın elinde alıp “biz laik bir ülkede yaşıyoruz, duanızı gidin evinizde yapın” diyor, mikrofonsuz duaya devam eden hoca davetlilerden aminler ve kuvvetli alkış alıyor.
Şimdi soruyorum, muhtar, imam, müftü resmi nikahı kıysa, muhtarın defterinde tutanağı olsa ne zararı var? Ama birilerinin zoruna gidiyor ya orada dua edilirse, ya Allahın emri peygamberin kavli işin içine girerse… diye ona tahammül bile edilmiyor.
Sözlü olarak kıyılan dini nikah resmi nikahtan daha sağlamdır, inanmayan varsa boşanma davalarına baksın, kahır ekseriyeti sadece resmi nikah ile evlenenler arasında boşanma olur, çünkü çiğ bir akittir. Halbuki dini nikah yazılı hale getirilse neden belediye nikahına ihtiyaç duyulsun ki, değil mi?
Bakalım ne zamana kadar resmi kurumlarımızın Allah ile araları açık olacak? İnşallah yeni Türkiye’nin yüzyılda bu kabahati sürdürmeyiz.
Allah sonumuzu hayretsin, amin demeniz dileğiyle.
Eyüphan Kaya
Manevi Danışman